NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KİŞİLİK VE KİMLİK

Bazı kavramlar eş anlamlı olabiliyor, anlaşılabiliyor. Bunlardan biri kişilik ve kimlik kavramıdır. Oysa bu her iki kavram birbirine benzese de aynı anlama gelmezler. Kişilik önce elbette temel bir unsurdur. İnsanın doğuştan gelen yapısı ve özelikleri, kişiliğinin bir yansıması olan huy, mizaç ve karakterdir. Buna kişinin sonradan edindiği kişiliğinin bir yansıması olan sosyal ve siyasal bilgileri de zannedersem katmak gerek. Kişilik aynı zamanda fiziki ve psikolojik özelikler taşıyor. Kimlik ise kişilikten farklı olarak bir aidiyet unsurunu ihtiva eder. Bir insanın bir kişiliği vardır, ama çeşitli kimlikleri olabilir. Sosyal ve siyasal, mili bir varlık olan insanın, mensup olduğu devletin bir kimliğini taşıdığı gibi, doğuşundan gelen bir milletin, Türk, Kürt, Arap vs milli kimlikleri de vardır. Ayrıca dünya görüşünü yansıtan bir parti kimliği, veya bir sendika dernek kimlikleri de olabilir. Böylesi kimlikler kişilik dışında sonradan edinilen, kazanılan sosyal statülerdir. Demek ki kişilik ve kimlik birbirine benzese de birbirlerinden farklıdır. İnsanın temel doğuştan gelen bir vasfı olan kişilik üzerinde biraz duralım. Ruhbilimcilere göre kişilik bireyin kendine özgü ve ayırıcı davranışlarının bütünü olarak tanımlanır. Kişilik sözcüğü günlük konuşmalarda sık geçer. Birinden söz ederken çoğu zaman kişilik sahibi, güvenilir kişi, kişiliği zayıf sözcüklerin dışında karakterli veya karaktersiz insan deyimleri kullanılır. Kişiliğin toplum normlarına göre başarılı barışçı bir şekilde gelişmesinde ve oluşmasına iki önemli etken belirleyicidir. Bunlar A- aile eğitimi ve kalıtım, B- çevre ve eğitimdir. Toplumda kendisiye ve çevresiyle barışık başarılı bireylerin çoğunda bu her iki unsurun oluşmasıyla gelişir. Ama her şeye rağmen bir insanın kişiliğinin tam gelişmesi, veya kendini tam anlaması bilmesi mümkün olmaz. Zira mükemmel insan yoktur. Bir insan nasıl kendini iyice bilmez ise başkaları da bir insanı iyice bilmez iyice tanıyamaz. Zira insan çelişkili bir valıktır. içten ve dıştan gelen uyarıların etkisi altında kalır. Genetiğin ve eğitimin insan davranış ve düşüncesi üzerinde önemli oranda etkisi vardır. İnsan ana ve baba tarafından kalan soyunun olumlu olumsuz özeliklerinin bilincinde olması ona göre bilinçli bir davranışta bulunması imkansız değilse de çok zordur. Çok iyi bir eğitim gerektirir. Ünlü Türk düşünürü Haldun Taner'in yıllar evvel okuduğum bir köşe yazısı konumuzla ilgili olduğu için buraya alıyorum, "Oyma akıl mı koyma akıl mı" adını taşıyordu. Taner oyma akılın belirleyici bir etken olduğunu belirtiyor. Yani kalıtımdan ziyade eğitimin rolünden söz ediyordu. Sonuç olarak bireyin yaptığı yapacağı davranış, içinden gelen sezgiler, uyarılar, birde edindiği eğitimdir, çevrenin etkisidir. Bilinen bu görüşü destekleyen bir biçimde yüz yıllar önce Ünlü hümanist Türk ozanı buna velisi dememiz mümkün, Yunus Emre bir şiirinde Beni bende demen bende değilim Bir ben vardır bende benden içeri. Diyerek doğru özetlemiştir. Önce kalıtım sonra eğitim demek mümkün olabilir Başka bir tanımla kişilik, bütün bedensel özeliklerin, içgüdülerin, dürtülerin, eğilimlerin, kazanılmış deneyimlerin bütünüdür. Kişilik gelişmesi kendini bilmesi ve tanımasıdır. Çünkü kendini bilen seven sayan ne yaptığını iyiyi kötüyü bilen, yerine göre başkasını da bilir tanır ve sever. Yine koca Yunus bize bir mesajında, İlim ilim bilmektir, İlim kendini bilmektir Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır. Diyerek okumanın ne kadar önemli olduğunu anlayanlara ders verir. Hayattan tat almak başarılı olmak Kişilik ve kimliklerin olumlu bir şekilde gelişerek, barışçı demokratik bir sentezi yapılarak mümkün olacaktır. Toplumda kendisiye ve çevresiyle barışık başarılı bireylerin çoğunda bu her iki unsurun oluşmasıyla gelişir. Ama her şeye rağmen bir insanın kişiliğinin tam gelişmesi, veya kimliğini abartılı kullanması gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Zira mükemmel bir kişilik ve kimlik yoktur. Afrika ilkel yerlileri bu anlamda dersek insanlara, yarım derler. Halk arasında ise İslamın şartı beştir. Haddini bilmek altıdır. denilir.
Ekleme Tarihi: 09 Ağustos 2022 - Salı

KİŞİLİK VE KİMLİK

Bazı kavramlar eş anlamlı olabiliyor, anlaşılabiliyor. Bunlardan biri kişilik ve kimlik kavramıdır. Oysa bu her iki kavram birbirine benzese de aynı anlama gelmezler. Kişilik önce elbette temel bir unsurdur. İnsanın doğuştan gelen yapısı ve özelikleri, kişiliğinin bir yansıması olan huy, mizaç ve karakterdir.

