Sosyal, siyasal tarih bilgileri, günümüzü daha iyi anlamızı sağlar. Klasik bir deyimdir, bugünü anlamamız için dünü bilmemiz gerekir. Bu nedenle kişisel gelişme açısından her türlü sosyal ve tarihsel bilgileri edinmek yararlı olur. Kapitalist toplumsal sistem öncesi dünyanın çoğunda feodal toplumsal düzen vardı. Bu düzen aşiretlere toprak ağalîğına dayanıyordu. En çok aşiretlere beyliklere bölünmüş toplum ise Kürtlerdir. Zaten bundan dolayı Kürt halkınının arasında diger halklara nazaran birlik yoktur. Kavgalar, aşiret savaşları fazla olurdu. Büyük ve küçük aşiretler olduğu gibi birkaç aşiretin birleşmesiyle oluşan mirlik yani beylikler de vardır. Bunlardan biride yazımızın konusu olan mili miran beyliğidir. Bu beyliğin kurucusu Keleş Abdidir. Keleş Abdi uyanık ve akıllı bir kişidir. Osmanlı devletinin Bağdat valisi Ahmet Paşa ile ilişki kurar. Arasını iyi yapar. Bunun üzerine Ahmet Paşa Keleş Abdiyi Viranşehir bölgesinin konfederal bir aşireti olan Milan beyliğine atar. Konu açılmışken bu önemli konun ayrıntısını vermek gerekiyor.Türk sultanları Selçuklu devleti döneminden Osmanlı devleti dahil, paşalıklara ve beyliklere ikta denilen bir uygulamayla akıllı zeki insanları kendilerinin emirlerinde bir güç olarak atama yapardı. Amaç sınıfları ve halkı böl yönet politikasıdır. Keleş Abdi böyle bir düşüncenin sonucu olarak bey olur. Bu beylik Zor Temur Paşa, Eyyüp bey, Mahmut bey, ikinci mahmut, ve nihayet İbrahim Paşa dönemine kadar devam eder. Şimdi biz gelelim asıl konumuza: bazı sözlü ve yazılı tarihin belirttikleri bilgileri verelim. Viranşehir ve çevresi Zor Temur paşa tarafından yönetiliyor. Zor Temur Paşanın 32 bin askeri vardır. Tek Tek dağları Viranşehir'e yakın yayla zozan dağlık bir bölgedir. Bu bölgeyi gezmek görmek isteyen urfa eşrafına burjuvasına mensup beş ailenin beş genci bir yaz günü sabah erkenden kalkıp atlariyla tek tek dağlarına gidip akşam dönmeye karar verirler. Aileleri oraların tehlikeli olduğunu ne kadar bu gençlere anlatıp vaz geçirmek isteseler fayda etmez. Gençler bir sabah erken atlarına atlayıp tek tek dağlarına giderler. Geldikleri vakit Kürtçe bêri yani davarların süt sağma zamanıdır. Oraya Bir yığın genç kız genç kadın berivan süt sağan gelmiştir. Gençleri orada berivanların yakınında gören Zor Temur Paşanın askerleri bundan süphelenir. Kadınlar kızlar için geldiklerini zannederler. Bu masum suçsuz gençleri tutarlar. Paşaya haber verirler; Viranşehir zindanına atarlar. Paşa emir verir bunlar ırz düşmanıdır diye bir ay sonra idam edikeceklerine karar verirler. Bunu duyan aileler feryst figan eder perişan olur. Çocuklarını kurtarmak için her yola baş vururlar. Sırasıyla önce bazı Arap aşiretleri reisleri Paşanın yanına gider gençlerin suçsuz olduklarını bırakmaları rıcası yaparlar. Paşa bunu kabul etmez. Nihayet bölgenin Bucaklar dahil tüm kürt aşiret reisleri devreye girerler Zor Temur Paşa bu aşiretlerin hiç birisinin ricasını kabul etmez. Verilen idam kararı süresi dolmak üzeredir. Aileler perişan bir vaziyettedirler. Ne yapacaklarını bilemezler. En sonunda son bir umut olarak Suruç beraziler aşiretine atılırlar. Oranın mert iyilik sever ünlü egitleri