İşsizlik ve bunalımın nedenin başka bir tanımla, intiharların nedenin soysal, kişisel olduğu kadar, daha çok ekonomik kökenli olduğu biliniyor. Daha doğrusu mevcut Dünya sistemi Kapitalist ekonomik tarzdan kaynaklı olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkan bir olgu ve gerçektir. Çünkü Kapitalizm öncesi insanların yaşamlarında bazı kültürler ve halklar hariç intiharlar yoktur. Dinsel öğreti ve inançlarda intihar etmek günahtır. İslam dininde intihar etmek büyük bir günahtır. Dinimizde intihar edenlerin cehenneme gideceği söylenir. Aslında bu yazının ortaya çıkmasının nedeni son günlerde şehrimiz Urfa’da artan sayıda ortaya çıkan intihar vakalarıdır. Elbette duyarlı toplumcu düşünen insanlar canına kıyanlara çok üzülüyor. Sonuçta bu şehirde bu ülkede birlikte yaşıyoruz. Sosyal, ekonomik farklılıklarımız vardır. Ama önemli olan özelikle ekonomik farklılık ve dengesizliği asgari düzeye getirmek gerek. Bu da devletin görevi olduğu kadar ekonomik durumu iyi olan hali vakti yerinde olan, bir eli yağda bir eli balda, maddi durumu iyi olan insanlarında, yardımlar yaparak eşitsizlik ve ekonomik yoksunluğu asgari düzeye indirmeleri gerekir. Her şeyi devletten beklemek doğru değildir, kolaycılıktır. Sivil toplum bilincinin, bunun doğal uzantısı sosyal yardımlaşma ve sorumluluğunun olması oluşması gerekiyor. Tabii bu konuda devletin yapması gereken görevler de vardır demokrasiye işlerlik kazandırmak, yardımlaşmayı, toplumculuğu oluşturan eğitim sistemleri uygulamaktır. Eğer eğitim sisteminde gereksiz dini bilgiler ve hurafeler verilirse bir toplumun gelişmesi ilerlemesi her şeyden önemlisi sosyal adaleti gerçekleştirmesi mümkün olmaz herhalde. Din bana göre insani bir olgudur. Ancak her şeyde olduğu gibi dinde her şeyin fazlası Zaralıdır. Zira dinimizde ifrat ve tefrit yoktur. Toplumun demokratik ve ahlaki eğitimi, yardımlaşma gibi görevler devlet ve sivil toplum örgütleri için yasal ve ahlakidir. Yasal dedik, devletin kazanan insanlardan gerektiği kadar vergi alarak toplumsal adaleti sağlamak gibi bir yükümlüğü vardır. Ayrıca ahlaki ve inanç olarak İslam dinine inan kendilerini sağlam Müslüman olarak değerlendirenlerin zekat dışında da muhtaç olan mümin kardeşlerine yardım yapmaları bu dinin önemli ve gerekli bir şartıdır. Zira İslam peygamberi Hazreti Muhammed Müslüman kişiyi tanımlarken “Müslümanlar bir vücudun organları gibidir. Organlardan biri rahatsız olursa organın tümü rahatsız olur” demektedir. Müslüman bir Müslüman’ın derdiyle dertlenir denilir. Bunlar yapılmadıktan sonra sözde Müslümanlık olmaz. Kapitalist abdestli Müslümanlık hiç olmaz. Son yıllarda bazı çevreler haklı olarak bu tür neme lazımcı sermayeci dünya sistemiyle uyumlu kişiler için abdestli kapitalistler deyimini kullanıyorlar. Kapitalist emperyalistlerin uydurduğu şekilde, ekonomik anlamda ılımlı bir İslam modeli diye bir şey yoktur. İslam dinin kendine özgü şartları ve inançları vardır. Bir kişi yalnız şehadet getirmekle, namaz kılmakla, oruç tutmakla gerçek Müslüman olmuyor, cennete giremiyor. Zekat İslam dini anlayışında en az olan bir yardımdır. Kuran ayetlerinin bir çoğunda ve hadislerde malınızın ihtiyaç fazlasını infak edin dağıtın buyrulur. Konumuz olan Kapitalist moderniteyi bu