NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ TÜRKİYE DEDİKLERİ ARANIR HALE GELDİ -2

Ak Parti hükümetleri dönemlerinde gelir dağılımı farkı gittikçe açılmaya başladı. Klasik bir deyimle zengin daha zengin oldu, fakir daha fakir oldu. Sınıflar arasında bir denge sorunu olan orta direk, orta sınıf artık yok olma sürecine girdi. Ülkemizin dış borcu beş misli fazla arttı. İç borçlanma bundan daha fazladır. Yoksul kesimlerin, ulusal gelirden,kişi başına düşen dolar saftasından nasibi olmuyor, kaybı oluyor. Türkiye'de, fakirlerin aleyhine en büyük adaletsizlik olan enflasyon'da dünyada dördüncü sırada bulunuyor. Yine dünya ülkeleri arasında faizi en yüksek olan ülkeler arasında son sıralarda bulunuyoruz. Bunlar tarafgir söylemler değil, istastiklere yansıyan bilimsel veri ve bilgilerdir. Ülkemizde faiz konusunda, bir yıldır büyük bir çelişki, garebet örneği yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz neden enflasyon sonuçtur düşünce ve söylemiyle, ekonomide, yani kapitalist bir ekonomide, iktisat biliminde gerçekçi olmayan, ütobik bir yaklaşımla, kendisine bağımlı merkez bankası başkanı ile faizi peyder pey indirdiler. Nası korumak için bu can bu bedende kaldığı sürece faiz artırılmayacak mesajı verdi. Böylece faiz yüzde sekiz buçuk'a kadar inen faiz oranı ile tüm dengeler değişti. Dolar yükselmeye başladı, zireve yaptı. Enflasyon belki de cumhuryet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Tüm bunlar seçim gezilerinde ben ekonomistim, ekonomiden anlarım, yetkiyi bana verin ekonomiyi nasıl uçuracağım diyen, sayın Erdoğan döneminde yapılan yanlış uygulamalar sonucunda oldu. Seçimden sonra Erdoğan'ın faiz indirme gerçekçi olmadığından dolayı, bu defa faiz yükseltilerek %50'ye getirildi. İnsan hayret ediyor, sayın cumhurbaşkanı çevresinde ekonomiyı az çok anlayan, danışmanlar, bakanlar buna nasıl itiraz etmediler, ama ne yazık ki ülkemiz başkanlık sisteminde bir kişinin kararıyla, maalesef, faiz ve enflasyonda yükseklik oranıyla dünyada olumsuz olarak üst sıralarda yer aldı. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Yetkilerin çoğunun bir başkanda toplandığı bir sistemin bu doğal sonucudur. Tarihin garip bir cilvesi, sayın Erdoğan ve Ak partinin geçmiş Türkiye diyerek, geçmiş hükümetleri beceriksiz, biraz da alaycı bir biçimde eleştirdikleri, Ak parti iktidarları döneminin öncesi, Türkiye cumhuriyri devleti hükümetlerinde, emperyalist ülkelerin ekonomik ambargolarına rağmen Gelir dağılımı farkı bu kadar fazla yoktu. Enflasyon ve faiz bu kadar yükselmemişti. Ak Parti iktidarı ve taraftarları, özelikle Ecevit'in kısa dönem iktidarına gönderme yaparak, gıda yokluğundan, kuyruklardan söz ederler. Bilmezler ki, bu kurukların nedeni Kıbrıs Türklerinin zulmünü önlemek için, karaoğlan lakablı merhum Bülent Ecevit, Emperyalist ülkeler, başta ABD ve İngiltere olmak üzere tüm itirazlarına rağmen barış hareketi adı altında Kıbrıs Türklerine yardım için Yunan ve Kıbrıs Rumlarına karşı harekete geçtikleri için, ülkemize, yerli işbirlikçileri