NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

İYİ OLANLARİN DEĞIL, İYİ OYNAYANLARIN DÜNYASI BU

Her şeyde genelleme yapmak elbette doğru olmaz. Ama mevcut durumun , her hangi bir eğilimin oranı önem teşkil eder. Bu anlamda genelleme belki yapılabilir. Örneğin insanların çoğu beyaz rengi sever dediğimiz zaman, bunun bir de toplumsal bir karşılığı temelli varsa,  beyaz renk başat bir renk sayılabilir. Toplumsal ahlak normları farklılık göstersede çoğunluğun bir ahlak anlayışı, mevcut ekonomik sistemin yansımasıdır. İlkel kapitalist sistemde gemisini kurtaran kaptan çıkarcı anlayışı toplum çoğunluğunun egemen düşüncesi ve felsefesidir. Bu anlamda bal tutan parmağını yalar hırsızlığı buna eşlik eder, meşru sayılır. Çürüyen, yozlaşan toplumsal ahlak, meşru olmayan, gerçek ahlak dışı, böylesi tutumları tasvip ettiği gibi, bunu yapanları takdir eder, başarılı sayar, hatta öyleki böylesi üç kağıtçı tipler devlet kademelerinin üst düzeylerine sızarlar. Bunlar süreti haktan görünürler.  Oysa bu insan müsvedelerinin özleri ve sözleri, dedikleri, yaptıkları aynı değildir. Siyasette bunlara, Ünlü Türk yazarı Aziz Nesin'nin bir romanından esinlenerek zübük tipi denilir, yani halkı alldatan siyasetçi tipi.  Hayret edilir, gelişmemiş toplumlarda bu tiplerin karşılığı da fazla olur. Bundan dolayı ünlü ruh bilim uzmanı Freud  bireyler gibi toplumun geneli de bazen  hasta olabilir saptamasın'da bulunur, bence de Froyd haklı sayılır. Böylesi çelişki ve tutarsızlığın  psikiatri'de adı kişilik bölünmesidir. Ülkemizde ne yazık ki bu tür hastalık yaygın bir durumda. Ekonomide arz talep kuralı, Siyasette, özelikle, geri kalmış ülkelerde maalesef müsait bir zemin. Zira halkımız, kurnaz siyasetçilere göre saf ve iyi niyetlidir. Kolayca tongaya, oyuna geliyor.  Iki tane kurnaz siyasetçi birgün, halkı yalanla nasıl  aldatırız uzerine sohbetler yapıyorlar. Birisi at ata bildiğin kadar diyor. Anamızı boyar  babamıza satarız. Diğeri, ya yalanımız ortaya çıkarsa iflahımızi keserler,  ne yaparız! öbürü boş  ver, onlar anlayana kadar iş işten geçer der. Eskilerin dedikleri: "Badel harebel Basra" yani Basra şehri yıkıldıktan sonra misali halkın yanlış secim tercihinin de, son pişmanlığın'da faydası olmuyor. Oyuna gelip, yalanlara kanmamak için,  okumalı, araştırmalı, sorgulamalıdir. Bir şeye körü körü inanmamak gerek. Herşey'den önce ilkelli tutarlı olmak kadar, omurgalı, sözde değil özde yöneticileri seçmek gerekiyor. Yazımızın başlığı olan, "İyi olanların değil, iyi oynayanların dünyası bu", deyişi İngiliz tiyatrocu yazarı William Şekspir'in doğru ve önemli bir tespitidir. Şekspir bu sözü 17. Yüzyılda söylemiştir. O dönemde kapitalizm Avrupa'da yeni gelişmektedir. Oralarda olasıdır, yalancı, oyunbaz tipler vardır. Ama  şimdi, Kapitalist sistem Avrupada  geliştiği ve yerleştiği için yoksulluk sorunu kalmadığından iüç kağıt, yalan, dolan, aldatma ihtimaldir, yok denecek kadar azdır. 21. Asırda teknolojisi gelişmeyen, demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerin toplumları kişilik, kimlik ve bilgisizlik sorunları yaşıyor. Bundan dolayı doğru ve hoş olmayan, ilkel oyunlar devam ediyor. Dürüst ve adil bir toplum, halkın  demokratik bir eğitim edinmesi sonucu, demokratik bir yönetimle mümkün olacaktır.  
Ekleme Tarihi: 01 Temmuz 2024 - Pazartesi

