Onu, kalemler yazamaz, Diller anlatamaz. Âlemlere Rahmet olarak gönderilen, Gerçek lider, Önder, Muallim Nümüne’i imtisal Bir Peygamber Muhammet (S.A.V) 8 Kasımı 9 Kasıma bağlayan gece Yüce Peygamberimizin Doğum günüydü. Her Yıl başta ülkemiz, bazı Müslüman İslam ülkeleri bu günü kutlarlar. Etkinlikler düzenlerler. Bizim ülkemizde Camilerde genellikle Mevlitler, İlahiler okunur Kur’an-ı kerim tilavet edilir. Geceyle ilgili vaazlar verilir. Her ülkenin âdeti değişiktir. Müslümanlar bu kandil gecelerini değişkende olsa kutlamaya gayret ederler. On dört asır geçmesine rağmen, tüm yıkım faaliyetleri son hız devam ederken Ümmet fertleri günahkâr da olsa Peygamber sevgisinden ödün vermemiştir. Onu anlamak için Önce onunla ilgili ilahi kelama bakmak, Onun hayat ve yaşantısına bakmak, En yakın arkadaşları sahabelerin onunla ilgili söylemleri, gördüklerini okumak, gerçek âlimlerin onunla ilgili yorumlarına göz atmak, Ümmet fertlerinin ona bağlılığını daha da artıracaktır.
Yılın birkaç gününde onu anmak değil, her an anmak Müslümanların görevidir. O yüce Peygamberi sevmenin, bağlılığının en büyük mihenk taşı her Müslüman’ın Onun Sünnetini Yaşamaya bağlıdır. O Rahmet Peygamber’i Ümmet fertleri için örnek alınacak tek dayanaktır. Yetim, Öksüz, yokluklarla boğuşan biri Mekke’de doğacak, Şirk düzenlerini, putları dağıtacak, en zalim katilleri alt edecek bu insanın gücü şüphesiz vahye dayalı güçten olacaktır. On üç yıl Mekke’de Allah’tan gelen ayetleri İnsanlara anlatacak, bu çalışma, cihat aşkı ile devam edecek saraylar, saltanatlar yıkılacaktır. Allah Resulü bu mücadeleyi verirken yanında Altın nesil sahabeler vardır. Baskıların artması ile Allah resulü emirle Medine’ye Hicret etmiştir. Orda da boş durmamış, tebliği sahabeleri ile kesintisiz devam etmiş, tüm sıkıntılara karşın davasından zerre kadar taviz vermemiştir. On yıl Medine’de Kalan yüce Peygamber Medine’de İslam devletini kurduktan sonra tekrar Mekke’ye dönmüş, kansız bir şekilde Mekke’nin fethi olmuştur. Mekke’de kaldığı süre içerisinde Ümmet için 120 Bin sahabeye veda hutbesini okumuştur.
Veda hutbesi tüm insanlık için bir insan hakları bildirgesidir. Ümmeti için size iki şey bırakıyorum eğer bunlara yapışırsanız rezil, zelil olmaz, eğer bunları bırakırsanız perişan olursunuz buyurmuştur. O iki emanet; biri Kur’an’ı Kerim, biri de Onun sünnetidir. Bu gün Ümmet paramparça, güçsüz, müstemleke hayatını yaşıyorsa bu iki kutsaldan kopmasındandır. 23 Yıllık Peygamberlik süresince tek görevi bu dini tebliğ etmek, insanları şirk bataklığından kurtarmak olmuştur. Kula kul olmayı ret eden, adalet, insana değer verme, sosyal dayanışma, İnsana zararlı olanları ret, helal harama riayet etme onun dava ilkeleridir. Onun vefatından sonra gelen halifeler, sahabeler aynı dava ilkelerini devam etmiştir. Hz Ömer halifedir. Hz. Ali ben Ömer’i Kâbe’yi tavaf ederken üstündeki elbisesinde 12 Yama gördüm der. Yönetim anlayışına bakın. Küfür İman Mücadelesinde asrı saadet ikliminde hiçbir yöneticinin ordu gibi ne korumaları ne de, son model arabaları vardı. O zamanın cihat aşkı erkekçe idi. Şimdiki gibi ürkekçe, kalleşçe değildi. Ümmet bu gün onun ahlakına muhtaç, adaletine, İnsan sevgisine hasret. Her İlimizde, İlçemizde Müftüler, vaizler, Din görevlileri, Camiler, Kur’an kursları olsa da Yaşantıda Ümmet fertleri dini değerlerinin çoğunu başta Peygamberin sünnetini kayıp etmiştir.
Bazı zındıklar ise kökten sünneti inkâr ediyorlar. Sayın Başkan Bu günlerde tekrar ayağa kalkmak için dindar nesiller yetiştirmekle olur diyor. Söylem çok doğru, ancak sormak lazım aile yuvamızı yıkan şu İstanbul sözleşmesi neyin nesi, Kadına sınırsız nafaka, artı ayrımcılık neyin nesi, Avrupa kriterlerine uyalım diye zinayı suç olmaktan çıkarmak, domuz etini serbest bırakmak neyin nesi diye de sualimizdir. Diriliş, dindar neslin oluşması eğitimin Milli olması ile olur diye düşünüyorum. Yemede, içmede düğünde ticarette siyasette, adalette, sosyal devlet anlayışımızda hiçbir şeyimiz Kitaba ve Peygamberin sünnetine uymuyor. Her yazımızda önemine binaen yazıyoruz. Zina, bina, Faiz, Uyuşturucu, adaletsizlik, yanlış politikalar, yokluk, yolsuzluk, arsızlık, Dinden uzaklaşma, dünyevileşme her gün artıyor. Önlem alın ey yöneticiler diyoruz çalan biz oynayan da biziz. Bizim görevimiz tebliğdir, tedbir bizden takdir ise Allaha aittir. Liderimiz, önderimiz Muhammed Mustafa’dır İzindeyiz Ey Rahmet Peygamberi. Vesselam…