İbni salar yönetimindeki sünni mezhebi taraftarları böylece tekrar Fatimi vezirliğini elde ederler. Fatımi devletinin tartşılmaz lideri halifelerdir. Vezirlik makamı güçlü olanın denetiminde olur.
Anlaşılan Fatımi devleti, halifeleri ile yönetimi şii sünni mezhepleri arasında şiilikten yana esnek bir denge politikası izliyorlardı. Bu nedenle vezirliğin el değiştirmesi Fatımi devlet sisteminin ilgasına neden olmuyordu.
Sünni çoğunuğun olduğu Mısır İskenderiye şehrine bir sünni valinin atanması, bir sünni medresenin inşa edilmesi Sünnileri ziyadesiyle memnun etmiş, vali Salar ile müderis Hafız'a sevgileri bir kat daha fazla artmıştı.
İskenderiye sünni ilim merkezi olmuştu. Çevre müslüman şehirlerinden alimler buraya geliyor, kültürel, dini çalışmalar, toplantılar yapıyorlar, halk bunun sonucunda oldukça bilinçli oluyordu.
Nitekim bu şehir halkının şuurlu olması sonucunda Selahaddin Eyyübinin küçük bir ordusu haçlı işbirlikçisi Fatımı veziri Şaver'in haçlılardan da oluşan güçlü ordusunu İskenderiye yakınında halkın da yardımıyla yendi. Bu zafer İslam ordularına Kahire'nin kapısını açtı. Fatimi Şii halifeliğinin yılkılarak yerine sünni bir İslam devletinin kurulmasına neden oldu.
Bundan dolayı, zaferden sonra Selahaddin İskenderiye şehrine ve halkına büyük önem verdi. şehrin surlarını, burçlarını onardı. önemli ölçüde imar faaliyetleri yanında sosyal çalışmalar yaptı, müeseler kurdu.
Selahaddin'in İskenderiye şehrine ikinci ziyeretini, Eyyübi döneminin önde gelen tarihçisi İmad el İsfehani anlatıyor "Sultan hicri 577 yılında deniz yoluyla İskenderiye'ye gitti. Bu ziyaret nedeniyle İskenderiye şehrinde çok sayıda sosyal tesis yapıldı. Yurtlar hamamlar inşa edildi. Ücretsiz hizmet veren bir hastane yapıldı. 180 tane medrese kuruldu. Selahadddin'in amacı şii mezhebini Mısır'da yok etmekti."
Yine bir başka yazar İbni Cübeyr şehirde çok sayıda mescidin olduğunu belirtir. Yeryüzünde en çok mescit olan yer burasıdır demekten kendini alıkoyamaz. Bu mescitlerdeki din görevlilerine maaş verildiğini söyler. Selahaddin Eyyübiden
sonra gelen Eyyübi sultanları yine aynı şekilde İskenderiye şehrinin gelişmesine kalkınmasına önem verdiler.
Hafız Selefi en rahat, verimli çalışma dönemini Selahaddi'in Mısır hükümdarı olduğu dönemde yaşadı. Medresede, ilim cemiyetlerinde verdiği dersler yoğun ilgi görüyordu. Hafız Selefi din iman için yaşayan biriydi. Derslere o kadar çalışıyordu ki dışarı çıkmaya bile vakit bulamıyordu. Hiç bir malı mülkü yoktu. Ancak kendisine yetecek kadar bir geliri vardı. Fazla mal birikmesine razı olmaz, müsaade etmezdi. Mal, para, ihtiyacından fazla olduğu zaman bunları derhal dağıtırdı.
Devlet adamları, devlet büyükleri hafızın meclisine gelirler, kendisini hüşu içerisinde dinlerdiler. Hafız Selefi ise devlet büyüklerinin yanlarına, makamlarına gitmezdi. Fatımi yetkilerini ziyaret etmediği gibi, onlardan sonra iktidara gelen Eyyübi yöneticlerinin makamlarına gitmezdi. Bu durum Eyyübi idarecilerinin dikkatini çeker, Hafızı takdir ederlerdi.
Sultan Selahaddin Mısır sultanı olduğu dönemde iki oğlu Efdal, Aziz, ve kardeşi Adil ile Eyyübi devletinin üst görevlileriyle birlikte İskenderiye şehrine giderler, Hafız Selefiyi ziyaret ederler, hadis derslerini dinlerdiler.
Kadı ve tarihçi İbni Şeddad bu ziyaretten söz eder,. "Sultan hadis dinlemeyı çok severdi. Hadis ilminde derin birini işittiğinde eğer o sulltanın yanına gidenlerden ise onu davet eder ve ondan hadis dinlerdi. Eğer sulanın yanına gidenlerden değilse onun yanına gider, hadis dinlerdi. İskenderiye'de Hafız Selefinin yanına gitmiş ondan çok hadis rivayet etmiştir.
Kitabu'r Ravzatayn sahibi Ebu Şame, Selahaddin'in katibi İmad el İsfehaniden bu ziyareti tüm tafsilatlarıyla anlatmıştır. Hafız Selefi bir gün ders verirken derste bulunan Selahaddin ve kardeşi Adil arasında kısa sesle kısa bir konuşma geçer. Bunu gören Hafız Sultanı uyarır, biz burada hadis anlatırlken sizin az da olsa konuşmanız doğru değildir diye uyarır. Sultan ile kardeşi bu ikaza tepki göstermezler, haklı bulurlar. dersin sonuna kadar ilgi ile dinlerler. Devam edecek