Buna kişinin sonradan edindiği kişiliğinin bir yansıması olan sosyal ve siyasal bilgileri de zannedersem katmak gerek. Kişilik aynı zamanda fiziki ve psikolojik özelikler taşıyor. Kimlik ise kişilikten farklı olarak bir aidiyet unsurunu ihtiva eder.

Bir insanın bir kişiliği vardır, ama çeşitli kimlikleri olabilir. Sosyal ve siyasal, mili bir varlık olan insanın, mensup olduğu devletin bir kimliğini taşıdığı gibi, doğuşundan gelen bir milletin, Türk, Kürt, Arap vs milli kimlikleri de vardır. Ayrıca dünya görüşünü yansıtan bir parti kimliği, veya bir sendika dernek kimlikleri de olabilir.

Böylesi kimlikler kişilik dışında sonradan edinilen, kazanılan sosyal statülerdir. Demek ki kişilik ve kimlik birbirine benzese de birbirlerinden farklıdır. İnsanın temel doğuştan gelen bir vasfı olan kişilik üzerinde biraz duralım. Ruhbilimcilere göre kişilik bireyin kendine özgü ve ayırıcı davranışlarının bütünü olarak tanımlanır.

Kişilik sözcüğü günlük konuşmalarda sık geçer. Birinden söz ederken çoğu zaman kişilik sahibi, güvenilir kişi, kişiliği zayıf sözcüklerin dışında karakterli veya karaktersiz insan deyimleri kullanılır. Kişiliğin toplum normlarına göre başarılı barışçı bir şekilde gelişmesinde ve oluşmasına

iki önemli etken belirleyicidir. Bunlar A- aile eğitimi ve kalıtım, B- çevre ve eğitimdir.

Toplumda kendisiye ve çevresiyle barışık başarılı bireylerin çoğunda bu her iki unsurun oluşmasıyla gelişir.

Ama her şeye rağmen bir insanın kişiliğinin tam gelişmesi, veya kendini tam anlaması bilmesi mümkün olmaz. Zira mükemmel insan yoktur. Bir insan nasıl kendini iyice bilmez ise başkaları da bir insanı iyice bilmez iyice tanıyamaz.

Zira insan çelişkili bir valıktır. içten ve dıştan gelen uyarıların etkisi altında kalır. Genetiğin ve eğitimin insan davranış ve düşüncesi üzerinde önemli oranda etkisi vardır.

İnsan ana ve baba tarafından kalan soyunun olumlu olumsuz özeliklerinin bilincinde olması ona göre bilinçli bir davranışta bulunması imkansız değilse de çok zordur. Çok iyi bir eğitim gerektirir.

Ünlü Türk düşünürü Haldun Taner'in yıllar evvel okuduğum bir köşe yazısı konumuzla ilgili olduğu için buraya alıyorum, "Oyma akıl mı koyma akıl mı" adını taşıyordu. Taner oyma akılın belirleyici bir etken olduğunu belirtiyor. Yani kalıtımdan ziyade eğitimin rolünden söz ediyordu.

Sonuç olarak bireyin yaptığı yapacağı davranış, içinden gelen sezgiler, uyarılar, birde edindiği eğitimdir, çevrenin etkisidir. Bilinen bu görüşü destekleyen bir biçimde yüz yıllar önce Ünlü hümanist Türk ozanı buna velisi dememiz mümkün, Yunus Emre bir şiirinde

Beni bende demen bende değilim

Bir ben vardır bende benden içeri.

Diyerek doğru özetlemiştir. Önce kalıtım sonra eğitim demek mümkün olabilir

Başka bir tanımla kişilik, bütün bedensel özeliklerin, içgüdülerin, dürtülerin, eğilimlerin, kazanılmış deneyimlerin bütünüdür.

Kişilik gelişmesi kendini bilmesi ve tanımasıdır. Çünkü kendini bilen seven sayan ne yaptığını iyiyi kötüyü bilen, yerine göre başkasını da bilir tanır ve sever. Yine koca Yunus bize bir mesajında,

İlim ilim bilmektir, İlim kendini bilmektir

Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır.

Diyerek okumanın ne kadar önemli olduğunu anlayanlara ders verir. Hayattan tat almak başarılı olmak Kişilik ve kimliklerin olumlu bir şekilde gelişerek, barışçı demokratik bir sentezi yapılarak mümkün olacaktır.

Toplumda kendisiye ve çevresiyle barışık başarılı bireylerin çoğunda bu her iki unsurun oluşmasıyla gelişir. Ama her şeye rağmen bir insanın kişiliğinin tam gelişmesi, veya kimliğini abartılı kullanması gerçekçi bir yaklaşım olmaz.

Zira mükemmel bir kişilik ve kimlik yoktur. Afrika ilkel yerlileri bu anlamda dersek insanlara, yarım derler. Halk arasında ise İslamın şartı beştir. Haddini bilmek altıdır. denilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.