NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

İŞSİZLİK ÖNEMLİ BİR SORUN

Tüm Dünya’yı sağlık alanında olumsuz bir biçimde etkileyen koranavirüs, ülkelerin ekonomisine de darbe vurdu. İşsizlik arttı. Bunun doğal sonucu Sosyal sorunlar çoğaldı. Bu afetin sonrasında en çok etkilenen zarar gören ülkelerden biri Türkiye oldu. Enflasyon artmaya devam etti. En önemlisi işsiz insanların çoğalması olmuştur. Özelikle genç işsizlerde büyük bir artış olduğu söyleniyor. Hiç bir geliri olmayan kişiler için işsizlik demek, açık olarak belirtmek gerekir ki Bunalım demektir. Açlık demektir. Devlet her ne kadar işsiz olan, çalışamayacak durumda olan ailelere maddi yardımda bulunuyorsa, bu yeterli olmuyor. Bundan ötürü bazı insanların intihara teşebüs ettikleri bazen basına yansır. En tabii zorunlu ihtiyaçlarını karşılamayanlar için elbette bundan daha bir zor durum olamaz. Bu nedenle devletin iş alanlarının açılmasının koşullarını oluşturması gerekir. Sadaka vermekle bu sorun çözülmez. Bir Çin atasözünde denildiği gibi “bana balık verme, balık tutmasını öğret” demek olmalıdır. Bu özdeyişe, Urfa’da söylenen bir özdeyişi ekleyelim, “elden gelen övün olmaz, o da yerinde olmaz”. Sosyal bir yara olan işsizliği önlemek, Devletin görevidir. Devlet iş alanlarını açmasa bile, işsizliği önlemek için çareler üretmesi gerekir. Bunda başarı sağlamanın ilk koşulu ise iş yerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde üretimi artırmaktır. Devlet bunun denetimini yapar. Ülkenin para fabrikasını yani para basan merkez bankasını elinde tutan devletin siyasi yürütücüsü olan hükümetler, ülkelerin sosyal, siyasal uygulamalarından sorumlu olduğu kadar, ekonomisinden para politikasından bizzat sorumludur. Eğer bir ülkede her hangi bir sorun varsa, örneğin gelir dağılımı bozukluğu yani zengin daha zengin fakir daha fakir oluyorsa, enflasyon önlenemiyorsa, bunun nedeni iyi işlemeyen sistemdir. Ülkemiz kapitalist liberal ekonomik bir sistemle yönetiliyor. Avrupa ülkeleri de bu sistemle yönetiliyor. Ama oralarda bu sistemin gerekleri yerine getirilerek başarılı sonuçlar alınıyor. Her ne kadar onların teknolojisi bizden fazla, ihracatları bizden çok fazla ise, asıl önemli olan oralarda rüşvet ve yolsuzluk bizimki kadar olmadığından dolayı, cari açıkları bütçe açıkları olmadığı gibi bütçe artışları vardır. Yani teknolojik sanayi üstünlüğü tek neden değildir. Devletin parası bir bakıma halkın parası çarçur edilmediği için işsizlik, enflasyon yani hayat pahalılığı yok denecek derecede azdır. Muhtaç insanlar yok sayılır. Zira devlet işsizlik sigortası ile her türlü sosyal ekonomik yardımlarla sorumluluk almış halka güvence vermiştir. Denilecek ki ülkemizde devletimiz de yoksul vatandaşlarına karşı buna benzer önlem almış yardım ediyor. Objektif olmak gerekirse bu görüş, kısmen olsa da doğrudur. Ak parti iktidarı ülkemizde sosyal yardım konusunda önemli mesafeler almıştır. Ancak halkın geneli için bu önlemler yeterli olmuyor. Ekonomik sorunlar çözülmüyor. Bunun nedeni doğruyu demek gerekirse ülkemizde bir türlü önlenemeyen rüşvet ve yolsuzluktur, israftır. Zaten bunu bildikleri için Ak parti iktidar programında üç y ile ifade edilen, yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk ile mücadele vardır. Ama bu konularda başarılı oldukları söylenemez. Doğal olarak çözüm veya çözümsüzlüğün adresi sorumlusu iktidardır. Zira para denilen büyük gücü elinde tutan, parayı yöneten yönlendiren güç siyasi iktidardır. Bu bağlamda incelediğimiz ve düşündüğümüz zaman Ülkemiz de maalesef başarılı bir ekonomik politika izlendiği iddiasına doğru denilmez. Bunun nedeni iş insanlarına verilen devletin parası olan kredilerin yerinde kullanılmamasıdır. Kredilerin takibi yapılmayarak bazı devlet görevlileri tarafından rüşvet alınarak bu paraların geri alınmamasıdır. İşsizliğin, açlığın tek çaresi yolsuzluk ve israfların önlenmesi ile mümkün olacaktır. Hep bana rab bana sakat anlayışının yıkılması ile olacaktır. Ele verir telkini kendisi yer salkımı sahte zihniyetinin terk edilmesiyle gerçekleşecektir. Oluşacak böylesi vicdanlı bir düşünce tarzının sonucu oluşan bir erdemle zengin vatandaşların, kazanan iş insanlarının vergilerini severek vermesi ile yoksulluk ve işsizlik asgari düzeye inecektir. Böylece gerçek anlamda toplumsal birlik sağlanarak sosyal adalet gerçekleşir.
Ekleme Tarihi: 19 Ekim 2020 - Pazartesi

