NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KORONAVİRÜSÜN VERMESİ GEREKEN DERS

Gözle görülmeyen ancak çok gelişmiş mikroskopla görülen bir virüs, tüm Dünya insanlarını korku ve paniğe uğrattı. Tıpkı tanrılık iddia eden, daha doğrusu kendini tanrı ilan eden antik çağ Babil kralı Nemrutun efsaneye göre bir sivri sineğin alt etmesi gibi bir haller oldu şu dijital çağ insanlarına. Oysa uzay çağı, teknoloji, ne dersen, para saltanat her şey gözle görülmeyen bir haşerenin korkusuyla ne yapacağını bilemez hale geldi, kendilerini her şey sanan kişiler. Habire bu muzir varlıkla nasıl mücadele edeceğinin planlarını çalışmalarını yapıyorlar. Bir anlamda acınacak bir durum. Kocaman kapitalist Emperyalist, teknolojik uygarlık bunalım içerisinde, çaresiz kalınmış bir durumda. Şimdiye kadar her şeye gücü yettiğini sanan, parayı sermayeyi neredeyse tanrı sanan gafiller akılları olsa bundan ders alırlar. Parayı gücü ki anlaşıldı ancak göreceli bir güçtür. Bir yere kadardır. Çünkü anlamamız gereken gerçek ölüm var. Hem de bu zerrecik afet nasıl bir ölümü getiriyor, önce ağızdan boğazdan sonra doğru insanın nefes aldığı akciğere giriyor. Her şeye sahip olduğunu sanan insanların nefes almadan acı çekerek ölmesine neden oluyor. Bu durum çok acı veren bir trajedidir. Kendini her şey sanan kapitalist sistem felsefesine verilen belki de ilahi bir ikazdır. Bu salgın ilk Çin’de çıkmıştı. Sosyalizmi terk eden Çinin kurucusu sosyalist önder Mao Zedong ne garip bir tecelidir ki koronovirüsün doğduğu ülkede adeta bu günleri görürcesine, çok güçlü görünen şimdiki Dünya sistemi olan Emperyalizmi kast ederek “kağıttan kaplan” sözünü kullanmıştır. Doğrusunu demek gerekirse bu kadar güçlü görünen bir yapının çok ta sağlam olmadığı görülüyor. Nihayet tek güçlü olanın ilahi bir irade olduğunu anımsamak zorunda kalıyoruz. En azından bazılarımız böyle düşünür hale geliyor. Bir anlamda somut olarak böyle bir algı oluşuyor. Nasıl bir panik halini hepimiz görüyor müşahede ediyoruz. Bu salgına iyi gelen denilen kolonya neredeyse bulunmaz hale geliyor. Marketlerde yiyeceklere adeta saldırılıyor, raflar boşalıyor. Üstelik fiyatları iki misli artıyor. Bunu fırsat bilen vicdansızlar demek ölümden acıdan dahi bir ders almıyor yazık. Demek cennet cehennem boşuna yaratılmamıştır. Daha korkuncu, söylentilere göre evlere sağlık ekipleri olarak kendilerini tanıtan yaratıklar ev halkını bayıltıp hırsızlık yapıp eşyalarını çalıp götürüyorlar. İnanın ki bazen fikrimle çelişse bile, sizleri bilmem ama kendim bu insafsız canavarca olaylar karşısında idama hak verir savunur hale geliyorum. Olayın belki de en önemli ders alınması düşünülmesi gereken yönü kendini çok güçlü, kibirli, kompleksli, çok bilgili zan eden insanların düştüğü çaresiz durum. Keşke bir musibet bin nasihattan iyidir sözü gerçek olsa ders alınabilse. İnsan haddini bilse, Kötülükten kaçınılsa, iyilik yapılabilse. Bu da öyle kolay değil. Çünkü insan yapısı diye bir gerçek var. Nitekim bir Farsça deyiş “Hafızayı beşer nisyan ile maluldür” yani insan belleği çabuk unutur sözünü de yabana atmamak gerek. Ama eski bir Urfa özdeyişi olan “ insan ham iplikten çürük, polattan sağlamdır” sözü insanlığın bu panik halinin şimdiki durumunu açıklar.
Ekleme Tarihi: 19 Mart 2020 - Perşembe

