Bir süredir bir yaylada bulunuyorum. Önceleri Urfa dışına çıktığımda Urfa'ya çabucak gelmek isterdim. Şimdi ise itiraf edeyim, doğduğum büyüdüğüm, atalarımın şehri Urfa'ya gelmek istemiyorum. Şimdi geldim. Kısmet olursa bir süre burada kalıp tekrar yaylaya gideceğim. Arabayla Urfa'ya yaklaştığımda, Urfa denilince akla ne gelir sorusunu düşünmeye başladım.
Biraz objektif olarak düşünmeye başlayalım.
Urfa denilince akla önce ve şimdi ne gelir diye düşünelim. Önce ve şimdi değişmeyen bir algı
peygamberler şehri akla gelir.
İsot, çiğkofte akla gelir. Misafirperverlik akla gelir.
Hem de nasıl Misafirperverlik! sanırım 1967 yılı olacak, Hacca gitmek için batı illerinden 70-80 tane otobüs Urfa'ya ziyarete gelir. Bu kafilenin yarısı Irak Bağdat üzerinden Hicaz gider. Yarısı bürokratik engellerden dolayı gidemez, Urfa'da kalırlar. Yaklaşık 2-3 bin kişiyi alacak O zaman Urfa'da oteller yoktur. Olsa bile Urfalılar kentlerine gelen bu insanları otellerde değil, evlerinde misafir edeceklerdir. Neredeyse her Urfalı bir iki insanı evlerine götürür, üç beş gün misafir eder. Bir gün ilginç ve anlamlı bir olay yaşanır. Ailesi bir çocuğuna oğlum der, sende git iki üç tane Hacı misafir evimize getir.Misafir edelim der. Çocuk gelir, Dergah ve Hasan Paşa caminin yanında hacı misafir arar. Misafir bulamaz. Urfalı bir adam bir çocuğun ağladığını görünce, oğlum nedendir niye alğlıyorsun dediğinde çocuk daha fazla hüngür hüngür ağlamaya başlar. Çocuk adamın sorusuna yaşlı gözlerle cevap verir. Amca babam anam bana yolda kalmış hacı misafir getir dediler. Bende misafir bulamadım bu nedenle ağlıyorum cevabını verir. Geçmişte Urfa denilince akla bunlar gelir. Daha
evveliyatı üç din mensupları, Müslüman, Hıristiyan, Musevi, cami, Kilise, Havra bir arada kardeşçe yaşardılar. Şimdi ise maazallah demek zorundayım ,sayısı az da olsa Hıristiyan olan vatandaşlar, Kilise açmak ister, ama tepkilerden dolayı açmaya çekinirler. Geçmişte Urfa denilince hoşgörü sevgi ve ilgi akla gelirdi. Demokratik bir toplum nüvesi akla gelirdi. Şimdi ise maalesef sevgisizlik, farklı olana tepki akla geliyor. Maalesef fiziki gereksinmeler dışında, insani özelikler, erdem değil, yoz bir feodal, yoz bir İslam kültürü akla geliyor. Yardımlaşma, adalet akla gelmiyor. Kendini varlamak, kendini gerçekleştirme akla gelmiyor. Urfa denilince akla yükselen bir yozlaşma ve yoğun bir bilgisizlik akla geliyor. Demek oluyor ki, şimdi, bırakalım ilerlemeyi neredeyse ısrarla inatla daha da bir gerileme içerisine dalıp gitme gibi bir içgüdüsü var. Okuma yazmada 81 il içerisinde son sıralarda bulunuyor.
Büyük bir aymazlık umursamazlık vardır.
Durmadan artan sözde İslam dernekleri, oysa aslında İslam dışı dernekler. Urfa denilince akla artık yoz kültürler geliyor.
Aslından içeriğinden soyutlanmış sazlı sıra geceleri, İbrahim Tatlıses ve benzer türkücüler akla gelir.
Urfa denilince şimdi akla kuru bir gurur, kuru bir kibir akla gelir.
Şimdi Urfa denilince akla Sınıf çelişkileri gelir Zengin daha zengin fakir daha fakir akla gelir.
Birde kamburun üstüne zambur Suriyeliler akla gelir. Niteliksiz perişan büyük bir nüfus akla gelir. Nihayet bir cehalet akla gelir. Neyse yine bir çözüm diyelim.
Devlet aklı isterse gericiliği feodal tortu kültürünü asgari düzeye indirir.
Devlet aklı isterse uyutan değil uyandıran bilinçli bir okuma seferberliği yaparak, adil ekonomik bir paylaşım yaparak, yoz sefalet kültürünü önler. Nihayet geçmişin pozitif doğu kültürü ile batı kültürünün olumlu bir sentezini yaparak Adil, sevgi saygılı bir toplumun oluşmasını gerçekleştirir.