NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -62

Said Nursi Afyon cezaevinde çektiği çileyi Rusya Sibirya sürgününde çekmediğini söyler. Zoruna gelen bir gavur ülkesinde kendisine bu kadar eziyet edilmediği halde, öz vatanında eziyete uğramasıdır. Böylesi zor şartlara rağmen kendi ifadesiyle çok imanlı kahraman talebeleri üstadın yazdığı risaleleri çoğaltarak binlerce insana ulaştırmışlar. Hapishanede - zehirlenerek ölüm döşeğinde iken, firsat bulup ziyaretine gelen bir talebesine şöyle demiştir: Belki hayatta kalmayacağım, bütün mevcudiyetim vatan, millet, gençlik ve İslam alemi ve insanlığın ebedi refah ve saadeti için feda olsun. Ölürsem dostlarım intikamımı almasınlar.!" vasiyetinde bulunmuştur. Bediüzzaman öyle büyük bir gözaltı ve tecrit içersinde bulunyurdu ki, en ufak bir insani lişkilerine müsaade edilmiyordu. Bir mahkum uzaktan kendisini izlese, selam gönderse bile eziyet görüyor, mahkumlara dayak atılıyordu. Bir yolunu bulup, üstadları ile görüşebilen talebeleri görüldüğü anda falakaya yatırılıyor. İşkence görüyorladı. Buna rağmen fedakar, vefakar talebeleri bir şekilde üstadları ile görüşmekten vaz geçmiyorlardı. hatta bu imanlı talebeleri zalim gardiyanlar tarafından dayak atıldığında vurun, vurun sizden korkmuyoruz dedikleri vakidir. Üstad "Düşmanın çizmesi boğazımıza bastığı zaman onun yüzüne tükür! Ruhun kurtulsun... cesedin ezilsin." tavsiyesinde bulunmuştur. Afyon cezaevinde ki yirmi aylık tutuklu, işkenceli hali, nihayet 20 Eylül 1949 yılında sona erer. Afyon cazaevinde tahliyeler genelikle saat onda adet iken, Bediüzzamanı binlece taraftarı fevkalede bir şekilde karşılamak için cezaevi kapısına gelecek olanları bundan alıkoymak için sabah şafak vaktı tahliye edilir. Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre Afyon'da kalır. Ama orada yine, güya serbest kalmıştır, heyhat! cezaevini aratmayacak baskılar, yıldırma hareketleri belki daha fazla devam etmiştir. Üç polis evinin önünde gece gündüz yirmi dört saat kendisini izlemişler, nöbet tutmuşlardır. Oysa Said Nursi'nin hiç bir düzmece cezası, mahkumiyeti kalmamıştır. Bütün bu baskılar, herşeye rağmen ters tepmiş, Bediüzzamanı sevenler ona bağlanıp destek olanlar daha da çoğalmıştır. Bir bilim insanın dediği gibi "Baskı baş kaldırmayı öğretir." Amma velakin Bediüzzaman'ın müslüman taraftarları,üstadlarının kesin emriyle siyasete ve şiddete baş vurmuyorlardı. Bir nevi şimdiki zamanın deyim,yle sivil ittiatsızlık yapıyorlardı. Bu şekil şiddete varmayan eylem tarzına Gandi tarzı direniş denilir. mahatma Gandi bir ingiliz direniş önderidir. Hindistan 1858 yılında İngiltere tarafından işgal edilmiş, sömürge yapılmıştır. Gandi halkı silahsız, sivil bir şekilde örgütleyerek İngiliz işgalınıi 1947 yılında sona erdirmiştir. Bediüzzaman herşeye rağmen taraftarlarına aman ha, ha aman siyasete ve şiddete bulaşmayın telkininde bulunmuştur. Sonuçta bu başarılı politika ve strateji Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletini sağlam bir temele zemine bağlamıştır denilebilir. Bu baskı ve işkencelere karşı Said Nursi'nin hayat hikayesini yazan Tarihçe-i Hayat müelifleri hep birlikte olsa gerek, İslam dinine imana, millete bu kadar çalışan yaşamını bu amaca, bu dine adayan, böyle bir alime yaptıkları baskılar için irticalen, kendiliğinden bir defa değil, milyar kere size yazıklar olsun demişlerdir. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 13 Eylül 2023 - Çarşamba

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -62

Said Nursi Afyon cezaevinde çektiği çileyi Rusya Sibirya sürgününde çekmediğini söyler. Zoruna gelen bir gavur ülkesinde kendisine bu kadar eziyet edilmediği halde, öz vatanında eziyete uğramasıdır.

