Alis harikalar diyarında diye, yabancı bir yazarın yazdığı çocuklara yönelik bilim kurgu diyebileceğimiz eski bir kitap vardı. İnsanı düşündüren, düşünceye sevk eden bu ve benzeri kitaplara insanların genel olarak özel bir ilgileri ve merakları vardır. Bu merak, aslında insanın kendinin ve yaşadığı dünyanın nasıl oluştuğunu, nerden, nasıl geldik, nereye gideceğizi anlamaya yönelik bir meraktır. Bunda, yanıtı istenen çok çeşitli sorular vardır.
Ama bu soruların cevabı tam olarak bilimiyor, belki de hiç bilinmeyecek. Aslında yalnız Alis harikalar diyarında bir gezintiye çıkmamıştır. Kendi varlığı ve yaşadığı doğanın nasıl oluştuğunu, düşünen, sorgulayan her insan, bir harika alemde yaşadığının farkında olur anlamak ister.. Dinler'de azizler, veliler olur, bunlara ermiş kişiler denir. Bazı olaganüstü, insanın anlamadığı, çözemediği, keramet denilen haberler verirler. Herkes bundan dolayı böylesi insanlara çok değer verir, saygı gösterirler.
Bilinmezi nasıl bilirler, bilinmez, ama bunların yaptıkları, kozmosun, dünyanın sırları hakkında çok küçük ayrıntılardır. Asıl mücize, asıl keramet, adına ne dersek diyelim, insanın gelişen aklının ürünü olan bilimdir. Bilimsel, teknolojik gelişmelerdir. En büyük mücize şimdiye kadar gelişmiş insan aklının çözemediği, evren ve dünyadır. Bizler bir Mücizeler aleminde yaşıyoruz, diyebiliriz.
Çünkü her şey, evren, dünya, canlı, cansız varlıklar birer tam bir mücize. Hele tüm bu alemlerin içerisinde, bir anlamda içinde alemler taşıyan insan denilen meçhul varlık vardır. Zira bilim, insan evrenin hatta dünyanın özü küçük bir benzeridir tespitini yapmıştır. Bu kısa köşe yazısında bunun geniş açıklamasını yapmanın imkanı yoktur. Zira Hala iinsanın vücut yapısının özeliklerine, beynin sırlarına vukuf olunmamıştır. İnsan, beynin çok az bir kısmını kullanarak büyük keşifler ve icatlar yapmıştır. Beyninin tamamını değil de yarısını kullansa kim bilir daha neler yapabilir, neler olur. Anlaşılan, doğa ve insan çok akıllı, çok büyük bir tasarımcı, çok büyük bir usta tarafından mükemmel bir şekilde düzenlenmş, dizayn edilmiştir. İnsan bu büyük tasarımcının biraz yaratıcı özeliğini taşıyor denilebilir. İnsanların, diğer canlı varlıklar ile biyolojik benzerlikleri vardır. Hayvanların biraz, anlama, biraz düşünme, kendi varlığını devam ettirmek için korunma yetileri vardır.
Ama insan denilen varlık, bunun çok ötesinde kendini de aşan büyük özeliklere sahiptir. Bu özeliklerin, olumlu ve olumsuz olanları vardır. Olumlu olanlar, iyilik yapma, erdemdir, vicdandır. Olumsuz özelikler, yıkma, yok etme, kötülük, bencillik ve savaştır. Dinler, insanı, yaratıcı, düzenleyici bir güç olan, adına, Allah, Tanrı ne dersek diyelim, melek, şeytan kavramını da oluşturarak, kendi ruhundan üfleyerek yarattığını söylüyor.
Bilim'de ilginç olarak insan, dünya, evren benzerliğini bilimsel bir şekilde tespit etmişlerdir. Dünya ve evrenin yapma gücü olduğu gibi insanında yapma gücü vardır. Bundan dolayı bazı felsefe ekolleri dünya ve evren tanrıdır derler.
Evrenin, dünyanın, dolaysıyla, canlı, cansız varlıkların, insanın yaratılışı ile ilgili tüm insanlık tarihi bir düşünce, arayış içerisine girmişlerdir. Bu arayışın, merakın sonucunda, insanlar çeşitli dini inanışlar oluşturmuşlar, benimsemişlerdir. Tarih boyunca binlerce peygamberler gelmiştir. Bu peygamberler iki şekilde düşünülebilir. A. Düşünür peygamberler, dünyanın gizemini anlamak isteyen, topluma bu anlamda öncülük edenlerdir. B. Peygamberlerin bazılarının da yaratıcı bir güçle iletişimleri olmuştur, şeklinde düşünülen kitap indirilen peygamberlerdir. Dikkat edilirse bu yazıda ve bu tür yazılarda kesinlik olmuyor. Hatta dini termonolojide bile herşeyi Allah bilir, doğrusunu ancak Allah bilir, denilir.