Adalet ve Kalkınma partisi AKP, kısa adı Ak Parti olan iktidar, Türkiye halkı ve sosyolojisi için tam bir deneme analiz alanı oldu. Bu partinin icraatları, bir dönem, halkın önemli bir kesiminin onayını kazanmıştır. Buna mükabil, şimdiye kadar, yine halkın yarısının eleştirisine neden olmuştur.
Bu konuda anlatacak, yazacak çok konu vardır. Bunlardan bazı önemli konulara değinmekte yarar olacaktır. Ak Parti Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmazdan evvel Başbakandı. Türkiye'nin gündemini belirleyecek söylemlerde bulunuyordu. Bunlardan biri konumuzla ilgili olan, "İtibardan tasarruf olmaz." demeciydi.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra, seksen yıllık cumhuriyet döneminin tüm cumhurbaşkanlarının kaldığı, demokratik devletlerin başkanlarının da oturduğu yerlerin bir benzeri olan, sade ve mütevazi diyebileceğimiz Çankaya köşkü yerine, Beştepe denilen alanda, yaklaşık 1150 odalı kendilerinin külliye, aslında saraydan dahi büyük bir yapıya yerleşmiştir.
Bilemiyorum bu kadar çok odalı bir yapı belki de dünyada yoktur. Kocaman Osmanlı impataorluğu sarayları bile bu kadar büyük değildir. İngiltere, Almanya, Fransa sarayları bile, bu kadar büyük, bu kadar gösterişli değildir. Şimdi dünyanın süper devleti olan Amerika Birleşik Devletleri ABD cumhurbaşkanlarının oturduğu beyaz renkli olduğu için beyaz saray denilen yer, yanlış hatırlamıyorsam on altı odalı bir yerdir.
İnsan şimdi sormadan edemiyor. Neden bu kadar büyük bir yer yapılmıştır. Halkın ve iktidarların yaptıkları uygulamalar, normal kuralların, adetlerin, hatta gelir bütçesinin dışına çıktı mı, kimse kusura bakmasın, gülünç bir durum olur. Zira yapılan bu beştepe yerleşkesinin masrafları katlanacak, dayanılacak bir durum değildir. İsraf burası örnek alınarak, devletin tüm kurumlarına sirayet ederek yoksulluğa neden olmuştur.
İnsan yine soruyor? bey efendiler, biz devlet olarak, halk olarak, gelişmiş batı ülkelerinden çok daha zenginmiyiz. Kaldı ki onlar kadar zengin olsak bile, kibire, gurura israfa kapılmamızı, insani ve islami kurallar men ediyor. İsraf dinimizde, açıklamasına girmeyelim, rahatsız olanlar olur, çok ağır laflarla yasaklanmıştır.
Bir hadisinde peygamberimiz "Allah''ım fuhşiyattan, aşırılıklardan sana sığınırım." demiştir.
Ak Parti iktidarları dönemlerinde, israf, lüks yaşam tarzı, dinimizin kurallarına uymamasına rağmen, hemde böyle bir yaşam tarzını uygulayanların, kendilerini siyasal islamcı, şeriatçı olarak kabul etmeleri büyük bir tutarsızlık ve çelişkidir. Zaren, ekonomik durumun kötüye gitmesinin en önemli nedeni israf ve yolsuzluktur. Bu iki hastalık önlenlenmeden halk çoğunluğu ekonomik olarak rahat etmezz.
En önemli olanda, böylesi yanlıış, dinin özüyle çelişen yaşam tarzının , sıradan samimi müslümanlar tarafından tepki gösterilmeden kabul edilmesidir. Her ne kadar 31 Mart yerel seçimlerde iktidar partisi AKP ikinci parti konumuna düşmüşse, bunun, sanırım, politik ve dini bir tepkiden ziyade, halkın büyük bir kesiminin ekonomik sıkıntı içerisinde olmasından dolayı olmuştur.
İşte böyle bir taplonun, sosyolojik, pisikolojik, felsefi olarak incelenmesi halinde ciltlerce kitaplar ortaya çıkar. Pisikanaliz ve psikoterapinin kurucusu ruh bilimci Sigmund Freud'a göre, insan hasta olduğu gibi toplumlarda hasta olabiliyor.
Bu savımızın somut bir örneği, ülkemizde faiz konusunda yaşandı. Sayın Erdoğan "Faiz nedendir, enflasyon sonuçtur." kararıyla kapitalist ekonomi modelinde hiç yeri olmayan, gerçekçi olmayan bir kararla, daha evvel yaptıkları uygulamanın tam aksine bir uygulamayla faizleri yüzde sekizlere düşürerek, Türkiyenin ekonomisi alt üst oldu. Dolar, altın fırladı. Zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu. Sonra bu yöntemin çok yanlış olduğu anlaşılınca, bu defa faiz aşırı şekilde yükseltildi. Ülkemiz faizde nerdeyse dünyada dördüncü sıraya geldi.
İnsan hayret ediyor, niye böyle yanlışlıklar yapılıyor, ekonomiyi çok iyi bilen insanlar ve çevreler, bu kadar önemli bir konuda,neden, sayın cumhurbaşkanı uyarmamışlar. ülkemizin ekonomik düzeni neden böyle deneme tahtası yapılmıştır. Acayip bir durum olmuştur.
Basına yansıyan son haberlere göre, israf, şatafat devletin kurumlarında hala devam ediyor. Ak Partili İstanbul belediye ilçe başkanlıkları, sanki Cumhurbaşkanlığı külliyesi, sarayına özenerek, birer küçük saray benzeri haline gelmiştir.
Sayın cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İtibardan tasaruf olmaz." söylemi yanlıştır. Bu anlayış giderek devletin tüm kurumlarına sirayet ederek, ekonomik sıkıntıya neden olmuştur. Erdoğan bir özeleştiri yaparak böylesi söylemlerden vazgeçmesi gerekir. Bir insanı örnek verecek olursak, zengin olsa kibirli olsa sevilmez. Ancak zengin olduğu halde itidallı, mütevazi ve sade yaşamı olsa daha sevilir. Devletlerde böyledir. Bir halk deyimi vardır, "Buharada halı dokunur, eni boyu, rengi nedir, bilmeden ahkam kesilir." denilir, doğrudur. Asıl itibar, adaletle, hakla, hukukla olur. Asıl itibar yoksulluğu, muhtaçlığı yok etmekle olur. Asıl itibar sade ve mütevazi olmaktır.