Edessa, Parth ülkesinin politik ve kültürel Dünyasına aitti. Abgar kralları Romalıların gücüne saygı göstermiş ve Pompeius’a minettarlık duymuş olabilir. Ancak sempatileri Medlere başka bir deyimle Segal’in ifadesiyle Partların egemenliği altında oldukları için bu İrani kavime vardı. Sonuç olarak Abgarlar coğrafi ve kültürel olarak İran ve halknı ı kendilerine çok daha uzak ülke ve halk olan Romalılardan Makodonlardan muhtemelen kendilerine daha yakın görüyorlardı. Zaten Osrhone kralığının oluşmasında Partların büyük bir katkısı olmuş. Bu dönemde Partlar , Selevkosları Fırat’ın batısına geriletince Mezopotamya ve Babil’ın bir bölümü , Araplarla akraba bir kabile olan Nebatilerin eline geçti. O zamana dek bu halkın koloniler kurma çabası, ticari konaklama yerleri ve biribirinden uzak kalecikler kurmaktan öte başarı sağlayamamıştı. Ama o zamandan sonra bağımsız devletçik kurdular ki bunlardan birinin alanı daha sonra Osrohone diye adlandırılacak olan bölgeyı neredeyse kaplıyordu; batı sınırı Fırat olan bu bölge, doğuda Nusaybin dolaylarına dek ve kuzeyde Ermenistan dağlarına dek uzanıyor, güneyde ise büyük çölde alabildiğine yayılıyordu. Bu küçük devletin başkenti Urfa’ydı. Kentin ilk yıllıklarında belirtilen adların gösterdiği gibi, Partlar ve Nebatiler birbirleriyle iyice karışmışlardı; hanedanların en az bir tanesi Part kökenli krallardı; Partların dini ve kurumları bu kente öyle kök salmıştı ki buranın halkı, Nebati kökenlerini unutarak, kentlerini “Partlar’ın kenti” ve “ Partların kızı” diye adlandırıyorlardı. Kentin güneyine ve batısına doğru yayılan, iyi sulanan verimli ova, kent için önemli bir zenginlik ve refah kaynağıydı kuşkusuz ; ama Urfa’nın, Roma ve Pers imparatorlukları arasındaki uzun savaşlarda önemli rol oynayışı, bu kentin özelikle konumundan dolayıydı; Urfa, Roma ve Konstantinopolis ‘den Asur’a ve Hindistan’a giden büyük yolun üzerinde bulunuyordu ve Ermenistan’a açılan yolların kilit noktasıydı.Bu yol ipekyol olarakta biliniyordu. O dönem Dünya’nın iki süper gücü Romalılar ve Perslerdi. Urfa bu iki güçten birine duruma göre yanında yer alırdı. Urfa ilk Hıristiyan kral V. Abgar zamanında kent edebiyat merkezi olmaya başladı. Süryani bir tarihçinin söylediğine göre Abgar’ın oğlu olan bir kral Man’nu M.S. 240 yılına kadar yırmı altı yıl hüküm sürer. Ancak o sadece ismen, gerçek herhangi bir gücü olmaksızın kral olmuş olabilir. Nihayet Abgar krallığı 242 yılında sona erer. Son kral Abgar ailesiyle birlikte Roma’ya çekilmiş görünmektedir. Böylece 375 yıl süren krallık sona ermiş olur. Edessa halkının dini M.Ö. 4- M.S 7 yılları arasında birinci defa olarak 10 yıl hüküm süren Edessa krallı V. Abgar. M.S . 13-50 yılları arasındaki 37 yıllık ikinci saltanatı Hıristiyanlık tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. İlk Hıristiyan kralı olması ve Hıristiyan dinini ilk kabul eden şehrin Edessa olması bu yeni ilahi dine elbette ivme kazandırmış. Abgar kralları ve Edessa halkı Hıristiyanlık öncesi komşu şehir halkı Harran gibi bazıları Putperest bazıları Ay ve ve Yıldızlara taparlardı. Harran’da Sin mabedi ünlü bir mabetti. M.S. Hazreti İsa ile birlikte kral ve şehir halkı büyük ölçüde Hıristiyan olmuşlar. Bu yeni dinle birlikte Edessa’da kültür ve sanat önemli ölçüde mesafe kat etmiş, gelişme sağlamıştır. Tanınmış din adamları edebiyayçılar yetişmiştir. Bunların En tanınmış olanları Şair ve yazar Bardaysan, Aziz Efraim ve Suruçlu Yakup, O döneme göre ileri ve anlamlı kitaplar yazmışlar. Bardaysan V. Kral Abgar’ın yakın dostuydu, Sarayında kalırdı. Burada dikkat çeken husus bir devlet başkanı olan kralın bir bilm adamı sayılacak olan kişiye verdiği önem elbette takdire değerdir.