anlamda biraz açmak gerekir. Önce modern kelimesini anlayalım. Modern sözcüğü Fransızca bir sözcüktür Türkçe anlamı, bir şeyin yeni, güncel, ve çağdaş olmak anlamında kullanılır. Vikipide tanımında “Modernite “Avrupa’da yaklaşık17. Yüzyıl civarında ortaya çıkan, zamanla Tüm dünyaya yayılan toplumsal değerler ve organizasyonuna verilen isimdir. Genel anlamda gelenek ile karşıtlık ve ondan kopuşun, bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarının tamamındaki dönüşümü ya da değişimidir”. Şeklinde belirtilmektedir. Modernite sözcüğüne yakın diğer bir sözcük ise Seküler, veya sekülerizm, yeni anlamına da gelebilecek dinden ayrı yaşam tarzı dünyaya önem veren bir anlayış oluyor. Demek oluyor ki Kapitalist modernite dediğimizde geleneklerimizle uyuşmayan kapitalist bir yaşam tarzıdır. Öyle ise milli ve yerli denilen slogan, belki ideolojidir, bu kavramın işlerlik kazanması ancak sözle değil uygulamayla olur. Nasıl yani denilirse Kapitalist ekonomik yaşam tarzıyla değil, demokratik anlamda ekonomik bir paylaşımla, sosyal anlamda gerçekleşir. Merhum eski başbakan Bülent Ecevit’in dediği gibi “ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” oluşması için devletin sosyal yardım olarak sadaka dağıtmasıyla olmaz. Devletin vatandaşlarına iş alanları istihdam yaratması gerekir. Sadaka anlayışını eleştiren Urfa’da eski ve doğru bir söz vardır. “ elden gelen övün olmaz. O da yerinde olmaz”. Bir Çin atasözü ise “bana balık verme balık tutmasını öğret” denilir.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1438+ kez okundu.
İŞSİZLIK VE BUNALIMIN NEDENİ KAPİTALİST MODENİTEDİR-2
İşsizlik ve bunalımın nedenin başka bir tanımla, intiharların nedenin soysal, kişisel olduğu kadar, daha çok ekonomik kökenli olduğu biliniyor. Daha doğrusu mevcut Dünya sistemi Kapitalist ekonomik tarzdan kaynaklı olduğu araştırmalar sonucu ortaya çıkan bir olgu ve gerçektir. Çünkü Kapitalizm öncesi insanların yaşamlarında bazı kültürler ve halklar hariç intiharlar yoktur. Dinsel öğreti ve inançlarda intihar etmek günahtır. İslam dininde intihar etmek büyük bir günahtır. Dinimizde intihar edenlerin cehenneme gideceği söylenir. Aslında bu yazının ortaya çıkmasının nedeni son günlerde şehrimiz Urfa’da artan sayıda ortaya çıkan intihar vakalarıdır. Elbette duyarlı toplumcu düşünen insanlar canına kıyanlara çok üzülüyor. Sonuçta bu şehirde bu ülkede birlikte yaşıyoruz. Sosyal, ekonomik farklılıklarımız vardır. Ama önemli olan özelikle ekonomik farklılık ve dengesizliği asgari düzeye getirmek gerek. Bu da devletin görevi olduğu kadar ekonomik durumu iyi olan hali vakti yerinde olan, bir eli yağda bir eli balda, maddi durumu iyi olan insanlarında, yardımlar yaparak eşitsizlik ve ekonomik yoksunluğu asgari düzeye indirmeleri gerekir. Her şeyi devletten beklemek doğru değildir, kolaycılıktır. Sivil toplum bilincinin, bunun doğal uzantısı sosyal yardımlaşma ve sorumluluğunun olması oluşması gerekiyor. Tabii bu konuda devletin yapması gereken görevler de vardır demokrasiye işlerlik kazandırmak, yardımlaşmayı, toplumculuğu oluşturan eğitim sistemleri uygulamaktır. Eğer eğitim sisteminde gereksiz dini bilgiler ve hurafeler verilirse bir toplumun gelişmesi ilerlemesi her şeyden önemlisi sosyal adaleti