Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), resmi sosyal medya hesapları aracılığıyla yaptığı duyuruda Kadına destek (KADES) uygulamasının bundan böyle 6 dilde Türkçe, İngilizce, Fransızca, Rusça, Arapça, ve Farsça hizmet vereceğini duyurdu. Emniyet Genel Müdürlüğünün kadına şiddetin çok olduğu bir dönemde böyle bir uygulamaya geçmesi. Mağdur kadınlara kol kanat, destek olması geç alınmış bir karar olmasına rağmen sevindirici bir durum. Bu insani durumu gündeme getirip uygulamaya geçiren Emniyet amirlerini yerel bir yazar bir vatandaş olarak samimi bir şekilde tebrik ederim. Çünkü kadına destek kadına saygı insana saygıdır. Annelerimize, ninelerimize saygıdır. Ülkemizde maalesef kadınlara karşı cinayetlerin sayısı gittikçe çoğalıyor. 8 Mart kadınlar günü dolaysıyla yazdığım köşe yazısında Mecliste yoksa derhal bir kadın komisyonu kurulmasını, varsa buna ivedi olarak hızla işlerlik kazandırılmasını yazmıştım. Akşam haberlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan Mecliste bir kadın komisyonu kurulacağı haberini işittiğimde doğrusu çok şaşırmıştım. Nasıl olurda şimdiye kadar böyle bir komisyon kurulmamıştır diye… Neyse buda iyi. Hani denir ya zararın neresinden dönülürse kardır. Kadına destek programında Türkçe dışında yabancı dillerle kadına yardımcı olmak elbette doğrudur. Ancak ülkemizin önemli bir çoğunluğunun anadili olan Kürtçenin bu uygulamada olmaması önemli bir eksikliktir. Kabul edilecek bir durum değildir. Fransızca ve Rusça var ama Kürtçe aramalara yanıt yok. Olacak bir durum değildir. Bunda ben şahsen Emniyet görevlilerinin kusuru olduğunu zannetmem. İyi niyetli Emniyet mensuplarının olduğunu tahmin ediyorum. Böyle bir uygulama bence siyasi iktidarın kararıyla olmuştur diye düşünüyorum. Ama bu programa Kürt dilinin dahil edilmemesi büyük bir haksızlık olduğu kadar büyük bir çelişkidir. Çünkü bu iktidar bir bakıma bu devlet Kürtçe TV açıyor. Sonra Kürt dilini kabul etmiyor. Nasıl kabul etmiyor derseniz? Bu bariz örnek verilebilir. Bunun dışında daha önemli bir örnek, Türkiye büyük Millet Meclisinde Kürtçe konuşan vekiller engellenmek isteniyor. Engellenmedikleri zaman Kürsüde Kürtçe konuşan vekillerin sözleri meclis tutanaklarına Kürtçe bilinmeyen bir dil olarak geçiyor. Değerli okurlar lütfen beni yanlış anlamayın bu satırları yazdığım zaman bunları düşündüğüm zaman inanın aklım duruyor aklım almıyor. Bin yıllık kardeşlikten söz ediliyor, bu doğrudur. Malazgirt ten, Türk İmamettin ve Nurettin Zengi devleti, Kürt Selahaddini Eyyubi devletinde tarihi biraz okuyan, bilen bir kişi olarak doğru demem gerekir her iki halk taktik değil stratejik ittifak kurmuşlardır. Osmanlı devleti döneminde, Çanakkale ve kurtuluş savaşında Türk ve Kürt olarak düşmana karşı birlikte savaşan iki kardeş halktan bir kardeş halkın dili, ortak bir mecliste kabul edilmiyor. Meclis tutanaklarına bilinmeyen bir dil olarak geçiyor. Bu durum akıl tutulması değil de nedir. Aslında bu durumun oluşmasında asıl kabahatli olan ve buna itiraz etmeyen sözde Kürt kökenli denilen milletvekillerindedir. Gelecek partisi genel başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu İstanbul Pendik ilçe kongresinde yaptığı konuşmada KADES uygulamasında Kürtçe olmamasını eleştirerek “Bu topraklarda şiddete karşı feryatlar ve ağıtlar Kürtçe de yükselir!”diyerek devamla “ Böyle bir haksızlık ve zulüm olamaz” şeklinde tepkisini belirterek Kürtçenin KADES programına dahil edilmesinin gerekli olduğunu söylemiştir. Böylesi başarılı projelerin eksik kalmasında anlaşılan Ak partinin küçük ortağı MHP’nin etkisi oluyor. Zira böylesi Ayrımcı politika Ak Partinin İslam dini inancıyla çelişir. Böyle konular açıldığında Kur’ani Kerimin Rum süresi ayet 22’yı yazarım. Zira peygamberimizin dediği gibi icap ettiği zaman tekrarda yarar vardır buyurur. İşte ayetin Türkçesi “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delilerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır”. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta açıkladığı insan hakları eylem programına Meclis tutanaklarına ve KADES gibi uygulamalara Kürt dilinin çekinmeden konulması ve kabul edilmesi gerekir. Zira böyle bir karar alınması lütuf değil kardeşliğin ve demokrasinin gereğidir.