NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

YAŞAM VE ÖLÜM

Masallar bir varmış bir yokmuşla başlar. Masallar aslında hayatı, yaşamı anlatır. Daha doğrusu insan yaşamını anlatır. Zaten insan yaşamı bir anlamda masal gibidir. Bir hikâye, bir roman gibidir. Biz insanlar, canlı cansız varlıklar, dünya, evren büyük bir mücizedir. Sanki bilinmez bir bilmecedir. Varlıkla yokluk iç içedir. İnsan yokluktan, hiçlikten gelip varlığa, oradan yokluğa giden bir yolcu gibidir. Dünya hayatı bir hayal gibidir diyen filozoflar, bir bakıma bunda haklılar.  Ama dünya'da bir karmaşa, kaos, olduğu kadar, daha fazla bir düzen, matematik yüksek bir akıl, harikule'de muaazam bir denge düzen de vardır. Hiç bir şey sıradan basit değildir. Her şey yüksek, mükemmel bir aklın ürünüdur. Buna yaratıcı güç Allah diyoruz. Yoktan var eder, vardan yok eder. Başka türlü, inkarcı izah inandırıcı olmuyor. Bu denge düzene tesadüf, rastlantı demek akıllıca değildir. yaşam ve ölüm gerçeği, olgusunun gizemi, sorusunun kesin cevabı, inanç dışında belki hiç bir zaman verilmeyecektir. Çünku bilmediklerimiz bildiklerimizden çok daha fazladır. Insan yaşamı bu anlamda  sonuçta  bir trajedidir, efsanedir, masaldır denilebilir.  Ancak yaratıcı bir güce inanmak insana biraz'da olsa rahatlık verebilir. Çünkü insan varoluşla ilgili zihnindeki sorulara bilim ne kadar ilerlese'de cevap bulamaz.  Zaten tarih boyunca filozoflar bu sorunun yani var oluşla ilgili konuda  yeterli, tatmin edici cevab verememişler bulamamışlardır. Antik çağ Yunan filozofu. Epikurus "Yaşarken ölüm yok, ölümde yaşam yoktur." diyerek olaya kestirme, kısa  cevap vermiştir.  Büyük İslam alimi Said Nursi yazdığı yaklaşık 140 kitapta yaşam ve ölüm gizemini akla uygun inandırıcı olarak açıklamıştır. Nursinin eserleri inkarcı batı Avrupa felsefesine karşı doğadan, evrimden verdiği cevapları içerir. Varoluşu ve yok oluşu, daha doğrusu insanların öldükten sonra tekrar dirilişini doğadan, mevsimlerden örnekler vererek açıklar. Ona göre ilkbahar ve yaz mevsimi dirilişi, gelişmeyi tasvir eder.  Sonbahar ile kış ise, doğanın canlılığını kaybetmesini,  yaprakların kurumasını, yok olmasını, bir bakıma ölüme benzetir. Said Nursi Allah'ı inkar eden felsefeye ikna yolu ile savaş açmıştır. Onun derdi inkara karşı İslam ve iman davasıdır. Ondan önce felsefeye karşı iman ve İslam davasını  büyük İslam alimi Gazali 1100 yıllarında yazdığı çok sayıda kitaplarda şek şüphe etmeden savunmuştur. Ancak, Said Nursi ile Imam Gazali arasındaki fark, Nursi inkara karşı iman davasını, akla dayalı örneklerle savunduğu halde, Gazali felsefeye karşı aklı neredeyse bir tarafa atmıştır. Bundan ötürü müslümanlar modern bilimlerde yeteri kadar gelişme sağlamamışlar. Oysa Kur'anın çok sayıda ayetlerinde düşünceye' akılla atıf yapılmıştır Zamanında Nursi gibi düşünen, iman ile birlikte akla önem veren İbni Sina, Farabi, Mütezile gibi alimlerin yolundan gidilseydi İslam medeniyeti dorukta olabilirdi.  Ama Gazali yolundan gidilerek sonuçta akla bilime önem verilmeyen bir yol izlenerek,  islam toplumları muasır çağdaş uygarlığın gerisinde kalmışlardır.  Yaşam ve ölüm gerçeği yalnız iman ile anlaşılmaz. Okumayla, araştırmayla, sorgulamayla bir ölçüde anlaşılır. Avrupa halkları okumayla, araştırmayla, akla bilgiye önem vererek ilerleme sağlamışlardır.  Yapılan bilimsel anketlere göre İslam milletleri dünyada en az okuyan, araştıran topluluklardır. Oysa müslümanların kutsal kitabı Kur'an ilk ayetinde ikra okudur. Bu emre rağmen büyük bir tutarsızlık ve çelişki olarak çok az okuyorlar. Yaşam ve ölüm esrarı, buna gerçeği diyelim, biraz az da olsa okumayla araştırmayla anlaşılır.
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2025 - Salı

