Papazların rüşvet, yolsuzluk olaylarına karışmaları zimmetlerine para geçirmeleri yasak olduğu kadar inançlarıyla ters orantılıydı.
Onların maddi ve manevi olarak halka iyi örnek olmak görevleriydi. Misyonları dünya işlerine değil ahrette hazırlanmaktı.
Bunun dinsel ilk koşullu nefsi terbiye ile özüyle sözünün bir olması, davranışının buna uyum göstermesidir.
Zira onlar yoksulluğun ayıplanan bir kusur değil bir erdem olduğuna inanıyor ve kabul ediyorlardı. Bundan dolayı yoksulluk yemini ediyorlardı.
Bu konuyu tekrar vurgulamam gerekir ki burada bu din konusunda amaçlanan tarafgirlik değil tarihsel veriler ile bir tespit yapmaktır.
Zaten bu durum bizim İslam dini inancımızla çelişmez. Zira İslam dini öncesi Hıristiyanlık ile Yahudilik ilahi, semavi dinlerdiler. Zaten dikkatli okuyucular burada din konusunda anlatılan ve yazılanların İslam dini ilkeleriyle çelişmediklerini fark edeceklerdir.
Edessa, Urfa İpekyol olarak adlandırılan ticari bir yol üzerinde bulunan önemli bir şehirdi. Bölgenin diğer önde gelen şehri Nusaybin idi.
Bu her iki şehir kültürel olduğu kadar değinildiği gibi ticaret şehirleriydi. Zira yakın ve uzak doğudan Hindistan, İran, Çin’den gelen mallar buralarda alıcı buldukları gibi, buralardan batı ve güney ülkelerine götürülürdü. Bu ticaret eşyaları arasında en kıymetli olan ipekti. İpek elbiseler, İpek halı ve kilimler, zengin aristokrat sınıfın kullandığı ürünlerdi. Yoksul insanların paraları olsa da bu ürünleri kullanma hakları nerdeyse yoktu.
Böyle bir sınıfsal fark ve çelişkinin de olduğunu belirtmek gerekir. İpek, dönemin dini inancıyla çelişiyordu. Bilindiği üzere lüks yaşam
dinde hoş karşılanmıyordu. İmparatorluk merkezi Roma’da İpek ürünlere talep çok vardı. Ama ilginçtir Bazı Roma imparatorlukları İpek ürünleri yasaklamadılarsa bile kendileri ve hanımları giymemişlerdir. Ancak Bizans döneminde ipek ürünler çok revaçta olmuştu.
Bir tarih yazarı eski çağda bölgemizin önemli bir şehri hatta bir başkenti olan Suruç’taki ticari faaliyetleri şöyle anlatır: “ Eylül ayı başlarına yakın düzenlenen yıllık şenlikte her sınıftan büyük bir kalabalık fuar için bir araya geldiğinde Suruç, Hindistan ve Çin’den gönderilen malları ve oraya kara ve deniz yoluyla düzenli ve büyük miktarlarda gelen diğer eşyayı alıp satmak üzere (gelen) zengin tüccarlarla dolardı”. Şimdi Urfa’nın bir ilçesi olan Suruç’un Roma dönemi ve bir önceki dönemde Batnan, Batnea, diğer tarihsel adının Antemusia adlarında bir başkent olduğunu, Suruç’a bağlı birkaç tane şehir olduğunu belirtelim.
Tekrar yine belirtmek gerekirse, tarihi bulgu ve belgelere göre Harran ve Suruç ilçelerimiz İl merkezi Edessa, Urfa’dan daha çok eski tarihleri vardır. Ayrıca Hazreti İbrahim ve nemrut Kralın Urfa ile ilişkilendirmesinin tarihi bulguları olmadığını bazı İslami din adamlarıyla birlikte bilim insanları belirtiyorlar. Devam edecek