Türk İslam tarihinde İmameddin Zengi ile oğlu Nureddin Zengi, abartmadan denilmesi gerekir ki en ön sıralarda olan iki hükümdardır. Bir gerçeği vurgulamak gerekirse, her ne kadar Selahaddin Eyyübi Kudüs'ü fethetme şerefine ermişse, bunda Nureddin Zengi Sultanın çok önemli katkıları olmuştur.
Nureddin Zengi'de tıpkı Selahaddin Eyyübi gibi özelikler taşıyordu. İlim adamlarına, alimlere önem ve değer verirdi. Selahaddin gibi o da neredeyse Kudüs için yaşıyordu. Onun da tek amacı Kutsal Kudüs şehrinin kurtarılmasıdır.
Selahaddin ile Nureddin Sultan arasındaki ihtilaf çözülünce, bilahre şartlar olgun hale gelince, uzun bir muhasere sonucunda nihayet Kerek kalesi alındı.
Selahaddin Eyyübi Mısır ile Suriye hükümdarı olduğu 1171 - 1193 yılları arasında hüküm sürdüğü 22 yıllık dönemde 76 yer feth etmiştir. Bu yerler arasında çeşitli şehir, kasabalar, kaleler vardır.
Fakih İsa el Hekari, Kadı Fadıl ile İbni Şeddad Selahaddin'in en önemli yardımcılarıdır. Üçüde birbirlerinden değerlidir. İşler yoluna girdikten sonra ilk evvel haçlılara karşı Şam cephesi açıldı. Yıllarca sürecek bu savaşa Şam civarından bir çok fukaha ve ulemadan çok sayıda gönüllü cihada katıldı.
İsa el Hekari bu ulemaların içerisinde en ön saflarda savaşmaya başlar. Asker elbisesi giymiş fukeha sarığı başında olmak üzere mücadele ediyordu. Tarih kitaplarının yazdığına göre 1177 de Askalan'da savaşırken önemli başarı göstermiş, çok sayıda haçlıyı öldürmiştür. Çok sayıda esir alınmıştır.
Daha sonra Selahaddin ile birlikte Remle şehrine girerler, Remle Kudüs civarında bir şehirdir. Remle şehrinde haçlılardan çok esir ve ganimet elde edilmiştir. Ancak Arap bedeviler, her zaman yaptıkları gibi bu defa yine ganimet paylaşımı ile uğraşırken haçlılar ani bir baskın yaparlar, ordu dağılır. Çok sayıda müslüman şehit olur. Çok sayıda müslümanı esir alırlar.
Selahaddin ve yakın komutanları savaşarak canlarını zor kurtarırlar.Esirler arasında İsa el Hekari'de vardır. Haçlıların elinde İki yıl esir kalır.
Savaş sonrası süreçte esirler arasında takas yapılır. Haçlılar esirler arasında bulunan İsa el Hekari'nin Selahaddin nazarında değerini bildiklerinden 60 bin dinar alarak, ayrıca haçlı esirler de alınarak ancak serbest bırakırlar. Fakih İsa el hekari hicri 585 yılında rahmeti Rahman'a kavuşur.
SELAHADDİN DÖNEMİNDE EKONOMİK DURUM
Sultan Selahaddin zamanında bolluk bereket olduğunu dönemin tarihçileri belirtirler. Çünkü yüce sultan rüşvet ile yolsuzluğa hiç bulaşmaz, müsamaha göstermez, israf, şatafat, lüks yaşama şartları yoktu. Bu tür yaşam şekline asla müsaade edilmezdi. Gelir gideri karşıladığından enflasyon pahallık ta yoktu. Çeşitli gelirler vardı. Bunlar, Mısır ele geçirildikten sonra Fatımi hazineleri, Gayrimüslimlerden alınan cizye, esirlerin salıverilmesi karşılığında alınan fidye,Savaş yolu ile elde edilen ganimetler. Barış yolu ile elde edilen beldelerde arazi sahiplerinden alınan haraç.
Bu gelirler bir gruba verilmez. Kesinlikle çarçur edilmezdi.Sultan az ile yetinirdi. Daha o dönemde "Ne kadar azsan o kadar çoksun." inancı ve felsefesini gönülden kabul etmşti. Devam edecek
Bütün gelirler Allah yolunda sarfediliyor, devlet ve millet menfaati için kullanılıyordu. hayır kurumları, düşkünler yurdu, medreseler, kaleler inşa ediliyordu.
TARIMA VE TİCARETE ÖNEM VERİRDİ
Tarihsel süreç içerisinde ortadoğu'da bazı yıllar yağmadığı için, tarlalar verim vermez. buğday arpa elde edilmez, insanlar kıtlıktan dolayı açlıktan ölürlerdi. İlri görüşlü akıllı, merhametli Sultan bunun önlemini alır. Özelikle tarlaların sulanması için çalışmalar yapılırdı. Bundan dolayı her türlü ürün ekiliyordu. Şam ve Kahire bu önemli alanda önde gelen iki önemli merkez şehirlerdir. Devam edecek