21 Ekim Dünya gazeteciler günü kutlu olsun.
Dünyanın en zor mesleklerinden birini icra eden gece gündüz demeden sahada çalışan koşturan ve buna karşılık emeklerinin karşılığını alamayan tüm gazeteci arkadaşlarımın ve dostlarımın bu günlerini kutluyorum.
Bu tür zorlu mesleklerde yılda bir iki defa hatırlanmak çok güzeldir insanın duygusunu ve çalışma potansiyelini yükseltir.
Ama gelin görün ki duygu ve potansiyelin yükselmesi maddiyata dayanınca iş biraz farklı oluyor.
Özellikle Şanlıurfa'da basın sektöründe çalışan birçok arkadaşınız asgari ücretin bile çok çok altında ücretler alarak geçimini sağlıyorlar.
Buna karşılık medya patronları ise fazla işçi çalıştırmaktan yani fazla dediğim ise kadroda devletin tanıdığı haktaki işçiyi çalıştırmaktan ziyade bir kişiyle iki kişiyle bu işi yürütmeye çalışıyorlar.
Bunun adına siz ne derseniz deyin ama bu özellikle yıllardır Şanlıurfa'da yapılan bir şey.
Gazetelerin özellikle künyesine bakabilirsiniz gerçi birçok gazete künyedeki isimleri de saklamış durumdalar hepsi patrona yakın aileye isimlerinden oluşmakta yani anlayacağınız kızı, damadı, oğlu, karısı, kardeşi ve benzeri durumlar.
Ondan sonra da dert yanarlar Urfa'da basın gelişmiyor muhabir yetişmiyor gazeteci yetişmiyor diye ee bu şartlar altında siz gençlere olan hakkını vermezseniz nasıl yetişecek.
Size bir anımı da anlatmadan bu yazıyı kapatmak istemiyorum, geçmiş yıllarda bir komşumuz vardı. Benim gazeteci olduğumu bildiği için bir akşamüstü baktım kapı çalındı açtım buyur ettim.
İçeri geçip oturduktan sonra karısı ile birlikte bana ilk sordukları veya merak ettikleri şey şu oldu. Oğlumuz Konya'da gazetecilik bölümünü kazandı siz yıllardır bu işin içindesiniz mesleği iyi biliyorsunuz ne yapalım çocuğu gazetecilik bölümüne gönderelim mi diye?
MAAŞINI BİLE DÜZGÜN ALAMAZ
Benim verdiğim cevap çok net ve açıktı ben tavsiye etmiyorum gitmesini, neden tavsiye etmiyorum diye karşıdan soru gelince, çünkü bu işi Şanlıurfa'da yapmak istiyorsa bu işte para yok, maaşını bile düzgün alamaz, asgari ücretin çok çok altında çalışır, çalışma saatleri bile belli değil 8 saat derler 16 saat çalıştırırlar. Yani bunların yaptığı resmen emek sömürüsü bu emek sömürüsüne karşı sesimizi yükseltmemiz lazım. Hakkımı aramamız lazım ama gelin ki doğru düzgün bir örgütlenme yok.
CEMİYETLER VAR AMA BUNLAR NE İŞ YAPIYORLAR
Sadece Şanlıurfa'da 6 - 7'nin üzerinde basın cemiyeti adı altında cemiyetler var ama bunlar ne iş yapıyorlar neye yarıyorlar onu da anlamış değilim halen de kurulmakta ve kurulmaya devam ediyor. İşçinin çalışanın hakkını savunmadıktan sonra sizin göreviniz nedir? Sadece size başkan desinler pohpohlasınlar protokolde yer ayırsınlar ve size hürmet göstersinler diye mi bu dernekleri kuruyorsunuz? Veya TOKİ'den ev almak birilerine rant çekmek için mi bu işleri yapıyorsunuz? Bırakın bu işlere lütfen gazetecilerin emeğine saygı duyun ve onları hakkını verin.