14 Ekim Amasra Bartın da yerin altında eksi 300- 350 metrede maden ocağında çıkan gruzu patlamasında şu ana kadar 41 tane emekçi işçi çok acı bir şekilde can verdi. Bu insanlar ekmek parası için, çoluk çocuklarının rızkı için bu kadar derin, karanlık kuyu gibi yer altında çalışmak zorunda kalıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bartına olay yerine gelerek bazı açıklamalar da bulundu. Daha evvel Manisa Soma'da 301 işçinin ölümünden sonra gittiği Soma'da yaptığı açıklamada, büyük sayıda ölümler karşısında önlem söylemi ile birlikte bu işin fıtratında var demişti. Bartın'da yine bunlara benzer ifadeler kullandı. Bu işin sorumluları hakkında sorusturma açacağız dedi. Ama sonrasında, özelikle, bu olayı daha çok kadere bağlayan konuşması, bana göre bir çeliişki.
İnsan hayret ediyor! Sayın cumhurbaşkanı orada bu büyük sayıda ölüm karşısında, olayı daha çok kadere bağlayıp, deyip işin içinden çıkacağına, doğru olan, söylemesi gereken, bu olayın üzerinde daha çok durulacağını, bundan sonra bu tür ölüm ve kazaların, mininum, asgarı düzeye düşeceğinin mesajını ve kararlığını göstermesi gerekirdi.
Kusuru ve sorumluluğu olan yetkililer hakkında soruşturma açacağız. Varsa kusurları yasal olarak cezalarını çekeceklerdir cümlesini kararlı bir şekilde kurması lazımdı.
Elbette kader denilen insanın çok fazla maddi, somut olarak algılamadığı, ilahi bir alın yazısı, adına kader denilen bir tasarım vardır, veya olabilir.
Ancak dinimizde ve sosyal kültürümüzde bizlere mal olmuş "Kadere tedbir gerek" sözünü yok sayamayız.
Kader söylemi çoğu kez insanlar rahatlamak için, içinden çıkamadığı olaylar nedeniyle kullanırlar.
Oysa söz konusu maden kazaları ölümleri karşısında yapılan araştırmalar. Sayın Edoğan ile aynı konuda birleşmiyor, aksini söylüyorlar.
Bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkan veriler, ülkemiz, malesef maden kazası ölümlerinde dünya birincisi. Yani maden kazası ölümlerinde en fazla insan ölen ülkemiz olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.
Örneğin çin'de son rakamlara göre 100 miyon ton kömür üretiminde 37 insan ölmştür. Amerika'da yine 100 milyon ton kkömür üretiminde bir ile altı dolayında işçi ölmüştür.
Ülkemizde ise 100 milyon ton kömür üretimi yapan işçilerin ölüm oranı tam olarak 722 rakamıdır.
Başka bir rakam son on yılda Almanya'da ülkemizin iki kat kadarı kömür üretiminde ölen işçi sayısı 10 kişidir. Rakamların ortaya koyduğu sayı, görüldüğü gibi, arada çok büyük bir fark olduğudur.
Demek oluyor ki tedbir, önlem kader denilen ölümlerin, sayısını çok önemli miktarda azatıyor.
Ayrıca, en önemlisi bu kaza, sanki geliyorum demiştir. Zira Sayıştay'ın 2019 raporu Amasra Bartın kömür ocağında tehlikeye dikkat çekmiş, orada kömür tabakalarında gaz oranın çok yüksek olduğunui grizu patlamasının olası olduğunu, dolaysıyla önlem alınması gerektiğini yetkililere acil olarak bildirmişlerdir.
Buna rağmen orada bulunan sorumlular, ne yazı ki gerekli önlemleri almamışlardır. Zaten olaydan önce, bazı işçiler gaz kokularının geldiğini, bir patlama olabileceğini söylemişlerdir.
Adeta bu acı trajik olay geliyorum demiştir. Kader amena ama, önlem alma daha fazla önem teşkil ediyor.
Bağımsız maden iş sendikacılarının verdikleri, başka öenemli bilgilere göre, maden ocaklarında denetimsizliklerin olduğunu söylüyorlar.
Ayrıca bu kamu kömür kurumuna liyakatsız yoneticilerin atandıklarını belirtiyorlar.
Sonuç olarak bu verilerin bizlere verdiği bilgi, bu çok acı olayın kaderden ziyade ihmal olduğunu, açıkça bize gösteriyor.
Yapılması gereken bu işin, bu acı olayın, bir şekilde sorumluları olarak, başta Enerji bakanın istifası ve sorumluların açığa alınmasıdır.
Bundan böyle üsteki rakamlarda belirttiğimiz gerçek, böylesi olayı kadere bağlamayıp, ölüm oranlarını en alt sınıra getirmek olmalıdır. Ancak böyle yapılırsa ölümlere kader diyebiliriz.