URFA VALİLERİ: Türkiye Cumhuriyeti devleti, kuruluşu 1923’ten 2002’ye kadar Urfa 52 vali tarafından yönetilmiştir. 99 yıllık cumhuriyet döneminde, her vali ortalama iki yıldan biraz az zamanda Urfa ilini yönetmişlerdir. İlk Urfa valisi İsmail İzzet bey: 1923-1924 yılları arasında Urfa valiliği yapmıştır. 52. Vali Salih Ayhan. En uzun süre Urfa valiliği yapan ise 1990- 1996 yılları arasında 6 yıl, Ziyaeddin Akbulut olmuştur. Sonra beşer yıl olmak üzere Alpaslan Karaca. 1985-1990. Daha sonra Abdullah Erin. 2017-2022 yılları aralarında görev yapmışlardır. Bu valiler elbette ellerinden gelen çalışmayı Urfa için yapmıştır. Bu kadar vali arasında, bu kadar zamanda ancak üç dört vali, bana göre bunların arasından farklı kişilikleriyle öne çıkmıştır. İlki,
Kadri Eroğan: 1957-1959 yılları arasında valilik yapmıştır. Bu vali hem valilik hem de nerdeyse belediye başkanlığı yapmıştır. Urfa valileri tarihinde adından en çok söz ettiren, karizmatik, renkli bir kişiliği olmuştur. Merhum Eroğan çok yönlü bir kişidir. Çok çalışkandır. Adeta yerinde duramaz. Çok çalışkan otoriter bir kişi olduğu kadar iyi bir siyasetçi ve hatiptir. Hatta bir Türk filminde bile bir rol almıştır. Çok da cesur biridir. Bundan önce Urfa belediye başkanları yazımda belirttiğim gibi Firari, Arap Reşo’nun oğlu Memedi saklandığı Cabır dağındaki mağarada silahını çekerek eliyle yakalamıştır. Valilik görevinden, emekliye ayrıldıktan sonra siyasete atılmış, Urfa’da belediye başkanı adayı olmuş, ama kazanamamıştır. Urfalılar bu valiye Urfa şivesinde babo demişlerdir. Babo geldi, Babo gitti. Babo böyle yaptı. Babo böyle söyledi, gibi lafları sürekli anlatmışlardır. Biz o devire yetişmedik veya hatırlayamayız! Ama babo dediklerine göre demek ki Urfa’da sevilen bir vali imiş. Ne yazık ki bu vali döneminde çok önemli tarihi eser yapılar, güya memleket imarı için yıkılmıştır. Bu konuda ikinci tarihi eser yıkımını Siverekli iş insanı Celal Özdiker, çarşı işyeri açmak amacıyla yıkmıştır. Vali Eroğan birde iki tarihi mimariye sahip iki hamamı yıkmıştır. Yıldız meydanında Yıldız hamamı ve Haşimiye eski hal pazarı yerinden önce orada bulunan davahan hamamıdır. Bu her iki hamam, aceleyle insanlar hamamda iken çabucak çıkartılarak, taslarla, eşyalarla birlikte yıkılmıştır.
Tarihi Kara Meydanı Hüseyniye Cami bile yıkmak istemiş, halk buna engel olmuştur.
Ziyaeddin Akbulut: Urfa’da en uzun süre valilik yapmıştır. ŞURKAV- Şanlıurfa ili kültür eğitim ve sanat vakfının kurucusudur.
Bu kurum Türk İslam sentezi düşüncesi paralelinde, Daha çok Türk kültürü ile ilgili yayınlar yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesi Kemalizm’in yeni versiyonu gereği ile bu kadim eski şehirde yaşayan diğer farklı kültürler, Kürt, Arap, Süryani, Ermeni kültürleriyle ilgili yayınlar yapılmamıştır. Ayrıca bu valinin görev yaptığı dönemde Urfa’da failli meçhul cinayetlerin üzerine gitmediği için eleştirilmiştir.