KORONAVİRÜSÜN VERMESİ GEREKEN DERS

Gözle görülmeyen ancak çok gelişmiş mikroskopla görülen bir virüs, tüm Dünya insanlarını korku ve paniğe uğrattı. Tıpkı tanrılık iddia eden, daha doğrusu kendini tanrı ilan eden antik çağ Babil kralı Nemrutun efsaneye göre bir sivri sineğin alt etmesi gibi bir haller oldu şu dijital çağ insanlarına. Oysa uzay çağı, teknoloji, ne dersen, para saltanat her şey gözle görülmeyen bir haşerenin korkusuyla ne yapacağını bilemez hale geldi, kendilerini her şey sanan kişiler. Habire bu muzir varlıkla nasıl mücadele edeceğinin planlarını çalışmalarını yapıyorlar. Bir anlamda acınacak bir durum. Kocaman kapitalist Emperyalist, teknolojik uygarlık bunalım içerisinde, çaresiz kalınmış bir durumda. Şimdiye kadar her şeye gücü yettiğini sanan, parayı sermayeyi neredeyse tanrı sanan gafiller akılları olsa bundan ders alırlar. Parayı gücü ki anlaşıldı ancak göreceli bir güçtür. Bir yere kadardır. Çünkü anlamamız gereken gerçek ölüm var. Hem de bu zerrecik afet nasıl bir ölümü getiriyor, önce ağızdan boğazdan sonra doğru insanın nefes aldığı akciğere giriyor. Her şeye sahip olduğunu sanan insanların nefes almadan acı çekerek ölmesine neden oluyor. Bu durum çok acı veren bir trajedidir. Kendini her şey sanan kapitalist sistem felsefesine verilen belki de ilahi bir ikazdır. Bu salgın ilk Çin’de çıkmıştı. Sosyalizmi terk eden Çinin kurucusu sosyalist önder Mao Zedong ne garip bir tecelidir ki koronovirüsün doğduğu ülkede adeta bu günleri görürcesine, çok güçlü görünen şimdiki Dünya sistemi olan Emperyalizmi kast ederek “kağıttan kaplan” sözünü kullanmıştır. Doğrusunu demek gerekirse bu kadar güçlü görünen bir yapının çok ta sağlam olmadığı görülüyor. Nihayet tek güçlü olanın ilahi bir irade olduğunu anımsamak zorunda kalıyoruz. En azından bazılarımız böyle düşünür hale geliyor. Bir anlamda somut olarak böyle bir algı oluşuyor. Nasıl bir panik halini hepimiz görüyor müşahede ediyoruz. Bu salgına iyi gelen denilen kolonya neredeyse bulunmaz hale geliyor.

Marketlerde yiyeceklere adeta saldırılıyor, raflar boşalıyor. Üstelik fiyatları iki misli artıyor. Bunu fırsat bilen vicdansızlar demek ölümden acıdan dahi bir ders almıyor yazık. Demek cennet cehennem boşuna yaratılmamıştır. Daha korkuncu, söylentilere göre evlere sağlık ekipleri olarak kendilerini tanıtan yaratıklar ev halkını bayıltıp hırsızlık yapıp eşyalarını çalıp götürüyorlar. İnanın ki bazen fikrimle çelişse bile, sizleri bilmem ama kendim bu insafsız canavarca olaylar karşısında idama hak verir savunur hale geliyorum. Olayın belki de en önemli ders alınması düşünülmesi gereken yönü kendini çok güçlü, kibirli, kompleksli, çok bilgili zan eden insanların düştüğü çaresiz durum. Keşke bir musibet bin nasihattan iyidir sözü gerçek olsa ders alınabilse. İnsan haddini bilse, Kötülükten kaçınılsa, iyilik yapılabilse. Bu da öyle kolay değil. Çünkü insan yapısı diye bir gerçek var. Nitekim bir Farsça deyiş “Hafızayı beşer nisyan ile maluldür” yani insan belleği çabuk unutur sözünü de yabana atmamak gerek. Ama eski bir Urfa özdeyişi olan “ insan ham iplikten çürük, polattan sağlamdır” sözü insanlığın bu panik halinin şimdiki durumunu açıklar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.