NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

MAHKEME KADIYA MÜLK OLMAZ

Bilindiği gibi, kadı mahkeme başkanı, hakim, yargıç anlamına geliyor. Eski İslam devletleri dönemlerinde, devlet üç güç tarafından yönetiliyordu. Padişah ve kabinesi. Mahkeme kadı, Şeyhülislam. Kadı sözcüğüyle ile mülk sözcüğü halk arasında aynı anlamı çağrıştırır. Aynı anlama gelir. Mülk sözcüğünün birden fazla anlamı vardır. Kur'ani Kerimin bir ayeti malikel mülk'dür. Yani mülk Allah'ındır. Mülk ile kastedilen maddi ve manevi alandır. Maddi alan yaşadığımız dünyadır. Mal mülk, tarla, arazi, fabrikalar, her şey yaratıcı bir kuvvet ve kudret sahibi tarafından yaratılmıştır. Mahkeme salonlarında asılı olan mülkün temelli adalettir yazısı çok anlamlı bir deyiştir. Allah dünya mülkünü insanlara vermiştir. İnsanlar, Ancak bu mülke adil, addaletli bir şekilde sahip olacaktır, anlamını taşır. Dünya mülkünü paylaşılmalıdır, Rabbana hepbana denilmeyecek manasına gelir. Mülkün manevi alanı ise, bilmediğimiz, göremediğimiz, ama varlığı muhtemel olan alandır. Sırları bilinmeyenleri bilen ancak Allah'dır. Bundan dolayı nerdeyse ilahi bir gücü temsil eden Kadının görevi önemlidir, kadı verdiği kararlarda adil olması mutlaka gereklidir. Buna inan halk, kadının verdiği kararlardan şüphe duymaz. Bu nedenle "Şeriatın kestiği parmak acımaz" denilir. Konumuzla bağlantılı olduğunu tahmin ettiğim,bir anektodu buraya aktaralım. Osmanlı devleti döneminde Padişahlar, haksızlık, adaletsizlik yaptıkları zamanlarda, bu devletin askeri gücü olan yeniçeri askerleri Padişahın yaşadığı sarayın önüne gelip tepki gösererek hep bir ağızdan yüksek sesle bağırarak "Mağrurlanma Padişahım, senden büyük Allah vardır" diye tepki gösterirlerdi Eskilerden kalan "Mahkeme kadıya mülk olmaz" atasözü elbette çok anlamlı ve ders vericidir. Salt, yalnız, yargıçları kast etmez. Asıl anlamda, devleti (Mülkü) yönetenleri kast eder. Devlet adamlarını vurgular. Bunu kabul etmek geekirki demokrasisi gelişmemiş toplumlarda güçler ayrılığı, yargı, yasama, yönetme üçlü düzeni, çoğu kez malesef yürütmenin, yani iktidarı ellerinde tutan güçlerin etkisinde ve denetiminde oluyor. Böyle olunca güçlerin birliği yönetimi zorba bir yönetim oluyor. Bundan dolayı arada, ekonomik gücü olmayanlar eziliyor. Suçlular güçlü oluyor. Bu önemli konuyu, masallların, mesellerin şehri Urfa'da yaşlı bir halk bigesi Hüseyin amca Urfa aksanıyla " Hak ne hakkın elinden kaçi." diye özetlerdi. Gelişmiş ülkelerde ise Üçlü yönetim şekli güçler ayrılığıdır. Yürütme asla yargının işlerine karışmaz. Demokratik ülkelerde prensip insan devlet için değil, devlet insan içindir. Mahkeme, kadı, yargı, yargıç, bir devletin ve toplumun yönetiminde yürütme, yasamadan çok daha önemlidir denilse doğrudur. Bu konuyla ilgili diğer bir atasözü meramımızı anlatır "Adalet mülkün temelidir." deyişi her şeyi açıklıyor. Yaşadığımız bu dijital, teknoloji çağında insan haklarının, adaletin yolu gerçek bir demokrasiden geçiyor. Elzem olan, yani gerekli olan güçlülerin, üstünlerin dayatmacı yargısı değil, haklıyı, haksızı ayıran, haklıya hakkını veren, haksıza cezasını veren bir yargı gerçek bir hak ve hukuk yönetimi olur.
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2022 - Pazartesi

MAHKEME KADIYA MÜLK OLMAZ

Bilindiği gibi, kadı mahkeme başkanı, hakim, yargıç anlamına geliyor. Eski İslam devletleri dönemlerinde, devlet üç güç tarafından yönetiliyordu. Padişah ve kabinesi. Mahkeme kadı, Şeyhülislam.