olan şirketlerle birlikte ambargo uygulamaları sonucunda gıda sorunu olmuştu.Ayrıca petrol sevkıyatı durdurulmuştu. Merhum Bülent Ecevir Kıbrıs hareketi sonrası ünlü söylemi "Mlliyeçilik, Kıbrısta, haşhaşta, ataşta belli olmuştur." diyerek önemli bir gerçeği vurgulamıştır. Yeni kuşaklar bilmez, haşhaş Afyon civarı yerlerde ekilen bir bitkidir. ABD bu bitkininin ekilmemesini Ecevit hükümetinden istemişti. Başbakan Ecevit bunu kabul etmedi. Ataş ülkemizin önemli bir petrol rafireniydi, ama emperyalist bir şirkete bağlıydı. Ecevit hükümeti ABD'nin tüm itirazlarına rağmen bu rafireniyi milileştirdi. İşte, ey vatansever diye geçinip, geçmiş hükümetleri gıda kuyruklarından dolayı eleştirenler, ol kuyrukların ibretli hikayesi budur, Acaba anladınız mı? yandaş medya ve yandaş taraftarlar. Üstelik şimdi ki kuyruklar, ambargo nedeniyle de değildir. Ekonomi politikası iyi yönetilmediği içindir. Alım gücünün açlık sınırının altında olmasından dolayıdır. Nispetten biraz daha ucuz satılan yerlere yığılmadır. Zira ülkede yeterli bir üretim yoktur. Tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmiştir.Hele emeklilerin çilesini, ne siz sorun, ne ben söyleyım. Bunu artık herkes biliyor. Eski Türkiye diye eleştirdikleri, bir anlamda alaya aldıkları Eski Türkiye hükümetleri döneminde emekliler, açlık sınırının altında yaşamıyyor, asgari ücretlilerden az para almıyorlardı. Almanya bizi kıskanıyor diyorlar, gel de buna inan! Alman emekli Hans aldığı bir emekli maaşıyla bir ayda dünyayı dolaşıyor. Türkiye'ye gelip beş yıldızlı otelerde kalıyor. Bizim emekli biçare Hasan, kendi ülkesinde bir şehirden öbür şehire gidemiyor. Artık yeter gerçekleri söyleyın. Miliyetçilik, yurtseverlik, hiç bir partinin tekelinde değildir. Milliyetçilik sözde değil, özde olur, uygulamada olur, eşitlikte olur, adalette olur. Adalet dedik, adaletin ne hale geldiği konusu ilk bölümde kısaca yazmıştım. Bir ülkenin demokrasi sayılması, kalkınması için güçler ayrılığı, yasama, yürütme, yargının tarafsız, adil olması gerekir. Dış politika'da komşularla sıfır sorunlu anlayıştan, değerli yalnızlığa geçildi. Eski Türkiye hükümetlerinde bu durum yoktu. Bir iktidar veya bir şahıs, eleştiri ve özeleştiri yapmalıdır. Bunu yapmadan başkalarını suçlamak bir çözüm değildir. Şimdi bu yazıyı okuyanlar, el insaf, bu iktidarın hiç iyi yapmadığı icraatlar olmadı mı? bu soruya evet dememiz olmuştur dememiz gerekir. Muhtaç kimselere, engelli olanlarıa maaş bağladılar, yeşil kartla ücretsiz tedavi olma imkanı sağladılar. yoksullara sosyal yardımı yaygınlaştırdılar. Bu politikayla kendilerine bağımlı bir oy kitlesi de yaratmış oldular. Ayrıca ev hacizleri gibi ilkel, insani olmayan uygulamaları kaldırdılar. Emekli olanların maaş haczini kaldırdılar. Şaybe söylentisi olsa da Yeni yollar, otobanlar, köprüler, kavşaklar yaptılar. Ama bunun karşılığıda dış ve iç borç katlandı. Ayrıca devletin nerdeyse bütün kurumları satıldı. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demeli.
Ekleme Tarihi: 29 Mart 2024 - Cuma

