Tarihsel süreçte Urfa merkezi kuruluşundan itibaren denilebilecek dönemlerde sel baskınlarına maruz kalmıştır. Sel baskının asıl nedeni şehir merkezinin Karakoyun deresinin geçiş yolları üzerine kurulmasıdır. Bu derenin Süryanice adı Daysan, Yunanca ismi Skirtos, sıçrayan zıplayan, şiddetli yükselen anlamına gelir. Şehrin kuzey batı dağlık 25 yerde kışın yağan kar, yağmur suyu birleşerek su yolunu bulur misali büyük bir güçle şehir içerisinden geçerek büyük yıkımlara can ve mal kayıplarına neden olmuştur. 40-50-100 yılda felaketler tekrarlanarak devam etmiştir. Balıklıgöl, Akarbaşı, Haşimiye civarı mahallenin ortalarından geçen dere M.Ö. 201 yılında Urfa tarihinin en büyük felaketine neden olmuştur. Bu büyük olayı İngiliz arkelog Arami dilleri uzmanı araştırmacı yazar prof. Judah Benzion Segal yazdığı Edessa (Urfa) Kutsal Şehir kitabında belgelere dayanarak ayrıntılı bir şekilde yazmıştır. İstrseniz şimdi bu kitaptan anılan tarihte ki olayı okuyalım. " Edessa tarihin'de, M.S. 201 yılında meydana gelen su baskınına ilişkin hikayede şehrin topıgrafyası hakkında canlı bir resim elde etmekteyiz. Bu hikaye düzgün bir Süryanice ile yazılmıştır ve ve sözü edilen o unutulmaz kasım gecesinden fazla geç olmayan bir tarihte kaleme alınmış olmalıdır. Hikaye burada bütünüyle anlatılmaya değer. (Septimius) Severs'un Kral Ma'nu'nun oğlu kral Abgar'ın hükümdarlıkları döneminde, 513 yılının teşrin (kasm) ayında Kral Büyük Abgar'ın büyük sarayından çıkmakta olan pınarın suları bollaştı ve daha önce de her zaman olduğu gibi pınar kabardı ve her yana taştı. Kraliyet avluları, revaklar ve odalar suyla dolmaya başladı. Efendimiz Kral Abgar bunu gördüğü zaman tepede yüksek bir yere çıktı. Burası kralın hizmetinde çalışan insanların kaldıkları, sarayın üst tarafında bir yerdi. Bundan sonra uzmanlar bu gittikçe artan suları ne yapacaklarını düşünürken gece boyunca yağan sağanak şeklinde yağan yağmur yağdı. Daysan deresi bilinen zamanından ve ayından önce geldi ve böylece (şehrin dişından) sular geldi. Bu sular, kanalları büyük demir kapaklarla ve güçlendirilmiş demir sürgülerle kapalı buldular. Bu sular bir çıkış yolu bulamadıklar için şehrin surları dışında büyük bir göl meydana geldi ve sular surların mazgalları arasından şehre girmeye başladı. "İranlıların kulesi" denen büyük kule üzerinde duran Kral Abgar yanan meşalelerin (ışığı) arasından suları gördü ve şehrin doğu surunun kapakları ve sekiz kanalının derenin çıktığı yerden kaldırılmasını emretti. Ancak tam o anda sular şehrin batı surunu yıktılar ve şehre girdiler. Onlar efendimizin kralın büyük ve güzel sarayını yıktılar ve yolları üzerinde buldukları her şeyı tahrip ettiler. Ayrıca Hıristiyanların kilisesinin sahın kısmını (nave) da zarar verdiler. Bu olayda iki binden fazla insan öldü. Gece çoğu uykudayken, sular aniden evlerine doldu ve onlar boğuldular. Devam edecek