İyi Parti genel başkanı Müsavat Dervişoğlu geçen hafta katıldığı bir televizyon programında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bunlardan, bence en önemli olan vurgusu; hükümetin yoksulluk ve cehaleti yönetiyor demesi olmuştur. Insan bu söylem üzerine düşününce, araştırınca, Dervişoğluna hak veriyor. 22 yıllık AKP iktidarı döneminde tüm sosyal, ekonomik verilerde toplumsal sınıflar arasında makul seviyenin aşırı bir şekilde bozulduğunu, zenginin çok daha fazla zengin, maddi servet sahibi olduğunu, yoksullun daha yoksul olduğunu, başka bir ifadeyle yoksulluğun çok daha fazla arttığını gösteriyor.
Burada önemli bir ayrıntı vardır. Yoksulluk ve yardıma muhtaç aileler arasında önemli maddi dirum farkı bulunuyor.
Türkiye'nin en büyük işçi sendikası Türk İş'in 2024 yılı Ekim ayında yaptığı dört kişilik bir ailenin çağdaş normlara göre giyim, gıda, barınma, sosyal etkinlikler gibi insanca yaşamanın tutarı yaklaşık 66 bin liradir. Bu tutar yıl sonunda sanırım 74 bin liraya yükselmiştir.
Bunu emsal yaparsak, kabaca, ortalama bir hesapla, Türkiye halkının yüzde sekseni yoksuldur durumu ortaya çıkar.
Bunların dışında çok daha acı bir gerçekte, Türkiye'de sosyal yardımla geçinen aile sayısı beş milyonun üzerinde olmasıdır. Bir ailede ortalama beş kişi varsa, beş kişi ile beş milyon hesap edilince 25 milyon gibi çok büyük bir insan topluluğu devlet yardımı almadan geçinemiyor demektir.
Adı Adalet ve Kalkınma Partisi olan Parti 2002 yılında iktidara gelince Türkiye'de sosyal yardım alan aile sayısı yaklaşık bir milyon haneydi.
Büyük iddialarla; vaadlerle iktidara gelen bu parti döneminde bırakalım yoksulluk veya açlık sınırının altında yaşayan aileleri, devlet yardımı almadan geçinemeyecek, bir anlamda aç kalacak aile sayısı dört milyon artmıştır. Bunun ironi olan tarafı bundan önceki kabinenin bir bakanın sosyal yardımla geçinen aileler sayısını artmasını başarı olarak göstermesidir.
Gelişmiş ülkelerin hiç birinde böyle devlet yardımına muhtaç, sefalet içerisinde yaşayan insanlar yoktur.
Bunun nedeni ne yazık ki ülkemizin gelirlerinin israfa gitmesi, çar çur ediliyor, rantiyeye faize gidiyor olmasıdır. Bundan çok az sayıda asalak denilebilecek insanlar kazanıyor. Geçen yil yani 2024 yılinda faize giden para bir tirilyon 950 milyondur. Eski hesapla katirilyondur. İslami referansla tanınan Ak Parti iktidarında böyle bir faiz tablosunun ortaya çıkması büyük bir çelişkidir.
Müsavat Dervişoğlunun değindiği diğer önemli konu, iktidarın cehaleti yönetiyor demiş olmasıdır.
Cehalet konusu bu ülkenin belki daha önemli bir sorunudur. Halkın önemli bir kısmının yeterli bir bilgiden yoksun kalması, bir bakıma, halkın yine çoğunluğunun yoksul kalmasının önemli bir nedeni olabilir. Bu durum iktidarın bir bolümünun istediği bir sonuç olduğu düşünülebilir. Çünkü bir dönem Ak Parti iktidarının önde gelen bir yöneticisinin verdiği bir demeçte: Halkın eğitim düzeyi yükselince oyumuz azaliyor sözleri bunu doğruluyor.
Yapılan araştırmalarda maalesef ülkemiz, eğitim durumunda dünya ülkeleri arasında geri kalmış bir durumdadır.
Ülke olarak kalkınma ve adalet ancak gerçek bir demokrasi ile olur. Hak hukuka uymakla olur. Bunun gercekleşmesi biat eden, itiat eden bir eğitim değil, doğru düşünen, iyilik yapan, sorgulayan, analiz eden, eleştiri ve özeleştiri yapan bireylerin yetişmeleridir. En doğrusu İslam dini ilkellerini özüne uygun olarak çağın gerçeklerine göre içtihat yapılmasıdır. Büyük İslam alimi Said Nursi'nin dedigi.gibi çözüm Cumhuriyet ve meşrutiyettir. Yani ülkemizin şartlarına uygun bir demokrasi modelidir.
Şurası iyi bilinmelidir. Taliban üsülü, Vahabi üsülü bir İslam yönetim düşüncesi halkın ve dinin zararına olacağı belli olmuştur.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 225 kez okundu.