ESKİ TÜRKİYE DEDİKLERİ ARANIR HALE GELDİ -2

Ak Parti hükümetleri dönemlerinde gelir dağılımı farkı gittikçe açılmaya başladı. Klasik bir deyimle zengin daha zengin oldu, fakir daha fakir oldu. Sınıflar arasında bir denge sorunu olan orta direk, orta sınıf artık yok olma sürecine girdi. Ülkemizin dış borcu beş misli fazla arttı. İç borçlanma bundan daha fazladır. Yoksul kesimlerin, ulusal gelirden,kişi başına düşen dolar saftasından nasibi olmuyor, kaybı oluyor. Türkiye'de, fakirlerin aleyhine en büyük adaletsizlik olan enflasyon'da dünyada dördüncü sırada bulunuyor. Yine dünya ülkeleri arasında faizi en yüksek olan ülkeler arasında son sıralarda bulunuyoruz. Bunlar tarafgir söylemler değil, istastiklere yansıyan bilimsel veri ve bilgilerdir.

Ülkemizde faiz konusunda, bir yıldır büyük bir çelişki, garebet örneği yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz neden enflasyon sonuçtur düşünce ve söylemiyle, ekonomide, yani kapitalist bir ekonomide, iktisat biliminde gerçekçi olmayan, ütobik bir yaklaşımla, kendisine bağımlı merkez bankası başkanı ile faizi peyder pey indirdiler. Nası korumak için bu can bu bedende kaldığı sürece faiz artırılmayacak mesajı verdi.

Böylece faiz yüzde sekiz buçuk'a kadar inen faiz oranı ile tüm dengeler değişti. Dolar yükselmeye başladı, zireve yaptı. Enflasyon belki de cumhuryet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Tüm bunlar seçim gezilerinde ben ekonomistim, ekonomiden anlarım, yetkiyi bana verin ekonomiyi nasıl uçuracağım diyen, sayın Erdoğan döneminde yapılan yanlış uygulamalar sonucunda oldu. Seçimden sonra Erdoğan'ın faiz indirme gerçekçi olmadığından dolayı, bu defa faiz yükseltilerek %50'ye getirildi. İnsan hayret ediyor, sayın cumhurbaşkanı çevresinde ekonomiyı az çok anlayan, danışmanlar, bakanlar buna nasıl itiraz etmediler, ama ne yazık ki ülkemiz başkanlık sisteminde bir kişinin kararıyla, maalesef, faiz ve enflasyonda yükseklik oranıyla dünyada olumsuz olarak üst sıralarda yer aldı. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Yetkilerin çoğunun bir başkanda toplandığı bir sistemin bu doğal sonucudur. Tarihin garip bir cilvesi, sayın Erdoğan ve Ak partinin geçmiş Türkiye diyerek, geçmiş hükümetleri beceriksiz, biraz da alaycı bir biçimde eleştirdikleri, Ak parti iktidarları döneminin öncesi, Türkiye cumhuriyri devleti hükümetlerinde, emperyalist ülkelerin ekonomik

ambargolarına rağmen Gelir dağılımı farkı bu kadar fazla yoktu. Enflasyon ve faiz bu kadar yükselmemişti.

Ak Parti iktidarı ve taraftarları, özelikle Ecevit'in kısa dönem iktidarına gönderme yaparak, gıda yokluğundan, kuyruklardan söz ederler. Bilmezler ki, bu kurukların nedeni Kıbrıs Türklerinin zulmünü önlemek için, karaoğlan lakablı merhum Bülent Ecevit, Emperyalist ülkeler, başta ABD ve İngiltere olmak üzere tüm itirazlarına rağmen barış hareketi adı altında Kıbrıs Türklerine yardım için Yunan ve Kıbrıs Rumlarına karşı harekete geçtikleri için, ülkemize, yerli işbirlikçileri olan şirketlerle birlikte ambargo uygulamaları sonucunda gıda sorunu olmuştu.Ayrıca petrol sevkıyatı durdurulmuştu.

