Bazı insanların ayrılığı zor gelir insana, yaşadığı topluma ve Şehire…
Kara bulutlar gibi çöker onsuzluk; takdiri İlahidir diye gidişe herkes boyun eğmek zorunda kalır. Haktan gelen başla göz üstüne deriz.
Ölüm nerden, nasıl gelirse gelsin acıdır, rengi solgun ve karadır.
Neticede hepimiz için son duraktır.
Misbah Hiçi Hocamızda Corona Virüs belasına kurban verdik.
Ölüm haberi hepimiz derinde üzdü, sarstı.
Misbah Hoca İdealist görüşleri olan, Güçlü bir Kaleme sahipti.
Güçlü Kalemi ile Topluma, Urfaya onlarca kitap kazandırdı. Belki binlerce makaleye imza attı.
O urfayı, sorunları gündeme taşımayı seviyordu. Urfada, bizlerde onu çok seviyorduk
Ama corona illeti, belası, onu bizden zamansız sualsiz aldı,götürdü.
Kendisiyle ilk tanışmamız 1999 yılındaydı, Urfa ile ilgili yazdığım bir köşeden dolayı tebrik için beni aramıştı;sevgisini ifade etmişti.
Daha sonra yollarımız hep kesişti kendisiyle…
O zamanlar biz Ufuk Gazetesini çıkarıyorduk
Daha sonra Ufuk Gazetesi değişime uğradı, Aynı yerde Halkın sesi Gazetesini, Bahattin Demir İmtiyaz sahipliğinden çıkarmaya başladık.
O zaman Misbah Hiçri’ye, Abdülkadir İkbal’a, Kemalettin Uğuzluya, Cemal Babaoğlu ve Recep Akyol Hocalarımıza, Gazetede ben köşe yazarlığı önermiştim.
Sağ olsunlar hepsi teklifimi kabul etmişlerdi.
Yılarca beraberce Halkın sesi Gazetesi çatısı altında Urfa ile ilgili Makaleler ve Şiirler yazdık.
Daha sonra dağıldık.
Ama kulvarımız hiç değişmedi. Amaç hep urfa’nın kalkınması idi.
Değişik gazetelerde yine Urfa’ya katkı sunmaya devam ettik.
Misbah Hoca’nın; İnsan sevgisi, Urfa sevgisi, Doğa sevgisi Oldukça engindi.
Ufa’nın gelişmesi için her zaman elinden geleni yapıyordu. Birçok Gazetede, dergide, sitelerde, yerel Ulusal anlamada yazılar yazdı.
Tam bir kitap dostuydu; Toplumun kalkınmanın yolunun Eğitimden, okumakta geçtiğini her defasında vurguluyordu. Asıl mesleği Eğitimciydi, okumayı, kitapları oldukça önemsiyordu
Bizlerde, Basın camiası olarak kendisi çok seviyorduk.
Oda, dostlarıyla oturup hasbihal etmeyi seviyordu.
Bizleri kendi ofisinde çoğu kez Urfa tepsisi yapıp, az davet etmedi.
Aydındı, Mertti, cömertti, saygın yapısını hep korudu.
Fikirleri, söylemleri, yazıları, şiirleri toplumda genel kabul görüyordu. İlgi yönetici ve İdareciler tarafından her zaman kaala alınıyordu. Şehir için büyük düşünüyordu
Urfa’nın kalkınması, gelişmesi, gençlerin okullaşması için elinden geleni yapardı.
Dürüsttü, Adildi, Şefkatliydi, şık giyinmeyi çok severdi.
Tam bir Urfa hayranıydı.
En son konuşmamızda, “Etkin, Urfa’yı her platformda her yönüyle savunacak, tanıtacak ve Şehre katkı sunacak, bir Dernek kuralım, tüm basını aynı çatı altında toplayalım, Sesimiz Urfa için gür çıksın, varmısın “demişti
Bende “olur Hocam, birlikteliğe ihtiyacımız var …” demiştim..
Bu isteği benimle, değerli meslektaşlarım Ahin Güneş ve Celal çiftçi ve başka birçok arkadaşla paylaşmıştı zannımca…
Ömrü buna yetmedi. Lakin fikirleri yaşayacaktır.
Büyükşehir, İlçe Belediyeleri ve Valilik bana göre güzel, gözde yere Misbah Hocanın adını vermelidir. İsmi sonsuza dek yaşamalıdır.
Biz dostları ve Basın Camiası olarak kendisini, emeğini hiç unutmayacağız.
Mekanın cennet, Nur içinde yatın Hocam...
Görüşleriniz, fikirlerinizle ve eserlerinizle bu Şehire siz çok şeyler verdiniz.
İnsanlarımız ve Şehir sizi unutmayacaktır.