El işleri son demlerini yaşıyor. Çünkü modern ekonomide hızla işleyen arz talep yasası el sanatını olduğu gibi olumsuz bir şekilde etkiliyor.
Talep sanayi ürünlerine olunca doğal el sanatında talepte az, dolaysıyla arz da üretim de az oluyor. Yetersiz oluyor. Karın doyurmuyor.
Bu işin gönüllü talepli kişileri olmaz olsa, kalan üç beş esnafta kepenk kapatacak. Bir zamanların yüzlerce sanatkarın olduğu sanat üretim pazarlama merkezi Urfa’da yaşlı bir kaç usta ancak kaldı.
Bu mesleklerden biri belki en önemlisi olan Keçecilikti. Zira şimdinin halıları koltukları ne ise Sanayi öncesi dönemde ilimizde keçe ve kilim aynı değerdeydi.
Keçeci mesleğinin şimdi bu işi hala sürdüren son temsilcisi sayılan bir tek Ramazan usta kaldı. Tarihi dükkanında tarihi mesleği hakkında sohbet ettik.
Keçecilik eski Anadolu devletlerinden Beri binlerce yıldan beri devam eden bir sanat. Yaygın kanaat olarak Orta Asya Türklerinin milli sanatı olduğu söyleniyor. Ramazan usta altmış yıldır bu işi yaptığını, bu kadar yıldır da bu dükkanda olduğunu belirtiyor. Önceleri ortalama yüz yirmi esnaf olduğunu söylüyor. Keçecilik büyük emek isteyen zor bir sanat.
Ham maddesi safi yün. Yani tümüyle yünden oluşuyor. Ayrıca her yünden keçe olmuyor. İlla kuzu yünü olacak. Temizlenen kuzu yünleri beyaz bezler üzerinde ıslatılarak el ve ayakla basılarak gezdirilir birleştirilerek tek parça haline getirilir.
Bundan sonra işin daha zor kısmı devreye girer. Keçeler keçeci hamamında ustalar tarafından saatlerce göğüsle yapılırdı. Oda keçeleri üç dört metre boyunda ortalama bir metre eninde olur. Ayrıca yoğun olarak namazlık keçe ve çoban keçesi yapılırdı. Ramazan ustanın verdiği bilgiye göre eski dönemin en ünlü ustaları fakçı Mustafa ve hacı Mehmet cano, deve abo ve deve isa denilen ustalardı. Bu ustalardan fakçı Mustafa doksan yaşında olmasına rağmen hala mesleğini icra ederdi. Ayrıca ilimizde çakkalı adlı ailenin neredeyse tümü Keçecilik yapardı.
Anlatılana göre Hacı Cane Ömer çok iyi bir Urfa keçesi yapar, Ankara’ya gider Atatürk’e hediye eder. Atatürk bu hediyeye karşı Cane ustaya bir altın madalya verir, müzeye gönderir.
Bölgemizde adı duyulmuş diğer ünlü bir keçeci Mardinli Hanen usta olduğu belirtiliyor. Hanen usta yaklaşık yüzyıl evvel yaptığı keçe kalıplarına aslan, ağaç, çiçek gibi resimler çizer keçe yaparmış. Şimdi yok olma sürecine girmiş el sanatları bir milletin kültürüdür. Bu nedenle merkezi hükümetin ve özelikle yerel yönetimlerin milli kültür varlıklarını ileriki nesillere tanıtmaları için maddi destek verip kurslar açmaları gerekir.