İKTİDAR YOKSULLUK VE CEHALETİ YÖNETİYOR
İyi Parti genel başkanı Müsavat Dervişoğlu geçen hafta katıldığı bir televizyon programında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bunlardan, bence en önemli olan vurgusu; hükümetin yoksulluk ve cehaleti yönetiyor demesi olmuştur. Insan bu söylem üzerine düşününce, araştırınca, Dervişoğluna hak veriyor. 22 yıllık AKP iktidarı döneminde tüm sosyal, ekonomik verilerde toplumsal sınıflar arasında makul seviyenin aşırı bir şekilde bozulduğunu, zenginin çok daha fazla zengin, maddi servet sahibi olduğunu, yoksullun daha yoksul olduğunu, başka bir ifadeyle yoksulluğun çok daha fazla arttığını gösteriyor.
Burada önemli bir ayrıntı vardır. Yoksulluk ve yardıma muhtaç aileler arasında önemli maddi dirum farkı bulunuyor.
Türkiye'nin en büyük işçi sendikası Türk İş'in 2024 yılı Ekim ayında yaptığı dört kişilik bir ailenin çağdaş normlara göre giyim, gıda, barınma, sosyal etkinlikler gibi insanca yaşamanın tutarı yaklaşık 66 bin liradir. Bu tutar yıl sonunda sanırım 74 bin liraya yükselmiştir.
Bunu emsal yaparsak, kabaca, ortalama bir hesapla, Türkiye halkının yüzde sekseni yoksuldur durumu ortaya çıkar.
Bunların dışında çok daha acı bir gerçekte, Türkiye'de sosyal yardımla geçinen aile sayısı beş milyonun üzerinde olmasıdır. Bir ailede ortalama beş kişi varsa, beş kişi ile beş milyon hesap edilince 25 milyon gibi çok büyük bir insan topluluğu devlet yardımı almadan geçinemiyor demektir.
Adı Adalet ve Kalkınma Partisi olan Parti 2002 yılında iktidara gelince Türkiye'de sosyal yardım alan aile sayısı yaklaşık bir milyon haneydi.
Büyük iddialarla; vaadlerle iktidara gelen bu parti döneminde bırakalım yoksulluk veya açlık sınırının altında yaşayan aileleri, devlet yardımı almadan geçinemeyecek, bir anlamda aç kalacak aile sayısı dört milyon artmıştır. Bunun ironi olan tarafı bundan önceki kabinenin bir bakanın sosyal yardımla geçinen aileler sayısını artmasını başarı olarak göstermesidir.
Gelişmiş ülkelerin hiç birinde böyle devlet yardımına muhtaç, sefalet içerisinde yaşayan insanlar yoktur.
Bunun nedeni ne yazık ki ülkemizin gelirlerinin israfa gitmesi, çar çur ediliyor, rantiyeye faize gidiyor olmasıdır. Bundan çok az sayıda asalak denilebilecek insanlar kazanıyor. Geçen yil yani 2024 yılinda faize giden para bir tirilyon 950 milyondur. Eski hesapla katirilyondur. İslami referansla tanınan Ak Parti iktidarında böyle bir faiz tablosunun ortaya çıkması büyük bir çelişkidir.
Müsavat Dervişoğlunun değindiği diğer önemli konu, iktidarın cehaleti yönetiyor demiş olmasıdır.
Cehalet konusu bu ülkenin belki daha önemli bir sorunudur. Halkın önemli bir kısmının yeterli bir bilgiden yoksun kalması, bir bakıma, halkın yine çoğunluğunun yoksul kalmasının önemli bir nedeni olabilir. Bu durum iktidarın bir bolümünun istediği bir sonuç olduğu düşünülebilir. Çünkü bir dönem Ak Parti iktidarının önde gelen bir yöneticisinin verdiği bir demeçte: Halkın eğitim düzeyi yükselince oyumuz azaliyor sözleri bunu doğruluyor.
Yapılan araştırmalarda maalesef ülkemiz, eğitim durumunda dünya ülkeleri arasında geri kalmış bir durumdadır.
Ülke olarak kalkınma ve adalet ancak gerçek bir demokrasi ile olur. Hak hukuka uymakla olur. Bunun gercekleşmesi biat eden, itiat eden bir eğitim değil, doğru düşünen, iyilik yapan, sorgulayan, analiz eden, eleştiri ve özeleştiri yapan bireylerin yetişmeleridir. En doğrusu İslam dini ilkellerini özüne uygun olarak çağın gerçeklerine göre içtihat yapılmasıdır. Büyük İslam alimi Said Nursi'nin dedigi.gibi çözüm Cumhuriyet ve meşrutiyettir. Yani ülkemizin şartlarına uygun bir demokrasi modelidir.
Şurası iyi bilinmelidir. Taliban üsülü, Vahabi üsülü bir İslam yönetim düşüncesi halkın ve dinin zararına olacağı belli olmuştur.
Ekleme
Tarihi: 17 Ocak 2025 - Cuma
İKTİDAR YOKSULLUK VE CEHALETİ YÖNETİYOR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.