İŞSİZLİK ÖNEMLİ BİR SORUN

Tüm Dünya’yı sağlık alanında olumsuz bir biçimde etkileyen koranavirüs, ülkelerin ekonomisine de darbe vurdu. İşsizlik arttı. Bunun doğal sonucu Sosyal sorunlar çoğaldı. Bu afetin sonrasında en çok etkilenen zarar gören ülkelerden biri Türkiye oldu. Enflasyon artmaya devam etti. En önemlisi işsiz insanların çoğalması olmuştur. Özelikle genç işsizlerde büyük bir artış olduğu söyleniyor. Hiç bir geliri olmayan kişiler için işsizlik demek, açık olarak belirtmek gerekir ki Bunalım demektir. Açlık demektir. Devlet her ne kadar işsiz olan, çalışamayacak durumda olan ailelere maddi yardımda bulunuyorsa, bu yeterli olmuyor. Bundan ötürü bazı insanların intihara teşebüs ettikleri bazen basına yansır. En tabii zorunlu ihtiyaçlarını karşılamayanlar için elbette bundan daha bir zor durum olamaz. Bu nedenle devletin iş alanlarının açılmasının koşullarını oluşturması gerekir. Sadaka vermekle bu sorun çözülmez. Bir Çin atasözünde denildiği gibi “bana balık verme, balık tutmasını öğret” demek olmalıdır. Bu özdeyişe, Urfa’da söylenen bir özdeyişi ekleyelim, “elden gelen övün olmaz, o da yerinde olmaz”. Sosyal bir yara olan işsizliği önlemek, Devletin görevidir. Devlet iş alanlarını açmasa bile, işsizliği önlemek için çareler üretmesi gerekir. Bunda başarı sağlamanın ilk koşulu ise iş yerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde üretimi artırmaktır. Devlet bunun denetimini yapar. Ülkenin para fabrikasını yani para basan merkez bankasını elinde tutan devletin siyasi yürütücüsü olan hükümetler, ülkelerin sosyal, siyasal uygulamalarından sorumlu olduğu kadar, ekonomisinden para politikasından bizzat sorumludur. Eğer bir ülkede her hangi bir sorun varsa, örneğin gelir dağılımı bozukluğu yani zengin daha zengin fakir daha fakir oluyorsa, enflasyon önlenemiyorsa, bunun nedeni iyi işlemeyen sistemdir. Ülkemiz kapitalist liberal ekonomik bir sistemle yönetiliyor. Avrupa ülkeleri de bu sistemle yönetiliyor. Ama oralarda bu sistemin gerekleri yerine getirilerek başarılı sonuçlar alınıyor. Her ne kadar onların teknolojisi bizden fazla, ihracatları bizden çok fazla ise, asıl önemli olan oralarda rüşvet ve yolsuzluk bizimki kadar olmadığından dolayı, cari açıkları bütçe açıkları olmadığı gibi bütçe artışları vardır. Yani teknolojik sanayi üstünlüğü tek neden değildir. Devletin parası bir bakıma halkın parası çarçur edilmediği için işsizlik, enflasyon yani hayat pahalılığı yok denecek derecede azdır. Muhtaç insanlar yok sayılır. Zira devlet işsizlik sigortası ile her türlü sosyal ekonomik yardımlarla sorumluluk almış halka güvence vermiştir. Denilecek ki ülkemizde devletimiz de yoksul vatandaşlarına karşı buna benzer önlem almış yardım ediyor. Objektif olmak gerekirse bu görüş, kısmen olsa da doğrudur. Ak parti iktidarı ülkemizde sosyal yardım konusunda önemli mesafeler almıştır. Ancak halkın geneli için bu önlemler yeterli olmuyor. Ekonomik sorunlar çözülmüyor. Bunun nedeni doğruyu demek gerekirse ülkemizde bir türlü önlenemeyen rüşvet ve yolsuzluktur, israftır. Zaten bunu bildikleri için Ak parti iktidar programında üç y ile ifade edilen, yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk ile mücadele vardır. Ama bu konularda başarılı oldukları söylenemez. Doğal olarak çözüm veya çözümsüzlüğün adresi sorumlusu iktidardır. Zira para denilen büyük gücü elinde tutan, parayı yöneten yönlendiren güç siyasi iktidardır. Bu bağlamda incelediğimiz ve düşündüğümüz zaman Ülkemiz de maalesef başarılı bir ekonomik politika izlendiği iddiasına doğru denilmez. Bunun nedeni iş insanlarına verilen devletin parası olan kredilerin yerinde kullanılmamasıdır. Kredilerin takibi yapılmayarak bazı devlet görevlileri tarafından rüşvet alınarak bu paraların geri alınmamasıdır. İşsizliğin, açlığın tek çaresi yolsuzluk ve israfların önlenmesi ile mümkün olacaktır. Hep bana rab bana sakat anlayışının yıkılması ile olacaktır. Ele verir telkini kendisi yer salkımı sahte zihniyetinin terk edilmesiyle gerçekleşecektir. Oluşacak böylesi vicdanlı bir düşünce tarzının sonucu oluşan bir erdemle zengin vatandaşların, kazanan iş insanlarının vergilerini severek vermesi ile yoksulluk ve işsizlik asgari düzeye inecektir. Böylece gerçek anlamda toplumsal birlik sağlanarak sosyal adalet gerçekleşir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.