Şahabettin Harput: 1996-2000 yılları arasında Urfa valiliği yapmıştır. Bu vali zamanında, kendisi ve yardımcısı Hasan Duruer tarafından şehrimizde yine eski eserleri onarma adına bir anlamda yıkım yapılmıştır. Örneğin Ulucami tamir düzenlemesinde Romalılar veya Eyyubi devleti döneminden kaldığını tahmin ettiğim kırmızı mermer kaplı dört köşe tarihi bir havuz yıkılmıştır. Bu havuzun yerine Osmanlı imar şekili bir abdest alma yeri şadırvan yapılmıştır. Bu tamir adında yıkım, birde Ulucami’nin içerisinde dipte biraz yükselti yerler yıkılmıştır. Ayrıca hiç unutmadığım bu yıkım olaylarını yeri gelmişken anlatayım. Bu tamirat olayları 1996 yılında yapıldı. İlk sözde tamirat demin yazdığım üzere Ulucami’de yapılmıştır. Birgün Ulucami’den geçerken Vali yardımcısı Hasan Durueri tamirat işlerini kontrol ederken gördüm. Birde ne göreyim! Ulucami’nin doğu tarafında ki tarihi tahta kapısı yere atılmış. Hayret ve üzüntü içerisinde Vali yardımcısı Duruer’in yanına gittim. Bu nasıl iştir dedim. Bu tarihi bir kapıdır nasıl yere atılır. Vali yardımcısının verdiği cevap çok üzüntü verici oldu, bana bunun için “kafanı yorma” dedi. Değerli okurlar sözde tamir dememi umarım hak verir yadırgamazsınız. İçimde fırtınalar koptu. Ne yapcağımı şaşırdım bu kapıyı nasıl kurtarım diye düşündüm. Sonra vallik’ten başka ilde bir üst makam yoktur, kimi kime şikayet edeceğim düşüncesiyle çaresiz kaldım. Şikayet etmekten vazgeçtim. Aynı Tahribat, tarihi Urfa sipahi kapalı çarşısında yapıldı. Fazla ayrıntıya girmeyim. Derler ya, bu çarşıda da, Osmanlı devleti döneminde yapılmış, tarihi, görkemli büyük sağlam tahtadan yapılmış, kapı, tıpkı Ulucami de olduğu gibi, yere atılmış, yerlerine demir kapılar yapılmıştır. Daha tahribat devam ediyor. Bu defa Balıklıgölde tarihi Rızvaniye caminin asırlık görkemli ağaçları kesilmiştir. Bu tahribatların hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Ziira dünyanın her tarafında tarihi eserler aslına uygun bir biçimde onarılır. Böyle keyfilik, umursamazlık yapılmaz.
İzzettin Küçük: Benim şahsen somut, net bir icraatını gördüğüm için takdir ettiğim bir Vali İzettin Küçük’tür. Sayın küçük her zaman yaptığı gibi halkın içerisine girer, sorunlarını dinler, çözüm üretirdi. Sıcak bir Urfa yazında Pazar günü bizim Sipahi pazarı çarşısına geldi. Misafirimiz oldu. Baktım Vali sıcaktan terliyordu. Oysa bu çarşı önce Urfa’nın en serin çarşısı idi. Ancak üst satırlarda değindiğim şekilde 1996 yılında Vali Harput ve yardımcısı Duruer aslına uygun olmayan bir tamiratla bu çarşının dokusunu bozarak yazın ve kışın yaşanmaz hale getirdiler. Durumu Sayın Vali Küçük’e anlattım. Derhal Vakıflar bölge müdürünü aradı. Çarşının kuzey tarafından gelen hava kapatılan iki pencereyi açarak, serin hava gelerek, çarşı nispetten yazın eski serin haline getirildi. Çarşı esnafı bu değerli valinin adı söylendiğinde Allah razı olsun diyor. Devam Edecek…