gerçekleştirmesi mümkün olmaz herhalde. Din bana göre insani bir olgudur. Ancak her şeyde olduğu gibi dinde her şeyin fazlası Zaralıdır. Zira dinimizde ifrat ve tefrit yoktur. Toplumun demokratik ve ahlaki eğitimi, yardımlaşma gibi görevler devlet ve sivil toplum örgütleri için yasal ve ahlakidir. Yasal dedik, devletin kazanan insanlardan gerektiği kadar vergi alarak toplumsal adaleti sağlamak gibi bir yükümlüğü vardır. Ayrıca ahlaki ve inanç olarak İslam dinine inan kendilerini sağlam Müslüman olarak değerlendirenlerin zekat dışında da muhtaç olan mümin kardeşlerine yardım yapmaları bu dinin önemli ve gerekli bir şartıdır. Zira İslam peygamberi Hazreti Muhammed Müslüman kişiyi tanımlarken “Müslümanlar bir vücudun organları gibidir. Organlardan biri rahatsız olursa organın tümü rahatsız olur” demektedir. Müslüman bir Müslüman’ın derdiyle dertlenir denilir. Bunlar yapılmadıktan sonra sözde Müslümanlık olmaz. Kapitalist abdestli Müslümanlık hiç olmaz. Son yıllarda bazı çevreler haklı olarak bu tür neme lazımcı sermayeci dünya sistemiyle uyumlu kişiler için abdestli kapitalistler deyimini kullanıyorlar. Kapitalist emperyalistlerin uydurduğu şekilde, ekonomik anlamda ılımlı bir İslam modeli diye bir şey yoktur. İslam dinin kendine özgü şartları ve inançları vardır. Bir kişi yalnız şehadet getirmekle, namaz kılmakla, oruç tutmakla gerçek Müslüman olmuyor, cennete giremiyor. Zekat İslam dini anlayışında en az olan bir yardımdır. Kuran ayetlerinin bir çoğunda ve hadislerde malınızın ihtiyaç fazlasını infak edin dağıtın buyrulur. Konumuz olan Kapitalist moderniteyi bu anlamda biraz açmak gerekir. Önce modern kelimesini anlayalım. Modern sözcüğü Fransızca bir sözcüktür Türkçe anlamı, bir şeyin yeni, güncel, ve çağdaş olmak anlamında kullanılır. Vikipide tanımında “Modernite “Avrupa’da yaklaşık17. Yüzyıl civarında ortaya çıkan, zamanla Tüm dünyaya yayılan toplumsal değerler ve organizasyonuna verilen isimdir. Genel anlamda gelenek ile karşıtlık ve ondan kopuşun, bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarının tamamındaki dönüşümü ya da değişimidir”. Şeklinde belirtilmektedir. Modernite sözcüğüne yakın diğer bir sözcük ise Seküler, veya sekülerizm, yeni anlamına da gelebilecek dinden ayrı yaşam tarzı dünyaya önem veren bir anlayış oluyor. Demek oluyor ki Kapitalist modernite dediğimizde geleneklerimizle uyuşmayan kapitalist bir yaşam tarzıdır. Öyle ise milli ve yerli denilen slogan, belki ideolojidir, bu kavramın işlerlik kazanması ancak sözle değil uygulamayla olur. Nasıl yani denilirse Kapitalist ekonomik yaşam tarzıyla değil, demokratik anlamda ekonomik bir paylaşımla, sosyal anlamda gerçekleşir. Merhum eski başbakan Bülent Ecevit’in dediği gibi “ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” oluşması için devletin sosyal yardım olarak sadaka dağıtmasıyla olmaz. Devletin vatandaşlarına iş alanları istihdam yaratması gerekir. Sadaka anlayışını eleştiren Urfa’da eski ve doğru bir söz vardır. “ elden gelen övün olmaz. O da yerinde olmaz”. Bir Çin atasözü ise “bana balık verme balık tutmasını öğret” denilir.
Ekleme
Tarihi: 26 Nisan 2021 - Pazartesi
İŞSİZLIK VE BUNALIMIN NEDENİ KAPİTALİST MODENİTEDİR-2
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.