Mutluluk, mutlu olmak çok yönlü bir kavram. Bir tek bileşeni olmayan bir duygu hali. Yetişkin bir birey için geçerli ve gerekli olan bu bileşenlerin bazıları, sağlıklı olma, ekonomik yeterlik, çocuklarının olması, düşünce ve ideoloji, inançlı olma gibi daha birçok etkenler öne çıkar. Ama belki de tam bir mutluluk ta yoktur. Bu nedenle olsa gerek, sevgili İslam peygamberi Hazreti Muhammed (sav) “la riheti fi Dünya” Türkçesi bu Dünya da tam rahatlık yoktur olmaz demiştir. Bizde bu hadisten yola çıkarsak, bu Dünya da tam bir mutluluk olmaz diyebiliriz. İnsan biraz derin, biraz felsefi düşününce fani ölümlü bir varlığın tam mutlu olması zaten mümkün olmaz. Sonuçta ölüm vardır. Ama insan denilen varlığın, kendini kandırma kendini aldatma gibi iflah olmaz bir huyu vardır. Genel olarak insanların çoğu hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar. Belki böylesi bir düşünce veya buna kandırma diyelim yaşam için gereklidir. Yaşamın devam etmesi için zorunludur. Mevzu fazla uzatılmadan, konumuz olan mutlu çoban meseline geçelim Belki bu mesel meramımızı anlatmış olur. Vakti zamanında gözleri görmeyen bir kişi, bu durumdan kurtulmak için çareler aramaya başlamış… Başvurmadığı hekim kalmamış… Gelin görün ki; kimse yardımcı olmamış. Günün birinde bir bilge, ona bir öneride bulunmuş:”Eğer hiç derdi tasası olmayan birini bulur ve onun gömleğine gözünü sürersen, gözlerin o an görmeye başlar” Gözleri görmeyen kişi, yollara düşmüş… Dağ tepe dolaşmış, fakat dertsiz tasasız birini bulmamış… Tüm umudunu kesmek üzereyken, bir köyde karşılaştığı yaşlı adam, ona umut vermiş. Şu dağın tepesinde bir çoban yaşar, onun derdi tasası yok gibi gözükür…” Kör kişi dağa yönelmiş ve zar zor tepeye çıkarak çobana ulaşmış… Kendisi ile uzun uzun söyleşerek, bir derdi tasası olmadığını öğrenmek istemiş… Çoban hiçbir derdi tasası olmadığını söylemiş ve huzurlu bir sesle şükretmiş… Onun bu durumuna çok sevinen yolcu, oraya gelmesinin nedenini açıklayarak çobana isteğini söylemiş: “Şu gömleğini ver de ben de bir Dünyayı seyredeyim!” Çoban utangaç bir sesle cevap vermiş: “Benim gömleğim yok ki!...” Tabii bu mesel çeşitli şekilde yoruma açık. Bu meseli okuyan kişiler kendilerine göre bir yorum yapar. Benim yorumum, Bu alemde yaşayan bizlerin imkan ve imkansızlığı bilmeliyiz. Sihirli bir anahtar yoktur. Dünya yaşamı gelip geçicidir. Çoğu şey, izafi ve görecelidir. Beşeri anlamda mutlak mutluluk ve mutlak kavramı yoktur. Mutlu olmanın, anlamlı yaşamanın bir yolu, insanın kendisiyle ve çevresiyle barışık olmasıdır. Bu da ancak ekonomik durumun yeterli olması, sağlıklı ve özgür olmasıyla orantılıdır.