Kadı sözcüğüyle ile mülk sözcüğü halk arasında aynı anlamı çağrıştırır. Aynı anlama gelir. Mülk sözcüğünün birden fazla anlamı vardır. Kur'ani Kerimin bir ayeti malikel mülk'dür. Yani mülk Allah'ındır. Mülk ile kastedilen maddi ve manevi alandır.

Maddi alan yaşadığımız dünyadır. Mal mülk, tarla, arazi, fabrikalar, her şey yaratıcı bir kuvvet ve kudret sahibi tarafından yaratılmıştır.

Mahkeme salonlarında asılı olan mülkün temelli adalettir yazısı çok anlamlı bir deyiştir. Allah dünya mülkünü insanlara vermiştir. İnsanlar, Ancak bu mülke adil, addaletli bir şekilde sahip olacaktır, anlamını taşır. Dünya mülkünü paylaşılmalıdır, Rabbana hepbana denilmeyecek manasına gelir.

Mülkün manevi alanı ise, bilmediğimiz, göremediğimiz, ama varlığı muhtemel olan alandır. Sırları bilinmeyenleri bilen ancak Allah'dır.

Bundan dolayı nerdeyse ilahi bir gücü temsil eden Kadının görevi önemlidir, kadı verdiği kararlarda adil olması mutlaka gereklidir.

Buna inan halk, kadının verdiği kararlardan şüphe duymaz. Bu nedenle "Şeriatın kestiği parmak acımaz" denilir.

Konumuzla bağlantılı olduğunu tahmin ettiğim,bir anektodu buraya aktaralım. Osmanlı devleti döneminde Padişahlar, haksızlık, adaletsizlik yaptıkları zamanlarda, bu devletin askeri gücü olan yeniçeri askerleri Padişahın yaşadığı sarayın önüne gelip tepki gösererek hep bir ağızdan yüksek sesle bağırarak "Mağrurlanma Padişahım, senden büyük Allah vardır" diye tepki gösterirlerdi

Eskilerden kalan "Mahkeme kadıya mülk olmaz" atasözü elbette çok anlamlı ve ders vericidir. Salt, yalnız, yargıçları kast etmez. Asıl anlamda, devleti (Mülkü) yönetenleri kast eder. Devlet adamlarını vurgular. Bunu kabul etmek geekirki demokrasisi gelişmemiş toplumlarda güçler ayrılığı, yargı, yasama, yönetme üçlü düzeni, çoğu kez malesef yürütmenin, yani iktidarı ellerinde tutan güçlerin etkisinde ve denetiminde oluyor. Böyle olunca güçlerin birliği yönetimi zorba bir yönetim oluyor. Bundan dolayı arada, ekonomik gücü olmayanlar eziliyor. Suçlular güçlü oluyor. Bu önemli konuyu, masallların, mesellerin şehri Urfa'da yaşlı bir halk bigesi Hüseyin amca Urfa aksanıyla " Hak ne hakkın elinden kaçi." diye özetlerdi.

Gelişmiş ülkelerde ise Üçlü yönetim şekli güçler ayrılığıdır. Yürütme asla yargının işlerine karışmaz. Demokratik ülkelerde prensip insan devlet için değil, devlet insan içindir.

Mahkeme, kadı, yargı, yargıç, bir devletin ve toplumun yönetiminde yürütme, yasamadan çok daha önemlidir denilse doğrudur. Bu konuyla ilgili diğer bir atasözü meramımızı anlatır "Adalet mülkün temelidir." deyişi her şeyi açıklıyor.

Yaşadığımız bu dijital, teknoloji çağında insan haklarının, adaletin yolu gerçek bir demokrasiden geçiyor.

Elzem olan, yani gerekli olan güçlülerin, üstünlerin dayatmacı yargısı değil, haklıyı, haksızı ayıran, haklıya hakkını veren, haksıza cezasını veren bir yargı gerçek bir hak ve hukuk yönetimi olur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.