Sayın iktidar yetkilileri ve yerel yöneticiler; kişilerin canlarına kıyması gibi önemli sorun bazı sözlerle geçiştirmek değil, sorunun neden sonuç ilişkileri inceleyerek çözümlenmesi için girişimlerde bulunmanız gerekiyor.
Örneğin büyük millet meclisinde intiharlarla ilgili çözüme yönelik bir meclis araştırması yapılabilir.
İllerde ve ilçelerde Vali, kaymakam, belediye başkanları halkı aydınlatan bir şekilde intiharların kabul edilemez bir eylem olduğu yazılı ve görsel medyada anlatılmalıdır.
İntihar eden ailelerle temasa geçerek bunun neden kaynaklandığı özenle araştırılmalı çözüm bulunmalıdır.
İntiharların çeşitli nedenleri olsa da sonuçta bir insanın kendi canına kıyması son çözümde psikolojik bir olaydır.
Bu nedenle bir vatandaş, bir yerel gazete köşe yazarı olarak önerim; il ve ilçelerin sağlık kurumlarında hatta varsa belediyelerin sağlık kurumlarında, intihar gibi, sosyal ve psikolojik sorunlarla ilgili, buna uyuşturucu bağımlısı olanları da katarak geniş uzman ekipler öncülüğünde kapsamlı ikna ve tedavi edici merkezlerinin kurulması gerekir.
Sorunlar ne olursa olsun böylesi hastalık diyebileceğimiz unsurları hal etmenin yolu, bilgiden moral değerlerin olmasından geçiyor.
Sorunlar ne kadar zor olursa olsun, insan aklını iradesini kullandı mı sorunları sürdürülebilir asgari bir düzeye indirebilir. Bunun olması için de uzman kişilerin verecekleri bilgi ve uyarı çözüm gücü olabilir.
Bu konuyla ilgili bir anımı anlatırsam sanırım yararlı olur.
İbrahim Tatlıses herkesin tanıdığı ünlü bir türkücüdür.
İzmir de kaldığımız binanın bitişiğinde bir lokantası vardır.
Hemşerim olduğundan, daha evvel tanıdığımdan dolayı bazen oturur sohbet ederdik.
Bir gün sohbet sırasında, Tatlıses’in felçli olması dolayısıyla konuyu umutlu olmak, sabırlı olmak, moral değerlerin öneminden söz etmeye getirdim.
Kendisine yararlı olmak umuduyla kısaca yaşam felsefemden söz ettim.
Hani bazı insanlar kendilerine bir yol yön çizerler. Bu bir plan proje olması gibi deneyime dayalı doğru deyişler ve sözler de olabilir.
Böyle olması da gerekiyor. İbrahim’e bir örnek verdim. Örnek verdiğim kişi Fenerbahçe kulübünün ünlü eski başkanı Ali Şendi.
İbrahim dedim Ali Şeni tanır mısın, tanımaz olur muyum dedi. Dedim
Ali Şen bir tv de yaptığı bir konuşmada “Hatırda kalması gereken sözler söyledi, “İşini kayıp edebilirsin. Eşini kayıp edebilirsin. Hatta servetini dahi kayıp edebilirsin.
Ama moralini ve kişiliğini kayıp etmedin mi sana bir şey olmaz”. Deyişini aktarınca,
Böyle moral değeri olan sözlerin herkes için bir ders niteliği olduğunu söyleyince yanımda bulunan kişinin sonradan bana anlatışına göre Tatlıses’in gözlerinin yaşardığını söyledi.
Sanırım moral değerler, sabır ve umutlu olmak üzerine söylediğim bu sözler etkili oldu.
Tatlıses önce iki ayağının ve iki elinin felç olduğunu, şimdi bir ayağım ve bir elim felç değil buna da şükür dedi.
Bir bardak suyu eliyle kaldırarak göstererek bir bardak suyu kaldırıp içemiyordum.
Şimdi bir elimle de olsa bir bardak suyu kaldırıp içebiliyorum buna da şükür dedi.
Ben de kendisine sabrın, güçlü olmanın, direnmenin öneminden tekrar söz edince kendisi biz Urfalılar Hazreti Eyyübün hemşerileriyiz diyerek zekice bir cevap verdi.
İbrahim Tatlıses bu konuda gerçekten direngenlik ve sabır olarak örnek alınması gereken güçlü bir kişi.
Düşünün şöhretin, paranın zirvesindeyken ölümden dönüyor. Felç oluyor. Moralini bozmuyor.
Yılmıyor, mücadele veriyor. Sonra kendisini idare edebilecek bir duruma geliyor.
Adeta efsanedeki zümrüdü anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğuyor. Kısaca yıkılmadım ayaktayım, pes etmem mesajını anlayan herkese veriyor.