vardır. Beş aile analar, babalar, çocuklar Suruç ovasına gelirler. Suruç bölgesinde adı çok duyulan bilinen getikê aşiretinin ünlü egidi Hamê Musikê'nın evine misafir olurlar. Aileler ağlayarak sızlayarak oğullarının idam edileceklerini suçsuz olduklarını anlatırlar. Hamê Musikê bir plan düşünür. Kendi köyünde bir toplantı yaparsa diğer aşiretlerin egitleri ile rekabet durumu olduğundan fazla etkili olunmayacağına karar vererek, aşiretler arasında nispeten rekabetin olmadığı Karakeçililerin sokran köyünü seçer. Derhal Sokran köyüne gelerek köyün reisi ve egidi Melik İsmailin evine gelir. Durumu olduğu gibi Anlatır. Melik Bir katip çağırarak 92 tane Berazi egitlerine durumu anlatan mektuplar yazar. Birgün tayin ederek Sokran köyünde toplanılmasını ister. İki gün geçmeden 92 tane Berazi egidi silahlanarak köye gelirler. Bu egitlerin bilinen bazı isimlerimi sayalım. Dınayi aşireti egitleri, Osê velê, Kör yusub ağa, Mıdêp köyünden Cefi Yunus, Hemi Kerhê, Bêsi köyünde Botê Fıle, Harapsor köyünden Kıratoğlu. Nihayet Selahaddin Eyyüp inin aşireti Şeddadi aşiretinin egitlleri: Kestung köyünden Abbas oğlu. Mirzaali köyünden Bozanê Caca, Karamuğ köyünden Feroğlü meydana çıkarlar. Savaş davulları çalınır. Sazbentler kahramanlık türküleri söyler.
Ziyaret ve Kosan köyleri şeğleri dua ederler. 92 tane egit atlarına biner Viranşehir'e doğru yola çıkarlar. Bir gece Urfa'da kaldıktan sonra Viranşehir'e Zor Temur Paşanın çadırına gelirler. Paşa hiç bir aşiret mensuplarına göstermediği ilgi ve alakayı Berazi egitlerine gösterir. Çok sayıda kurban egitlerin şerefine kesilir. Viranşehir'in ünlü çeşitli yemekleri yapılır. Paşa Kürtçe egitlere hitaben egitême hun bi xêr hatın. Xasteki ve emreki ve heyese bıbên. Fermo em şive buxun. Paşa yiğitlerim hoş gelmişsiniz bir isteğiniz bir emriniz varsa söyleyin der. Buyrun yemek yiyelim der. Egitlerden Melik İsmail : biz idam edeceğinizi açıkladığınız gençlerin suçsuz olduğünü öğrendik. Bu nedenle bu gençleri bırakma sözü vermeden biz sizin yemeğinizi yemeyiz der. Zor Temur Paşa bu gençlerin namus hayini oldukları için İdam edileceklerini söyler. Sonra egitlere adeta hakaret edercesine eğer karılarınızı getirseydiniz bunları bırakırdım deyince, Melik İsmail ve Hami Musiki ok gibi yerlerinden kalkarak kılıçları çekerler bir vuruşta çadırın orta direklerini ikiye bölerler. Diğer egitlerde aynı hızla hareket ederler. Çadır paşa ve yardımcılarının üzerlerine yıkılır. Egitler derhal gider beş suçsuz genci zindandan çıkarırlar atlarına bindirirler. Hemen de gitmezler çadırın etrafında bir kaç tur attıktan sonra Urfa'nın yolunu tutarlar. Neye uğradıklarını şaşıran paşa ne yapma konusunda divanını toplar. Divandan çıkan sonuç, egitlerin peşine düşmenin doğru olmayacağı şeklinde bir karara varırlar. Suruçlu egitler gençleri Urfa'ya getirir ailelerine teslim ederler. Ailler bayram ederler. Suruç o zamandan beri, Kürtçe embarê mêran olarak yani yiğit ambarı olarak isim yapar. Burada önemli bir ayrınt, bu egitler bunu kapitalist sistemde olduğu gibi para ve menfaat için değil, haklı olarak, sadece insanlık için insan onuru için bu hareketi yapmışlardır. Buna feodal yiğitlik denilir.