İslam kahramanı Selahaddini Eyyubi’nin hayatının çoğu
savaşlar da geçti. Zorlu meşakkatli bir yaşamı oldu.
Bir kaç defa yaralanmış. Hele haşhaşi çetelerinin saldırısın da
kendini savunarak mutlak bir ölümden kurtuldu.
Yine Kudüs fethinden önce Harran'da ateşli bir hastalıktan
muzdarip olur.
Bir kaç kez ciddi ateşli hastalık geçirmiştir. Öldürmeyen Allah
öldürmez. Belki de Cenabı hak, kendisini Kudüs'ün fethi için
korumuş.
Ama bu defa hastalığı geçmez.
Kış boyu hastalıkla pençeleşir. Doktorların ilahi mukaderat
karşısında yapacakları fazla bir şey yoktur, önlem bir yere
kadardır. Fazla bir şey yapamazlar. Sağlığı ile ilgili başta
Başkent Şam olmak üzere Tüm Eyyubi devleti şehirleri ve halkı
sürekli dua eder. Mütevazi devlet malikanesinden hayırlı haber
bekler.
Heyhat İyi haber gelmez. Herkes üzüntü içindeler. Yakın
akrabalarından daha sevdikleri bir kişiyi kayıp etmek üzereler.
Çare yoktur çünkü kutsal kitap Kuran’da “Kulli nefsi zaiketün
mevt” Meali her nefis ölümü tadacaktır denilmektedir. Nitekim
bu acı haberi teyit eden bir görüntü ile karşılaşırlar ecelin
geldiğini bilen sultan adamlarına bildirir. Devletinin bayrağını
indirir. Bayrağın yerine kefeni asılır.
Bunu görenlerin üzüntüleri anlatılmaz. Ancak yaşayan bilir.
Çünkü bu adil hükümdar, Herkese maddi manevi eşit
davranmış paylaşmasını bilmişti. Kendisi için hiç bir maddi
servet edinmedi. Halk bunu biliyordu. Şam sokakların da
dellalar emir üzerine bağırırlar.
Ey ahali duyduk duymadık demeyin. Sultan Selahaddin’in bu
Dünya'dan götüreceği ancak bu bez parçası kefendir. Kimin
hakkı Allah’ın kulu Selahaddin'de varsa gelsin hakkını alsın diye
ilan yapılır. Halkın hiç kimsenin Selahaddin den alacağı bir şey yoktur. Çünkü yüce Sultan kul hakkı yememiştir. Vermiş almamıştır. Nihayet acı haber 4 Mart 1193 te halka verilir. Selahaddin’i Eyyubi vefat etmiş. Şam halkı anlatılmaz bir acı yaşar. Herkes çoluk çocuk ağlamaktadır, belki dünya tarihinde belki yine birilk yaşanmaktadır. Aziz sultan sağlığında devletin ve kendisinin tüm parasını garip, gurebaya, yoksullara dağtmıştır. Bu nedenle naaşı kaldırılacak para bile yoktur. Devletin kasasında bir kaç gümüş dirhem bulunmakta. Selahaddin sağlında kendi servetini de halka dağıtmış. Mübarek Sultanın Cenazesi borç para alınarak defin edilir. Allah rahmet eylesin. Selahaddin’in Veziri, katibi arkadaşı olan Kadı Fadıl, sultanın sade mütevazi bir insan olduğunu, lüksü forsu, hiç sevmediğini belirtir. Başka birçok tarihçi Ahlakının olgun ve yumuşak olduğunu söyler. Devlet memurlarıyla oturur sohbet eder. Onu tanımayanlar hükümdar olduğunu tahmin etmezlerdi. "Ben Allah’ın yolunun hizmetçisiyim" sözünü yeri zamanı geldiğin de sık kullandırdı. Ayrıca kibirli olmadığı, kibirli hükümdarları sevmediği anlatılır. Ana dili Kürtçe dışında Arapça, Türkçe, Farsça bilirdi. Eyyubiler döneminde sosyal, ekonomik, sağlık durumu diğer devirlerden çok gelişmişti. Şam'da Nurettin hastanesi, Kahire'de Selahaddin hastanesi yapılmış hizmet vermiştir. Bunlar çağına göre mükemmel tıp merkezleriydi. Buralarda kadınların, erkeklerin ayrı tedavi bölümleri vardı. Ruh ve sinir hastalıkları için de ayrı bölüm yapılmıştır. Tarihte belki ilk kez devrine göre bilimsel bir şekilde sinir ilaçları kullanılmış. Hastanelerin yanında kimsesiz bakıma muhtaç çocuklar ve fakirlerin korunması için birçok bakım evi, misafir hane açılmıştı. Eyyubiler döneminde teknik ve sanat ta gelişmiştir. Şam ve Kahire'de cam imalat haneleri, buğday pirinç saplarından pamuktan kağıt üreten kağıt değirmenleri kurulmuştur. Eyyubi devletinin en önemli özeliği feth ettikleri yerleri yakıp yıkmaz. Oraları imar eder İslam ülkelerin de çok sayıda camiler medreseler hanlar hamamlar Eyyubiler döneminde yapılmıştır. El sanatlarında bakır işleri gelişmişti. Sonu olarak: Kudüs'ün
fethi elbette çok önemli bir olay. Ancak Kudüs kadar önemli bir olay Mısır'da şii Fatimi halifeliğinin Selahaddin’i Eyyubi ve arkadaşları tarafından kaldırılmasıdır. Zira bu Halifelik kaldırılmasaydı muhtemelen Ortadoğu’ya gittikçe yayılacaktı. Sanırım birçok aydının gözünden kaçan bu durum, ehli sünnet vel cemaat mezhepleri için hayati bir durumdu. Görüşüm Fatimi halifeliği devam etseydi Şiilik muhtemelen daha fazla çoğalacaktı. Belki de İslam aleminde daha büyük bir mezhep kargaşası olacak, ihtilaflar daha çoğalacaktı. Birçok neden ötürü Selahaddini Eyyubi ve Eyyubi devletinin İslam tarihinde mümtaz bir yeri vardır.