NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ÜÇ HARFLİ MARKETLER TEKEL KURMUŞLAR

Ayrıntılara girmeden, önce, tekel kuran malum marketlerin adlarını belirtelim. Bim, 101, Şok. Bu markeler, yıllardır aralarında anlaşarak tek fiyat, tekelci bir fiyat düzeni kurmuşlardır. Bunun en anlaşılmaz boyutu ise, adı Adalet Ve Kalkınma partisi olan bir hükümetin yasalarımız, hatta liberal kapitalizmin ilkeleriyle çelişen böylesi haksız uygulamayı hala önlememiş olmasıdır. Avrupa'da başlayan sanayı devrimi, makineler, fabrikalar, insanların, gıdadan, giyime, barınma dahil her çeşit ihtiyaçlarını, seri, hızlı bir üretimle karşılar duruma gelmiştir. Bu yeni dönem, yavaş işleyen, yavaş gelişen, el işleri üretiminin sona ermesini de getirmiştir. Böylece feodal üretim, feodal yaşam tarzından, hızlı işleyen bir sistem olan kapitalist bir sistem ve yaşam tarzına geçilmiştir. Hızlı ve seri üretim aynı zamanda çok çeşitli gıda ve mal üretimini de beraberinde getirmiştir. Büyüyen üretim, büyük bir mal ve sermaye oluşturmuştur. Bunun sonucunda, küçük, çarşı mahalle bakallarının, manavların yerini büyük avm'ler, büyük, küçük marketler almıştır. Ülkemizde'de geçte olsa aynı benzer süreç yaşanmaya başlamıştır. Büyük balık küçük balıkı yutar örneğinde olduğu gibi, sevimli, hoşgörülu bakkal amcaların yerini, marketlerin sahipleri oranın emir erleri çalışanları değil, yüzlerini görmediğimiz burunlarından kıl aldırmayan misali, patronlar almıştır.  Ürünlerin aşırı fiyat artışlarının asıl nedenleri iktidarların hataları ve piyasa koşularıdır.  Enflasyonda belirleyici olan ana etken ise hükümetlerin israf ve yolsuzluk konusundaki tutumları belirleyici olmaktadır.Tabi, piyasa koşularında enflasyon oranı önemli bir etkendir. Zira ekonomide arz talep kavramı da piyasayı israf ve yolsuzluk kadar etkilemese de etkisi vardır. Aşırı üretim kadar yetersiz üretim de sorunlara, ekonomik bunalıma yol açar. Buraya kadar her şey teorik olarak kapitalist bir işleyiş ve mantık açısından tutarlıdır. Bırakınız yapsınlar, bırakın geçsinler, rekabetçi kapitalizm anlayışı piyasaya bir canlılık ve seçicilik getirir. Zira çağdaş kapitalizmin vahşi kapitalizmin aksine kendilerine özgü bir adaleti ve ahlakı vardır.   Çesitli firmaların ürettikleri ürünler elbette değişik kalitede ürünlerdir. Bazı ürünler daha kaliteli bazı ürünler gerekli kalite de değildir. Çelişki olan, yanlış olan, üretimde ve tüketimde tekelci kapitalist anlayışıdır. Bu durumu üretim aşamasının dışında tüketim sürecinde en çok avm'lerde, marketlerde görmekteyiz. Bu marketlerde satılan ürünlerin belki küçük bir oran farkını hariç tutarsak neredeyse yüzde yüz aynı fiyata satılıyor desek doğrudur. İşte kapitalizmin piyasa şartlarının oluşturduğu durumlar dışında en büyük haksızlığı tekelci kapitalist uygulamalardır. Oysa tekelcilik anayasa ve yasalarımızda bir suçtur. Bu suça rağmen, yakinen tanık olduğumuz,  yukarıda yazdığımız  kurumlar hakkında bilmiyorum belki şimdiye kadar hiç bir önlem alınmaması ve engellememesi  düşündürücü bir durumdur. Gördüğümüz ve bildiğimiz kadar hükümet, söz konusu bu üç market hakkında bir uyarıda veya bir cezada bulunmamıştır. Çünkü tekelci satışlar hala pervasızca devam ediyor.  Oysa anayasanın 167 maddesinde tekelcilik bir suç sayılmıştır. Adı Adalet ve Kalkinma Partisi olan bir hükümetin derhal bu tekelci anlaşmalı fiyatları durdurması gerekir. Makyavelist, amaca ulaşmak için her yol mübahtir diyen üretim ve satış anlayışı cezasız kalmamalıdır.  Zaten halkın büyük bir bölümü ekonomik sıkıntı çekiyor. Açlık oranın yirmi bin lira olduğu bir ülkede milyonlarca emekli ve asgari ücretli bu oranın bile çok gerisinde bir ücretle yaşamaya çalışıyorlar. Bundan dolayı ülkede bir açlık sorunu yaşanırken, varken, bazı büyük sermayeli gıda kurumlarının sömürü şeklinde bir haksız kazanç sağlamaları vicdanla bağdaşmaz.
Ekleme Tarihi: 17 Eylül 2024 - Salı