Böylesi zor şartlara rağmen kendi ifadesiyle çok imanlı kahraman talebeleri üstadın yazdığı risaleleri çoğaltarak binlerce insana ulaştırmışlar.

Hapishanede - zehirlenerek ölüm döşeğinde iken, firsat bulup ziyaretine gelen bir talebesine şöyle demiştir: Belki hayatta kalmayacağım, bütün mevcudiyetim vatan, millet, gençlik ve İslam alemi ve insanlığın ebedi refah ve saadeti için feda olsun. Ölürsem dostlarım intikamımı almasınlar.!" vasiyetinde bulunmuştur.

Bediüzzaman öyle büyük bir gözaltı ve tecrit içersinde bulunyurdu ki, en ufak bir insani lişkilerine müsaade edilmiyordu. Bir mahkum uzaktan kendisini izlese, selam gönderse bile eziyet görüyor, mahkumlara dayak atılıyordu.

Bir yolunu bulup, üstadları ile görüşebilen talebeleri görüldüğü anda falakaya yatırılıyor. İşkence görüyorladı. Buna rağmen fedakar, vefakar talebeleri bir şekilde üstadları ile görüşmekten vaz geçmiyorlardı. hatta bu imanlı talebeleri zalim gardiyanlar tarafından dayak atıldığında vurun, vurun sizden korkmuyoruz dedikleri vakidir.

Üstad "Düşmanın çizmesi boğazımıza bastığı zaman onun yüzüne tükür! Ruhun kurtulsun... cesedin ezilsin." tavsiyesinde bulunmuştur. Afyon cezaevinde ki yirmi aylık tutuklu, işkenceli hali, nihayet 20 Eylül 1949 yılında sona erer.

Afyon cazaevinde tahliyeler genelikle saat onda adet iken, Bediüzzamanı binlece taraftarı fevkalede bir şekilde karşılamak için cezaevi kapısına gelecek olanları bundan alıkoymak için sabah şafak vaktı tahliye edilir.

Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre Afyon'da kalır. Ama orada yine, güya serbest kalmıştır, heyhat! cezaevini aratmayacak baskılar, yıldırma hareketleri belki daha fazla devam etmiştir. Üç polis evinin önünde gece gündüz yirmi dört saat kendisini izlemişler, nöbet tutmuşlardır.

Oysa Said Nursi'nin hiç bir düzmece cezası, mahkumiyeti kalmamıştır. Bütün bu baskılar, herşeye rağmen ters tepmiş, Bediüzzamanı sevenler ona bağlanıp destek olanlar daha da çoğalmıştır. Bir bilim insanın dediği gibi "Baskı baş kaldırmayı öğretir." Amma velakin Bediüzzaman'ın müslüman taraftarları,üstadlarının kesin emriyle siyasete ve şiddete baş vurmuyorlardı. Bir nevi şimdiki zamanın deyim,yle sivil ittiatsızlık yapıyorlardı.

Bu şekil şiddete varmayan eylem tarzına Gandi tarzı direniş denilir. mahatma Gandi bir ingiliz direniş önderidir. Hindistan 1858 yılında İngiltere tarafından işgal edilmiş, sömürge yapılmıştır. Gandi halkı silahsız, sivil bir şekilde örgütleyerek İngiliz işgalınıi 1947 yılında sona erdirmiştir.

Bediüzzaman herşeye rağmen taraftarlarına aman ha, ha aman siyasete ve şiddete bulaşmayın telkininde bulunmuştur. Sonuçta bu başarılı politika ve strateji Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletini sağlam bir temele zemine bağlamıştır denilebilir.

Bu baskı ve işkencelere karşı Said Nursi'nin hayat hikayesini yazan Tarihçe-i Hayat müelifleri hep birlikte olsa gerek, İslam dinine imana, millete bu kadar çalışan yaşamını bu amaca, bu dine adayan, böyle bir alime yaptıkları baskılar için irticalen, kendiliğinden bir defa değil, milyar kere size yazıklar olsun demişlerdir. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.