Bir deyiş vardır, söylemenin en iyi biçimi yapmadır. Teori ile ile paratğin bir olmasıdır. Bu konuda çeşitli özdeyişler vardır. lafla peynir gemisi yürümez veya sözle pilav pişmez gibi, icraatin, özle sözün bir olması gerektiğini anlatır.
Bu dediklerimizin sağlam karşılığı bizim Urfa kültüründe çocuk yaşta büyüklerin bize öğrettiği amel sözcüğüdür, yani uygulamadır. Çocuk yaşta bu deyişi çok işittiğimden olacak ki, amel sözcüğü deyım yerindeyse adeta kulağıma küpe olmuştu. Bundan dolayı hep bu sözcüğün anlamını merak ederdim.
Büyüklerden sorardım bu sözcüğün anlamını öğremek isterdim. Nedense tatmin edici yanıtlar alamazdım. Çok sonraları bu sözcüğün ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Amel sözcüğüyle hem hal olmam, ninem yaşında bir halam sayesinde oldu. Bir Osmanlı hanım efendisi olan Ayşan halam annesi çocuk denilecek bir yaşta erken öldüğünden, kendisinden çok küçük iki erkek kardeş ve bir kız kardeşi için evlenmemişti.
Ben gördüğümde halam 80 yaşlarındaydı. Bir eski Urfa avlulu evinde biz ve amcam aileleri birlikte bir evde kalırdık. Ayşan halam bir kaynana bir komutan gibi, ama demokratik bir biçimde her iki aileyi denetlerdi.
Cennet mekan halam nerdeyse hergün kara çarşafını örter, kara peçesini takar, dergah camiye gider devrin en önde gelen alimi, Buluntu hocanın vaazını dinlemeye giderdi.
Vaaz sönrası biz çocukları başına toplar, hocadan edindiği dini bilgileri nasihatları bizlere tek tek anlatırdı.
En çok kullandığı sözcük üst satırlarda belirttiğim gibi amel sözcüğüydü.
Tabi çocukken bana çok sihirli gelen bu deyimin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu ancak büyüdükten sonra yani 20'li yaşlarda öğrendim.
Yine merhum halamdan çok küçükken öğrendiğim diğer bir kelime israf kelimesiydi. Cennet mekan halam bu iki sözcüğün ne kadar önemli olduğunu, ne kadar dini ve İslami bir gerekllik olduğunu anlatırdı.
Okuma merakım nedeniyle İslam dininin şartlarını iyice okuyup öğrendiğimde, amelin ve israf yapmamanın dinimizin çok önemli temel ilkelleri olduğunu öğrendim.
Ama şimdi çevreme baktığım zaman amel, israf müslüman diye geçinen kesimlerde çok arttığını görünce üzülmemek elde değil. İsraf yapmayan dini kuruluşlar çok azdır, tabir caizse adeta bulunmaz bir hint kumaşı gibi ara ki bulasın.
Müslümanlar için dinlerinin temel gereği olan bu her iki kelime yani uygulama ve israf yapmamak malesef genel olarak çoğalmıştır. Kapitalist burjuva kültürü açısından zaten yükselen önemsenen bir değer halini almıştır.
Zaten kapitalist ekonomik kültürün temelli tüketime dayalıdır. Durmadan tüketim. Ye iç, kullan at kültürüdür. Bu yoz kültürde ne kadar tüketirsen o kadar iyisindir. Yiyecek ve içeceklerin, ekmeklerin yarısı yenilir, yarısı çöplere atılır.
Arabalar, evler çok geçmrden değiştirilir, yenilenir, yeni elbiseler sürekli alınır. Hep bir yoz değişim, hep bir tüketim mantığı kapitalist sistemin genlerinde vardır.
Ama acı olan ama trajik olan kendilerine sağlam müslümanım diyenlerin bu yoz kültürü severek benimsemeleridir. İşte böyle sözde olarak kendilerine müslüman diyenler özde değil sözde müslümandır.
Çünkü İslam dini israfı büyük bir haram olarak nitelendirmiştir. Gerek ayetlerde gerek hadislerde yiyin için israf etmeyin Allah israf eenleri sevmez buyrulur. Hatta bir ayette israf edenler şeytanın kardeşleridir denilir.
Bu kadar açık dini kurallara rağmen, dini kesimlerde bile israfın haram olduğu neredeyse unutulmuş bir durumda.
Kapitalistler israf yapar bu onlar için normaldır, ve gereklidir. Çünkü kendi ekonomik sosyal kültürleri bunu gerktirir.
Ya biz müslümanlara ne olmuş, israf yapıyoruz, israftan kaçınmıyoruz.
Birçok İslami cemiyetler ile tarikatlar yemeklerinde özelikle sabah kahvaltılarında israftan geçilmiyor. Ortalama 20 çeşit sabah kahvaltıların çoğundan bir tadımlık alınıyor, sonra bunlar çöpe gidiyor. Yazık değilmi, bu kadar yoksulun olduğu bu ülkede böyle davranışlar haramdır. Ayrıca dememiz gerkmezmi bu nasıl müslümanlık diye.
Oysa bizim siyasalaşmamış müslüman sofi ve tarikatlarda böyle bir durum kesinlikle yoktu.
Eğer dini cemaatler ile partiler, israf, lüks, şatafat içerisinde yaşarlarsa bunların müslümanlığı İslam dinin şartlarına göre, açık demek lazım, özde değil sözdedir, sağlam değildir.