ÜÇ HARFLİ MARKETLER TEKEL KURMUŞLAR

Ayrıntılara girmeden, önce, tekel kuran malum marketlerin adlarını belirtelim. Bim, 101, Şok. Bu markeler, yıllardır aralarında anlaşarak tek fiyat, tekelci bir fiyat düzeni kurmuşlardır. Bunun en anlaşılmaz boyutu ise, adı Adalet Ve Kalkınma partisi olan bir hükümetin yasalarımız, hatta liberal kapitalizmin ilkeleriyle çelişen böylesi haksız uygulamayı hala önlememiş olmasıdır.
Avrupa'da başlayan sanayı devrimi, makineler, fabrikalar, insanların, gıdadan, giyime, barınma dahil her çeşit ihtiyaçlarını, seri, hızlı bir üretimle karşılar duruma gelmiştir. Bu yeni dönem, yavaş işleyen, yavaş gelişen, el işleri üretiminin sona ermesini de getirmiştir. Böylece feodal üretim, feodal yaşam tarzından, hızlı işleyen bir sistem olan kapitalist bir sistem ve yaşam tarzına geçilmiştir.
Hızlı ve seri üretim aynı zamanda çok çeşitli gıda ve mal üretimini de beraberinde getirmiştir. Büyüyen üretim, büyük bir mal ve sermaye oluşturmuştur. Bunun sonucunda, küçük, çarşı mahalle bakallarının, manavların yerini büyük avm'ler, büyük, küçük marketler almıştır. Ülkemizde'de geçte olsa aynı benzer süreç yaşanmaya başlamıştır. Büyük balık küçük balıkı yutar örneğinde olduğu gibi, sevimli, hoşgörülu bakkal amcaların yerini, marketlerin sahipleri oranın emir erleri çalışanları değil, yüzlerini görmediğimiz burunlarından kıl aldırmayan misali, patronlar almıştır. 
Ürünlerin aşırı fiyat artışlarının asıl nedenleri iktidarların hataları ve piyasa koşularıdır.
 Enflasyonda belirleyici olan ana etken ise hükümetlerin israf ve yolsuzluk konusundaki tutumları belirleyici olmaktadır.Tabi, piyasa koşularında enflasyon oranı önemli bir etkendir. Zira ekonomide arz talep kavramı da piyasayı israf ve yolsuzluk kadar etkilemese de etkisi vardır. Aşırı üretim kadar yetersiz üretim de sorunlara, ekonomik bunalıma yol açar. Buraya kadar her şey teorik olarak kapitalist bir işleyiş ve mantık açısından tutarlıdır. Bırakınız yapsınlar, bırakın geçsinler, rekabetçi kapitalizm anlayışı piyasaya bir canlılık ve seçicilik getirir. Zira çağdaş kapitalizmin vahşi kapitalizmin aksine kendilerine özgü bir adaleti ve ahlakı vardır.
  Çesitli firmaların ürettikleri ürünler elbette değişik kalitede ürünlerdir. Bazı ürünler daha kaliteli bazı ürünler gerekli kalite de değildir. Çelişki olan, yanlış olan, üretimde ve tüketimde tekelci kapitalist anlayışıdır. Bu durumu üretim aşamasının dışında tüketim sürecinde en çok avm'lerde, marketlerde görmekteyiz. Bu marketlerde satılan ürünlerin belki küçük bir oran farkını hariç tutarsak neredeyse yüzde yüz aynı fiyata satılıyor desek doğrudur. İşte kapitalizmin piyasa şartlarının oluşturduğu durumlar dışında en büyük haksızlığı tekelci kapitalist uygulamalardır. Oysa tekelcilik anayasa ve yasalarımızda bir suçtur. Bu suça rağmen, yakinen tanık olduğumuz,  yukarıda yazdığımız  kurumlar hakkında bilmiyorum belki şimdiye kadar hiç bir önlem alınmaması ve engellememesi  düşündürücü bir durumdur. Gördüğümüz ve bildiğimiz kadar hükümet, söz konusu bu üç market hakkında bir uyarıda veya bir cezada bulunmamıştır. Çünkü tekelci satışlar hala pervasızca devam ediyor.
 Oysa anayasanın 167 maddesinde tekelcilik bir suç sayılmıştır.
Adı Adalet ve Kalkinma Partisi olan bir hükümetin derhal bu tekelci anlaşmalı fiyatları durdurması gerekir. Makyavelist, amaca ulaşmak için her yol mübahtir diyen üretim ve satış anlayışı cezasız kalmamalıdır.
 Zaten halkın büyük bir bölümü ekonomik sıkıntı çekiyor. Açlık oranın yirmi bin lira olduğu bir ülkede milyonlarca emekli ve asgari ücretli bu oranın bile çok gerisinde bir ücretle yaşamaya çalışıyorlar. Bundan dolayı ülkede bir açlık sorunu yaşanırken, varken, bazı büyük sermayeli gıda kurumlarının sömürü şeklinde bir haksız kazanç sağlamaları vicdanla bağdaşmaz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.