Halil DOĞAN
Köşe Yazarı
Halil DOĞAN
 

YARALI GÜNEŞİN ÜLKESİNDE-9

Rênas “biliyorum kekê min biliyorum”.  Rênas “haydi, haydi yürü dereye ulaşalım, yoksa yanıp kül olacağız bu ormanlık alanda kimse cenazelerimizi bile bulamaz maazallah”… Kızın adı Beritan’dı, ailesi bir gün önce askerlerce köyde katledilmiş, o ve kardeşi ot toplamak için ormana gitmişlerdi, geri döndüklerinde, ilk gördükleri köyün tüm evlerinin yandığını, köye gitmek isterken, köylüsü tarafında geri çevrildiklerini anlattı bize.  Beritan “ağlayarak amca yavaş git, ayaklarıma diken batıyor”.  Rênas biraz yavaşladı, o sırada Abdo ağabeyimde ben de biraz nefes aldık ama çok uzun sürmedi, Benim de   ayağımdaki ayakkabılarım yırtık ve yamalıydı. Yırtılmadan dolayı, ayakkabılarım ayağımdan düşüyordu.  Rênas bizlere döndü, “sessiz olun dereye az kaldı burada askerler olabilir, bir pusuya düşmeyelim”. Rênas her şeyi daha önce yaşamış gibi biliyordu.  Yürümekten ve yorgunluktan olacaktı acıkmıştım. Kendi kendime bu akşam nasıl aç yatarım diye şimdiden açlıktan içim bayılıyordu.  Bu patikadan yürüdükçe ayaklarıma dikenler daha çok batıyordu, üstümde kısa bir fistan önü yırtıktı.  Hepimiz Rênas’ı takip ediyorduk, Rênas patikadan bize çalı çırpıyı bir araya veriyordu, biz de onun açtığı yoldan gidiyorduk.  Küçük Xemo hep ağlıyordu, ablası Beritan onu sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu.  Abdo ağabeyim de benim, elim sıkı tutmaktan, elim mosmor olmuştu.  Hızla geldiğimiz yer tepelik bir yerdi, Rênas bizlere sus işareti yaptı ve yerinde durdu, aşağıda insan sesleri bize kadar geliyordu. Rênas arkasında durduğumuz kayanın kenarında uzanıp aşağıya bakınca, ben ve Abdo ağabeyde bir belirsizlik korkusu sarmıştı.  Benim ve Abdo ağabeyin gözlerinden yaşlar akıyordu, ben babasız ve annesizliğe ağlıyordum.  Abdo ağabeyim bunu benim kulağıma fısıldadı, kardeşim babasızlık da zor bir şeydir deyince içimden bir parçam koptu sanki.  Annemin ve babamın daha birkaç saat önce öldürülmesi, bana daha çok acı veriyordu ama Allah kahretsin elimizden de bir şey gelmiyordu. Ben bu düşünceler içindeyken, Rênas gelen sesler bizim Dersimliler deyince derin bir nefes aldık.  Dersimli diyordu ama Dersim'in neresinden onu da inan bilmiyordum.  Beritan sordu; Rênas amca kim bu Dersimli dediklerin, Rênas bizim gibi Dersimli halk, askerlerden  kurtulup kaçanlar deyince durumu anlamış olduk.  O sözü Rênas dedikten sonra, Rênas’ın gözlerinden yaşlar akmaya başladığını gördük. İçimde Rênas amca yaşlı başlı biri bile ağlayabiliyor ve orada olan bizlerde ağlamaya başladık.  Rênas çocuklar, haydi gidiyoruz en azında onlara yetişelim ki, belki hayatta kalırız diye bizlere biraz moral vermiş oldu.  Aşağıya doğru geldiğimiz patika yoldan indik, çok dik bir yerdi dikenler her yerimize batıyordu.  Benim bacaklarıma ve bedenime değdikçe ağlıyordum.  Abdo ağabeyim, hep beni susturuyordu ve buna bir anlam veremedim.  Rênas haydi aşağıdaki insanlar derenin derinliği bilerek öyle karşıya geçmeye çalışıyorlar.  Biz de onlara yetişelim birileri sizlere yardımcı olur derenin karşısına geçirir diye bizi uyardı.  Rênas gidenlere bağırdı, hey arkadaşlar nereye gidiyoruz, aralarında biri gel Rênas kardeş gel, sen neredeydin kurban olduğum deyince, bir birlerini daha önce tanıdıkları beliydi…  Gel de bizi karşı kıyıya geçir bizi dedi; Rênas, “bra iyi yüzen biri yok mu girsin suya engin yeri göstersin bizlere bizler de oradan karşıya geçeriz”.  Suyun kenarına vardığımızda, Rênas sordu; “arkadaşlar yüzme bilen var mı aranızda”.  Orada bulunanların içinde, zayıf, ince uzun boylu, adı Berho’ydu, “ben varım Rênas ağam” deyip suya atladı.  Berho, biraz yüzdükten sonra suyun genişliği on metre kadar ancak vardı, bir iki yerde dibe doğru dalış yaptı, kendisini suyun dibine doğru bıraktı.  Berho, suyun kenarında ve oradakilere burası çok derin iki metre kadar var dedi, hatta son dalışında bir elini dışarı çıkardı elini ancak parmaklarını görebildik. Devam edecektir.
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2023 - Perşembe

YARALI GÜNEŞİN ÜLKESİNDE-9

Rênas “biliyorum kekê min biliyorum”. 

