Buluntu hoca: Urfa’nın büyük alimlerinden biridir. 1865 yılında doğdu. 1968 yılında 103 yaşında vefat etti. 1900’lı yıllarda Urfa’da Müftü Hasan Efendi ile birlikte adı çokça söylenen, tanınan, halk arasında sevilen bir din adamıdır. Buluntu aile lakaplarıdır. Bu lakabın nereden, neden gelmiştir bilinmez. Asıl adı Abdurrahman’dır. Buluntuzade Ahmet efendinin oğludur. Kabri Döşeme caminin bitişiğinde ki kabristandadır. Mezar taşındaki manzume şöyledir.
N’ ola kan ağlasa Çeşm-i cihanın
Buluntu hocası göçtü Ruhanın
Büyük allemesi din-i mübinin
İtiaatkar-ı şer’i Mustafa’nın
Fıkıh idi ilimde hem amelde
Bütün say’i rızasıydı Hüda’nın
Edip ilmiyle yüz yıl halka hizmet
Vekil-i hası oldu enbiyanın
Saçılsın ruhuna envarı rahmet
Açılsın kabrine bab-ı cinanın
Buluntu Abdurrahman Hoca, Mustafa Hafız ile Ramazan Hafızdan ders almıştır. Müftü Hasan Efendi ile beraber okumuşlardır. İyi bir din bilgisine sahip olduktan sonra, yıllarca Halilürrahman medresesinde ders vermiştir. Buluntu hocanın 400 kadar öğrenci yetiştirdiği söylenir. Bunların çoğu çeşitli şehirlerde vaiz ve müftülük yapmışlardır. Urfa müftülerinden Mahmut Kâmil ile Eyyüp Sabri kendisinin öğrencileridir. Ayrıca Urfa’nın diğer tanınmış alimi Molla Abdulhamid ve Kurra Muhammed Hafız da Buluntu hocadan ders almışlardır. Din ilminin yasak olduğu dönemlerde korkmadan, cesur bir şekilde ders vermekten kaçınmamıştır. Ayrıca bir Tarikat ehli idi. İstanbul Nakşibendi şeyhi Esat efendiye bağlıydı. Bundan dolayı Urfa’da eskiden birçok kerametleri anlatırdı. Aslında, zamanında eski devrin kültürünü anlamak için olağanüstü olan bu kerametler tasnif ederek yazmak gerekirdi. Şimdi artık bu geçti. Çünkü bunları bilen, duyan yaşlı insanların çoğu öldü. Kalan az sayıda yaşlı da artık eski menkibeleri hatırlayamazlar. Hatırda kalan iki menkibe: Arap hoca ile bir kişi Döşeme camide ders veren Buluntu hocanın yanına giderken, yanındaki kişi Arap hocaya tuvaletten çıktıktan sonra abdest almadan namaz kıldığını gördüğünü söyledi. Şazeli Ali dede türbesinin yanına gelince konuşmayı kestiler. Camiye girince Buluntu hoca kızgın ve bağırarak kendilerine yahu ben ister abdestli ister abdestsiz namaz kılarım size ne der. Arap Muhammed hoca ve yanındaki adam neye uğradıklarını şaşırırlar. Çünkü aralarında uzun bir mesafe vardır. Buluntu hocanın bu sözü duyması imkansız gibidir. Bir diğer menkibe: Buluntu hoca bir tarihte annesi ile beraber hacca gitmişti. Arafatta iken annesi çok hastalanmıştı. Eli ayağı kıpırdayamaz, felçli bir duruma gelmişti. Ne yapacağını şaşırmıştı. Hoca Urfa’daki Şeyh Maksut hazretlerine çok bağlıydı. Bulundukları yerde Urfa yönüne doğru üç adım attı. Ya Şeyh Maksut bize yardıma gel diye yalvardı. Bu dua yapıldıktan az sonra, kendilerine doğru elinde baston ak sakallı bir ihtiyarın geldiğini gördü. İhtiyar annesinin nesi olduğunu sordu. Buluntu, birden hastalandığını yerinden kalkamadığını söyledi. İhtiyar da korkma iyileşir dedi ve gitti. O sırada uyumakta olan annesi bir süre sonra uyandığında yerinden kalkar, oğlum iyileştim der. Buluntu hoca büyük bir sevinç duyar. Bunun nasıl olduğunu sorunca, annesi rüyamda Şeyh Maksut gelerek bastonunu üzerimde gezdirdi cevabını verir. Böylesi fizik ötesi olayları ancak iman kabul eder.
Müftü Hasan Efendi: Devrinin alimi ve Urfa müftüsüdür. 1873 Yılında doğdu. 1953 tarihinde vefat etmiştir. Buluntu hoca ile birlikte Urfa medreselerinde okumuşlardır. Hac Mustafa Hafız ile Hac Ramazan hocadan ders almıştır. Oğlu Dr Hazım Açanal’ın verdiği bilgiye göre, Hasan efendinin babası Rahimiye medresesi Müderrislerinden Miftahizade Abdurrahim efendi, annesi ise hocazade ailesinden Hatice hanımdır. İlk tahsilini mahalle mektebinde yaptıktan sonra medrese tahsiline başladı. 20 yaşında iken icazet alarak medresede hocalık yapmaya başladı. Babası gibi Rahimiye medresesinde müderis oldu. Müderis şimdi profesör demek oluyor. Dini ilim ile yetinmeyen Hasan Efendi, pozitif bilimlere merak sardı. Felsefe, tarih, aritmetik, gibi bilgileri devrin ünlü alimi Saraczade Abbas efendiden öğrendi. Daha sonra kendisini yetiştirmek için büyük bir kütüphane meydana getirdi. Daha sonra kitaplarını Urfa kütüphanesine bağışlamıştır. Hasan efendinin çok zeki bir insan olduğunu Buluntu Hoca kendini geliştirmeyen bir talebesi hocam ben ancak bir hafız oldum. Daha fazla ilim öğrenemiyorum onun için bıraktım deyince Buluntu Hoca ona, oğlum dedi, benim on senede öğrendiğimi Miftahi Hasan Efendi beş senede öğrendi Dersi bırakmak gerekseydi ben bırakırdım. Sen dersine devam et. Diyerek hem öğrencisinin gönlünü almış ve Hasan efendinin ne kadar zeki olduğunu belirtmiştir. Hasan efendi Fransızca dersini bir papazdan alıyordu. Bu durum şehirde dedikoduya mal oldu. Vah vah diyorlardı Abdürrahim efendinin oğlu Fransızca öğreniyor dinden çıktı diyorlardı. Bunun üzerine hocası Mustafa Efendi Öğrencisi Hasan’ı yanına çağırdı. Fransızca öğrenmeyi bırak dedi. Hocam Bir dili öğrenmenin haram olduğuna dair bana bir fetva ver. Hocası hayır günah değildir, bu konuda fetva veremem der. Hoca Amacının dinden çıkma dedikodusunu önlemek olduğunu söyler. Hasan efendi haram ve günah değildir fetvasını aldıktan sonra Fransızca öğrenmeye devam eder. Müftü Hasan Efendi’nin çok sayıda yazıları ve kitapları vardır. Urfa’nın bu eşraf ailesinin kendi adlarıyla bilinen Miftahi tas kebabı adında yapımı çok zor. Ama çok lezzetli özel bir yemekleri de vardır. Devam Edecek…