Canlı varlıkların çeşitli duyguları vardır. Düşünce belki insan denilen canlı varlıkta vardır. Belki diyorum, zira bazı canlı türlerinde olasıdır düşünce denilen bir tasarı olabilir. Bu konu elbette tartışmalıdır. Çünkü bizim düşünceyı nasıl yorumlayıp açıklamamız önem teşkil eder.
Bazı hayvanların, insan gibi olmazsa bile kendilerine has bir düşünceleri veya tasarıları olduğuna inaniyorum. Ama elbette, böyle bir tasarı ve düşünce insanın üretme, yapma, özelik ve yetenekleri yanında çok basit kalır.
Bazı İnsanlar bunu hak emezse bile insan tüm varlıkların yöneticisi ve efendisidir desek doğrudur. İnsanlar güçlerini fiziksel kuvvetlerinden, güçlerinden almıyorlar. İnsanların en büyük güçleri zekalarıdır.
Ama burada bir çelişki, paradoks vardır. Zeka, yetenek, insanlar arasında eşit değildir. Bazı insanlar çok zekidir. Bazıları zeki değildir, veya az zekalıdır. Yine en önemlisi insani meziyetlerin en önemlisi olan vicdan sahibi olmalarıdır. bazı yaratıklarda vicdan denilen üstün bir cevher yoktur. Bunun niye böyle olduğu hakkında çeşitli görüşler, düşünceler, teoriler vardır.
insanın zekasını, kişiliğini belirleyen etkenlerin, genetik, eğitim, çevre, okul gibi faktörlerin belirleyici olduğunu söyleyen görüşlerde gerçektir. Bu saptamada, bence her şeyde olduğu gibi görecelidir, bence mutlak değildir. Örneğin,çok iyi eğitim almış ailelerin çocuklarının yetenek ve zekaları, anne, baba, dayı, amca gibi varlıklarının seviyesine ulaşamiyor.
Bu ve buna benzer işaretler, insanların niteliği, niceliği hakkında soru işaretleridir. Zaten insanları aynı kategoride değerlendirmek mümkün değildir.
İyi insan, kötü insan, vicdanlı, vicdansız insan bir gerçekliktir. Bu olgu çağımızda ve tarih boyunca devam etmiştir. Bazı insanlar, az da olsa, azla yetinirler, Belki de insanların çoğunda doymak bilmez bir bencillik, mal hırsı, sahip olma duygu düşüncesi vardır.
Zaten sömürünün kaynağı vicdansızlıktır desek sanırım doğrudur. Tarih ve toplum bilimciler insanlık tarihinde, insanlar, önceleri ayrım, gayrım, sınıf farkı olmaksızın, bir arada eşit, paylaşımcı, kardeşçe yaşadığını söylüyorlar.
Ne zamanki insanlar arasına, sömürücü ruhlu bazı ivicdansız nsanlar, bazı insanları sömürmeye, köle yapmaya başlayınca, sömürü ve sınıflar, daha doğrusu, ezen ile ezilen sınıflar ortaya çıktı.
İşte niye böyle oldu sorusuna bence olumlu, yeterli, ikna edici bir yanıt bulunmuyor. Bundan dolayı olsa gerek, bazı bilim insanları insanlar için insan denen meçhul diyor.
Köleci, Feodal, Kapitalist sistemler tam anlamıyla bir sömürü sistemidir. Eğer bir insanın oturacak bir evi yoksa, yeterli gida alamiyorsa, bir aracı yoksa, buna mukabil bir sınıf insanın birden çok evi varsa bu evlerini bir tek evi olmayan insanlara para karşılığı kiraya veriyorsa, kiralık ev tutan bir insan bu ev ücretini gıda almayarak karşılıyorsa, bu durum sömürünün en somut örneğidir. Demek oluyor ki kapitalist sistemde ne vicdan ne de merhamet vardır. Bu sistem insani ve ahlaki değildir.
Üst satırlarda duygulardan söz ettik. Felsefeciler ve filizofların belirlemelerine göre, en değerli, en önemli duygu, belki de hiç bir duygu ile kıyas edilemeyecek bir duygu vicdan ve merhamettir. Bundan dolayı insanları vicdanlı, vicdansız diye ikiye ayırabiliriz. Vicdansız insanlar en vahşi hayvanlardan daha tehlikeli, daha acımasızdır.
Sayıları az da olsa vicdanlı merhametli ,acıma duygulu insanlar ile vicdansız insanlarla elbette aynı olamaz. Bir tanımla yaparsak, şeytan ve melek gibi bir ayrım yapılabilir.
Gzetelerde okuyor, televizyonlarda izliyoruz. Her hangi bir sorundan dolayı vicdandan nasibini almamış bir yaratık, bir insanı kırk elli yerinden bıçaklıyor, sonra yandırıyor, daha sonra zavallı adamın malını gasp ediyor. Bence idam cezası böylesi yaratıklar için, hiç durmadan çıkartılmalı, anında bu ceza infaz edilmelidir.
Vicdansız, vicdanlı insanlar üzerine çok örnek verilebilir. Vicdansız'e dair bir örnek verdikten sonra, vicdanlıya dair bir örnek vereliim. Çölde çok susuz kalmış bir bedevi, develi bir adama rastlar, adama susuzluktan ölüyorum, ne olur, bana biraz su ver der. Deve sahibi devesindeki suyu, susuz adama vermek için sırtını dönünce, zalim bedevi adamı arkadan bıçaklar. Deveci son nefesini verirken,
zalim yaratığa, ben ölüyorum ama, sakın ha bu olayı kimseye söyleme, bundan dolayı çölde susuz kalan insanlara kimse su vermez, der, ve ölür.
Son olarak Alman filozof Kant'ın konumuzla ilgili sözleriyle son verelim. "Ben dünyada yaşarken iki şeye hayran kaldim. İçimdeki vicadan ve yukarıdaki gök yüzü." Kant bunu mezar taşına yazılmasını vasiyet eder. Almanya'nın bilmem hangi şehrinde bu sözler Kant'ın mezar taşına yazılıdır.Vicdan sahibi insanlarda merhamet, adalet ve acıma dugusu vardır.