Rênas “haydi, haydi yürü dereye ulaşalım, yoksa yanıp kül olacağız bu ormanlık alanda kimse cenazelerimizi bile bulamaz maazallah”… Kızın adı Beritan’dı, ailesi bir gün önce askerlerce köyde katledilmiş, o ve kardeşi ot toplamak için ormana gitmişlerdi, geri döndüklerinde, ilk gördükleri köyün tüm evlerinin yandığını, köye gitmek isterken, köylüsü tarafında geri çevrildiklerini anlattı bize. 
Beritan “ağlayarak amca yavaş git, ayaklarıma diken batıyor”. 
Rênas biraz yavaşladı, o sırada Abdo ağabeyimde ben de biraz nefes aldık ama çok uzun sürmedi, Benim de  
ayağımdaki ayakkabılarım yırtık ve yamalıydı. Yırtılmadan dolayı, ayakkabılarım ayağımdan düşüyordu. 
Rênas bizlere döndü, “sessiz olun dereye az kaldı burada askerler olabilir, bir pusuya düşmeyelim”. Rênas her şeyi daha önce yaşamış gibi biliyordu. 
Yürümekten ve yorgunluktan olacaktı acıkmıştım. Kendi kendime bu akşam nasıl aç yatarım diye şimdiden açlıktan içim bayılıyordu. 
Bu patikadan yürüdükçe ayaklarıma dikenler daha çok batıyordu, üstümde kısa bir fistan önü yırtıktı. 
Hepimiz Rênas’ı takip ediyorduk, Rênas patikadan bize çalı çırpıyı bir araya veriyordu, biz de onun açtığı yoldan gidiyorduk. 
Küçük Xemo hep ağlıyordu, ablası Beritan onu sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu. 
Abdo ağabeyim de benim, elim sıkı tutmaktan, elim mosmor olmuştu. 
Hızla geldiğimiz yer tepelik bir yerdi, Rênas bizlere sus işareti yaptı ve yerinde durdu, aşağıda insan sesleri bize kadar geliyordu. Rênas arkasında durduğumuz kayanın kenarında uzanıp aşağıya bakınca, ben ve Abdo ağabeyde bir belirsizlik korkusu sarmıştı. 
Benim ve Abdo ağabeyin gözlerinden yaşlar akıyordu, ben babasız ve annesizliğe ağlıyordum. 
Abdo ağabeyim bunu benim kulağıma fısıldadı, kardeşim babasızlık da zor bir şeydir deyince içimden bir parçam koptu sanki. 
Annemin ve babamın daha birkaç saat önce öldürülmesi, bana daha çok acı veriyordu ama Allah kahretsin elimizden de bir şey gelmiyordu. Ben bu düşünceler içindeyken, Rênas gelen sesler bizim Dersimliler deyince derin bir nefes aldık. 

Dersimli diyordu ama Dersim'in neresinden onu da inan bilmiyordum. 
Beritan sordu; Rênas amca kim bu Dersimli dediklerin, Rênas bizim gibi Dersimli halk, askerlerden 

kurtulup kaçanlar deyince durumu anlamış olduk. 
O sözü Rênas dedikten sonra, Rênas’ın gözlerinden yaşlar akmaya başladığını gördük. İçimde Rênas amca yaşlı başlı biri bile ağlayabiliyor ve orada olan bizlerde ağlamaya başladık. 
Rênas çocuklar, haydi gidiyoruz en azında onlara yetişelim ki, belki hayatta kalırız diye bizlere biraz moral vermiş oldu. 
Aşağıya doğru geldiğimiz patika yoldan indik, çok dik bir yerdi dikenler her yerimize batıyordu. 
Benim bacaklarıma ve bedenime değdikçe ağlıyordum. 
Abdo ağabeyim, hep beni susturuyordu ve buna bir anlam veremedim. 
Rênas haydi aşağıdaki insanlar derenin derinliği bilerek öyle karşıya geçmeye çalışıyorlar. 
Biz de onlara yetişelim birileri sizlere yardımcı olur derenin karşısına geçirir diye bizi uyardı. 
Rênas gidenlere bağırdı, hey arkadaşlar nereye gidiyoruz, aralarında biri gel Rênas kardeş gel, sen neredeydin kurban olduğum deyince, bir birlerini daha önce tanıdıkları beliydi… 
Gel de bizi karşı kıyıya geçir bizi dedi; Rênas, “bra iyi yüzen biri yok mu girsin suya engin yeri göstersin bizlere bizler de oradan karşıya geçeriz”. 
Suyun kenarına vardığımızda, Rênas sordu; “arkadaşlar yüzme bilen var mı aranızda”. 
Orada bulunanların içinde, zayıf, ince uzun boylu, adı Berho’ydu, “ben varım Rênas ağam” deyip suya atladı. 
Berho, biraz yüzdükten sonra suyun genişliği on metre kadar ancak vardı, bir iki yerde dibe doğru dalış yaptı, kendisini suyun dibine doğru bıraktı. 
Berho, suyun kenarında ve oradakilere burası çok derin iki metre kadar var dedi, hatta son dalışında bir elini dışarı çıkardı elini ancak parmaklarını görebildik. Devam edecektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.