Siz halkımı aptal mı sanıyorsunuz? Yoksa halkımla alay etmekle zevk mi alıyorsunuz.
Şimdi bakıyorum hükümetin lideri olan şahsiyetin bangır, bağır bağırarak halkımıza evlenin en az üç çocuk yapın demektedir. Tamam, efendim güzel haykırış takdir ediyorum.
Şimdi 4 nüfuslu bir aile olduk hesap yapıyoruz.
Ev kirası ülkemde asgari ücretten aşağısına kiralık ev bulunması imkânsız olan ülke olmuşuz.
Bir maaş kesinlikle kira oldu. İki kişi çalışıyor düşünerek hesapları yapıyoruz. Tek kişi çalışırsa zaten asla yaşamalarına müsaade edilmiyor çünkü kesinlikle ölmüş olarak kabullenmişizdir.
Ülkemde sadece simit fiyatı 15 tl olmuş bunu dört nüfuslu bir ailenin sadece simit aldığını su bile alamadığını var sayarsak asgari ücretin yarısı sadece simit alacak parası olduğunu bunun yanında çay su dedik mi maaş bitti. Bu dile getirdiğimiz asgari ücret bazında emekli kardeşimin durumunu dile getirsem tıp literatürleri bile şaşacaklar bu nasıl halen hayata bu kişilerin çoktan ölmüş olması gerekmektedir.
Emekli vatandaşlarımızın sadece iki kişi bile olsa tek kişi bile olsa evi yoksa kesinlikle sokaklarda yaşayacak demektir.
Ülkemde kalkınma gelişme göstermekte doğrudur. Ben buna yekinen katılıyorum ama burada hükümetin yetkililerinin yaptığı bir izlenime çok içerleniyorum. Halkımın yoksul kesimini tamamen ezip varlıklıların cüzdanını daha çok kabartmak için adeta alışıyor. Ben yanacaksam sen ısınacaksan bu adalet değildir.
Adalet isterseniz bir ülkede bir simittin fiyatına emekli maaşı olmamalıdır. Devlet olarak emeklilerimiz çok onlara maaş veremiyoruz derseniz tam 22 yıldır iktidardasınız depremden sonra bir yıl içinde öylesi kısa sürede yeni şehirler inşa ettiniz. Bunu takdir ediyorum. Bu kısa sürede bunu yapmaya kadir güçlü bir devletimiz, hükümetimiz varsa o zaman özellikle ülkemde evsiz olan evleri olmayan halkımıza neden 22 yıl iktidarda olan hükümet olarak buna bu güne kadar çözüm yapılmamıştır. Benim halkım vatandaşım evsiz, işsiz, yokluk, sefalet içinde bırakılmasına ne denmelidir.
Ülkemde emekli vatandaşımı ölüme sürükleyen yaşama hakkını elinden alan hükümetin şimdi kendilerinin yaşantılarına bakıyorum.
Özelikle hükümetin kurmayları olan şahsiyetlerin bir haftalık zorunlu market giderlerinin bir emekli maaşı olduğunu her şekilde kanıtlayabilirim.
Şimdi bu vatandaşlarımızın durumuna baktığımda ne acılar çektiğini izlerken onlarla beraber aynı acılar içinde yaşadığımı ve bunların nasıl bir çile içerisinde olduklarını yaşayarak görmekteyim.
Halkım yanarken ülkem kalkınıyor. Alt tabaka yok olurken üst tabaka keyifler içinde yüzüyor buna adil adalet denilmez zaten adil bir adalette kalmadı ülkemde.
En kısa zaman içinde böylesi adil yaşama hakkına haiz kılınalım halkımızın refahı ülkemizin refahı demektir. Ülkemizin kalkınması halkımızın birliği sağlıklı yaşamı ile olunur. Sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmeden geçer. Sağlıklı beslenmek içinde halkıma simit parasına emekli ücrete zorunlu kılmak demek değildir. Eminim ki en kısa zaman içinde bu dediklerimi başta külliye olarak bunları göz önüne alıp yeniden çok güzel şeylerin başarması için daha suratlı bir şekilde çalışıp başta halkımı sonra devletimi refaha kavuştururlar.