İYİ OLANLARİN DEĞIL, İYİ OYNAYANLARIN DÜNYASI BU

Her şeyde genelleme yapmak elbette doğru olmaz. Ama mevcut durumun , her hangi bir eğilimin oranı önem teşkil eder. Bu anlamda genelleme belki yapılabilir. Örneğin insanların çoğu beyaz rengi sever dediğimiz zaman, bunun bir de toplumsal bir karşılığı temelli varsa,  beyaz renk başat bir renk sayılabilir. Toplumsal ahlak normları farklılık göstersede çoğunluğun bir ahlak anlayışı, mevcut ekonomik sistemin yansımasıdır. İlkel kapitalist sistemde gemisini kurtaran kaptan çıkarcı anlayışı toplum çoğunluğunun egemen düşüncesi ve felsefesidir. Bu anlamda bal tutan parmağını yalar hırsızlığı buna eşlik eder, meşru sayılır.
Çürüyen, yozlaşan toplumsal ahlak, meşru olmayan, gerçek ahlak dışı, böylesi tutumları tasvip ettiği gibi, bunu yapanları takdir eder, başarılı sayar, hatta öyleki böylesi üç kağıtçı tipler devlet kademelerinin üst düzeylerine sızarlar. Bunlar süreti haktan görünürler.  Oysa bu insan müsvedelerinin özleri ve sözleri, dedikleri, yaptıkları aynı değildir. Siyasette bunlara, Ünlü Türk yazarı Aziz Nesin'nin bir romanından esinlenerek zübük tipi denilir, yani halkı alldatan siyasetçi tipi.
 Hayret edilir, gelişmemiş toplumlarda bu tiplerin karşılığı da fazla olur. Bundan dolayı ünlü ruh bilim uzmanı Freud  bireyler gibi toplumun geneli de bazen  hasta olabilir saptamasın'da bulunur, bence de Froyd haklı sayılır. Böylesi çelişki ve tutarsızlığın  psikiatri'de adı kişilik bölünmesidir. Ülkemizde ne yazık ki bu tür hastalık yaygın bir durumda. Ekonomide arz talep kuralı, Siyasette, özelikle, geri kalmış ülkelerde maalesef müsait bir zemin. Zira halkımız, kurnaz siyasetçilere göre saf ve iyi niyetlidir. Kolayca tongaya, oyuna geliyor. 
Iki tane kurnaz siyasetçi birgün, halkı yalanla nasıl  aldatırız uzerine sohbetler yapıyorlar. Birisi at ata bildiğin kadar diyor. Anamızı boyar  babamıza satarız. Diğeri, ya yalanımız ortaya çıkarsa iflahımızi keserler,  ne yaparız! öbürü boş  ver, onlar anlayana kadar iş işten geçer der. Eskilerin dedikleri: "Badel harebel Basra" yani Basra şehri yıkıldıktan sonra misali halkın yanlış secim tercihinin de, son pişmanlığın'da faydası olmuyor. Oyuna gelip, yalanlara kanmamak için,  okumalı, araştırmalı, sorgulamalıdir. Bir şeye körü körü inanmamak gerek.
Herşey'den önce ilkelli tutarlı olmak kadar, omurgalı, sözde değil özde yöneticileri seçmek gerekiyor. Yazımızın başlığı olan, "İyi olanların değil, iyi oynayanların dünyası bu", deyişi İngiliz tiyatrocu yazarı William Şekspir'in doğru ve önemli bir tespitidir. Şekspir bu sözü 17. Yüzyılda söylemiştir. O dönemde kapitalizm
Avrupa'da yeni gelişmektedir. Oralarda olasıdır, yalancı, oyunbaz tipler vardır. Ama  şimdi, Kapitalist sistem Avrupada  geliştiği ve yerleştiği için yoksulluk sorunu kalmadığından iüç kağıt, yalan, dolan, aldatma ihtimaldir, yok denecek kadar azdır. 21. Asırda teknolojisi gelişmeyen, demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerin toplumları kişilik, kimlik ve bilgisizlik sorunları yaşıyor. Bundan dolayı doğru ve hoş olmayan, ilkel oyunlar devam ediyor. Dürüst ve adil bir toplum, halkın  demokratik bir eğitim edinmesi sonucu, demokratik bir yönetimle mümkün olacaktır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.