YAŞAM VE ÖLÜM

Masallar bir varmış bir yokmuşla başlar. Masallar aslında hayatı, yaşamı anlatır. Daha doğrusu insan yaşamını anlatır. Zaten insan yaşamı bir anlamda masal gibidir. Bir hikâye, bir roman gibidir. Biz insanlar, canlı cansız varlıklar, dünya, evren büyük bir mücizedir. Sanki bilinmez bir bilmecedir. Varlıkla yokluk iç içedir. İnsan yokluktan, hiçlikten gelip varlığa, oradan yokluğa giden bir yolcu gibidir. Dünya hayatı bir hayal gibidir diyen filozoflar, bir bakıma bunda haklılar. 
Ama dünya'da bir karmaşa, kaos, olduğu kadar, daha fazla bir düzen, matematik yüksek bir akıl, harikule'de muaazam bir denge düzen de vardır. Hiç bir şey sıradan basit değildir. Her şey yüksek, mükemmel bir aklın ürünüdur. Buna yaratıcı güç Allah diyoruz. Yoktan var eder, vardan yok eder. Başka türlü, inkarcı izah inandırıcı olmuyor. Bu denge düzene tesadüf, rastlantı demek akıllıca değildir.
yaşam ve ölüm gerçeği, olgusunun gizemi, sorusunun kesin cevabı, inanç dışında belki hiç bir zaman verilmeyecektir. Çünku bilmediklerimiz bildiklerimizden çok daha fazladır. Insan yaşamı bu anlamda  sonuçta  bir trajedidir, efsanedir, masaldır denilebilir.
 Ancak yaratıcı bir güce inanmak insana biraz'da olsa rahatlık verebilir. Çünkü insan varoluşla ilgili zihnindeki sorulara bilim ne kadar ilerlese'de cevap bulamaz. 
Zaten tarih boyunca filozoflar bu sorunun yani var oluşla ilgili konuda  yeterli, tatmin edici cevab verememişler bulamamışlardır. Antik çağ Yunan filozofu. Epikurus "Yaşarken ölüm yok, ölümde yaşam yoktur." diyerek olaya kestirme, kısa  cevap vermiştir. 
Büyük İslam alimi Said Nursi yazdığı yaklaşık 140 kitapta yaşam ve ölüm gizemini akla uygun inandırıcı olarak açıklamıştır. Nursinin eserleri inkarcı batı Avrupa felsefesine karşı doğadan, evrimden verdiği cevapları içerir. Varoluşu ve yok oluşu, daha doğrusu insanların öldükten sonra tekrar dirilişini doğadan, mevsimlerden örnekler vererek açıklar. Ona göre ilkbahar ve yaz mevsimi dirilişi, gelişmeyi tasvir eder.  Sonbahar ile kış ise, doğanın canlılığını kaybetmesini,  yaprakların kurumasını, yok olmasını, bir bakıma ölüme benzetir.
Said Nursi Allah'ı inkar eden felsefeye ikna yolu ile savaş açmıştır. Onun derdi inkara karşı İslam ve iman davasıdır. Ondan önce felsefeye karşı iman ve İslam davasını  büyük İslam alimi Gazali 1100 yıllarında yazdığı çok sayıda kitaplarda şek şüphe etmeden savunmuştur.
Ancak, Said Nursi ile Imam Gazali arasındaki fark, Nursi inkara karşı iman davasını, akla dayalı örneklerle savunduğu halde, Gazali felsefeye karşı aklı neredeyse bir tarafa atmıştır. Bundan ötürü müslümanlar modern bilimlerde yeteri kadar gelişme sağlamamışlar. Oysa Kur'anın çok sayıda ayetlerinde düşünceye' akılla atıf yapılmıştır
Zamanında Nursi gibi düşünen, iman ile birlikte akla önem veren İbni Sina, Farabi, Mütezile gibi alimlerin yolundan gidilseydi İslam medeniyeti dorukta olabilirdi.
 Ama Gazali yolundan gidilerek sonuçta akla bilime önem verilmeyen bir yol izlenerek,  islam toplumları muasır çağdaş uygarlığın gerisinde kalmışlardır.
 Yaşam ve ölüm gerçeği yalnız iman ile anlaşılmaz. Okumayla, araştırmayla, sorgulamayla bir ölçüde anlaşılır. Avrupa halkları okumayla, araştırmayla, akla bilgiye önem vererek ilerleme sağlamışlardır.
 Yapılan bilimsel anketlere göre İslam milletleri dünyada en az okuyan, araştıran topluluklardır. Oysa müslümanların kutsal kitabı Kur'an ilk ayetinde ikra okudur. Bu emre rağmen büyük bir tutarsızlık ve çelişki olarak çok az okuyorlar.
Yaşam ve ölüm esrarı, buna gerçeği diyelim, biraz az da olsa okumayla araştırmayla anlaşılır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.