Edessada kadınların örtünmeden sokağa çıkması hoş karşılanmazdı. Altınca yüz yılda ünlü bir hekim olan Diyarbakırlı Efraim başörtüsü olmayan hasta kadınları muayene etmezdi.
Müslümanların İslam dininden önce hak din olarak kabul ettikleri Hıristiyanlık putperestlik ve Yahudiliğe göre kadınlara bazı haklar ve bir güven verdiği de bir gerçektir.
Bundan dolayı kadınlar göreceli bir özgürlük kazanmışlardı.
En azından kadın hakları bazı kuralara, yasalara bağlanmıştı
Daha evvel olmamış şeyler oluyordu. Örneğin kadınlar cenaze törenlerine katılmıyor. Erkeklerle birlikte mezarlığa gidemiyorlardı.
Ancak Hıristiyan şehit Şmona’nın kızı babasının vefatında toprağa verilmesinde cemaat ile birlikte kendisi ve başka kadınlar da hazır bulunmuşlardır. Bu belki kadınlar açısından bir ilk oluyordu.
Aynı şekilde Hıristiyan aziz Habib, Müslüman halkın olasıdır Habibi Necar olarak bildiği veli idam edildiğinde erkekler ile birlikte kadınlarda hazır olmuştur.
Edessa’da soylu ailelere mensup kadınlar yasal haklara bazı bakımlardan sahip olmadıkları halde bundan etkilenmemiş, erkekler gibi aynı haklara sahip olabilmişlerdir.
Örneğin Hira Kralının kız kardeşi, Nasturilere yardım etme konusunda ün yapmış bir kadındı. Hira İranlıların kendisine karşı düşmanlığında karısı kendisine şu şekilde cesaret vermiştir “Kral olarak ölmek daha değerlidir”.
Kadın konusu açılmışken Urfa yöresinde kadınların önemi üzerine söylenmiş Kürtçe bir deyişi buraya aktarmakta sanırım bir beis olmasa
gerek, Bu ünlü deyişin aslını verelim “şer şere çı jıne çı mere” Türkçesi aslan aslandır dışı sı erkeği yoktur.
Kadınlar konusu açılmışken Edessanın ünlü zengini İvannis Rospaye’nin ailesinin bir anekdotunu vermek gerekiyor. İran kralı Hüsrev Edessa’ya geldiğinde Rospaye’nn nerdeyse her tarafı altın köşkünde kalır. İyice ağırlanır Hüsrev ev sahibine şöyle der: Bizi çok onurlandırdınız. Ancak bizde bir adet vardır, hükümdarlar bir prensin evinde misafir olduğunda evin hanımı gelir hükümdarın içki bardağını doldurur.
Eğer beni tam olarak memnun etmek istersen karın gelir böyle yapar. Hüsrev bu sözleri duyunca ne yapacağını şaşırır, bunu bir hizmetçı genç kız ile karısına illeti.
Çünkü karısının aklına zekasına güveniyordu. Karısı Hüsrev’den nefret ediyor bunu belli etmiyordu.
Kralın bu isteğine karşı kadın ona şöyle bir cevap verdi “ Bizim gözümüzde siz büyüksünüz ey Kral. Ancak bizde bir adet vardır, soylu bir kadın, hükümdar veya Kral da olsa bir erkeğin bardağına şarap doldurmaz”. Hüsrev bu sözleri duyunca sustu bir şey demedi.
Ancak bazı iftiracı kişiler bu asil kadının sözlerini değiştirerek “ülkesinden kovulmuş bu bitli adamın karşısına nasıl çıkarım” şeklinde yalan söyleyerek Hüsrev’e anlatırlar. O da yemin ederek eğer ben bir gün tekrar Edessayı işgal eder İran hükümdarı olursam bu kadına bana yaptığı hakaretin karşılığı olarak onu kendi şehrinden alıp ülkemde bir hücrede ceza olarak bitlere yedireceğim der.
Hüsrev hükümdar olunca gerçekten dediğini yapar. Bu masum kadını şehrinden alarak İran’a götürür orada bir zindana atar. Ekmek su dışında bir şey vermez. Banyo yaptırmaz, temizlik yapmaz, Vücudunu bitler sarar bu şekilde feci bir şekilde ölür.
Devam edecek