Merhum Bülent Ecevir Kıbrıs hareketi sonrası ünlü söylemi "Mlliyeçilik, Kıbrısta, haşhaşta, ataşta belli olmuştur." diyerek önemli bir gerçeği vurgulamıştır. Yeni kuşaklar bilmez, haşhaş Afyon civarı yerlerde ekilen bir bitkidir. ABD bu bitkininin ekilmemesini Ecevit hükümetinden istemişti. Başbakan Ecevit bunu kabul etmedi. Ataş ülkemizin önemli bir petrol rafireniydi, ama emperyalist bir şirkete bağlıydı. Ecevit hükümeti ABD'nin tüm itirazlarına rağmen bu rafireniyi milileştirdi.

İşte, ey vatansever diye geçinip, geçmiş hükümetleri gıda kuyruklarından dolayı eleştirenler, ol kuyrukların ibretli hikayesi budur, Acaba anladınız mı? yandaş medya ve yandaş taraftarlar. Üstelik şimdi ki kuyruklar, ambargo nedeniyle de değildir. Ekonomi politikası iyi yönetilmediği içindir. Alım gücünün açlık sınırının altında olmasından dolayıdır. Nispetten biraz daha ucuz satılan yerlere yığılmadır. Zira ülkede yeterli bir üretim yoktur. Tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmiştir.Hele emeklilerin çilesini, ne siz sorun, ne ben söyleyım. Bunu artık herkes biliyor. Eski Türkiye diye eleştirdikleri, bir anlamda alaya aldıkları Eski Türkiye hükümetleri döneminde emekliler, açlık sınırının altında yaşamıyyor, asgari ücretlilerden az para almıyorlardı.

Almanya bizi kıskanıyor diyorlar, gel de buna inan! Alman emekli Hans aldığı bir emekli maaşıyla bir ayda dünyayı dolaşıyor. Türkiye'ye gelip beş yıldızlı otelerde kalıyor. Bizim emekli biçare Hasan, kendi ülkesinde bir şehirden öbür şehire gidemiyor. Artık yeter gerçekleri söyleyın. Miliyetçilik, yurtseverlik, hiç bir partinin tekelinde değildir. Milliyetçilik sözde değil, özde olur, uygulamada olur, eşitlikte olur, adalette olur.

Adalet dedik, adaletin ne hale geldiği konusu ilk bölümde kısaca yazmıştım. Bir ülkenin demokrasi sayılması, kalkınması için güçler ayrılığı, yasama, yürütme, yargının tarafsız, adil olması gerekir. Dış politika'da komşularla sıfır sorunlu anlayıştan, değerli yalnızlığa geçildi. Eski Türkiye hükümetlerinde bu durum yoktu. Bir iktidar veya bir şahıs, eleştiri ve özeleştiri yapmalıdır. Bunu yapmadan başkalarını suçlamak bir çözüm değildir. Şimdi bu yazıyı okuyanlar, el insaf, bu iktidarın hiç iyi yapmadığı icraatlar olmadı mı? bu soruya evet dememiz olmuştur dememiz gerekir. Muhtaç kimselere, engelli olanlarıa maaş bağladılar, yeşil kartla ücretsiz tedavi olma imkanı sağladılar. yoksullara sosyal yardımı yaygınlaştırdılar. Bu politikayla kendilerine bağımlı bir oy kitlesi de yaratmış oldular. Ayrıca ev hacizleri gibi ilkel, insani olmayan uygulamaları kaldırdılar. Emekli olanların maaş haczini kaldırdılar. Şaybe söylentisi olsa da Yeni yollar, otobanlar, köprüler, kavşaklar yaptılar. Ama bunun karşılığıda dış ve iç borç katlandı. Ayrıca devletin nerdeyse bütün kurumları satıldı. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demeli.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.