NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KÜÇÜK NARİN'NİN ÖLDÜRÜLÜŞÜ SOSYAL BIR TRAJEDİDİR

Narin Henüz daha sekiz yaşındaydı. Hayat kendisi ve akranları açısından toz pempe güllük gülistanlıktı. Yaşamın acımasız kurallarını, nereden bilecektı yavrucağız. Ölümün bile olduğunu narin bilmezdi. Ama feodal bir toplumun, feodal iki yüzlü kültürü Narinciği bu yaşamdan acımasızca kopardı.Hemde en yakınları tarafından vahşice boğularak öldürüldü. Küçük masum Narin, canavara dönmüş en yakınını karşısında görünce neye uğradığını şaşırmıştır. Büyük bir ihtimalle karşısına amca dedigi vahşiden de öte bir yaratık dikilmiştir. Küçük Narin'nin o anki duygusunu empati yapınca az çok biraz  anliyoruz. Ne oluyordu sanki bir film içindeydi.  Canavarın elleri boğazını sıkıp nefessiz bırakmaya başlayınca, acı, rezil bir yaşam gerçeğiyle karşılaştığını ilk ve son kez anlamış, oracıkta bu kötü dünyadan boğularak ayrılmıştır. Aslında Narin'i öldüren yoz sistemdir. Yoz insan ilişkileridir. Dejenere edilmiş kişiliklerdir. Batı ile doğu arasında, cami ile Kilise arasında kalmışlıktır. Kişilik sorunlarıdır. Yoz eğitimdir. Daha doğrusu eğitimsizliktir.  Ezcümle, bir bakıma, Narin'i bilgisizlik, cehalet, zamanın dışında kalmak öldürdü. Ahmet Arif'i anımsıyorum! Nazim Hikmetle kiyaslanan usta şairin ilk ve son şiir kitabı olan "Hasretinden prangalar eskittim." Bu kitaba trajedi, destan şiirleri kitabı demek mümkün. Neler, neler dememişti ki, özelde doğuanadolu,  genelde batıanadolu'nun çağdaş dünyadan nasıl soyutlandığını dertli, dertli anlatmış yazmıştir. Usta ozan bir dizgesinde, şairlerin bilginlerin dünyasında kalmışım bir başıma bir başıma uzak." Demiştir. Çaresiz ve çözümsüz kalmak acı olan budur. Acı olan yolunu yöntemini insan olmayi unutmaktır. Acı olan anderson masalarında olduğu gibi yolunu yönünü, nereye gidecegini bilmemektir. Başka çok şeyler anlatmıştır Arif, tabi arif olan anlar.  "Doğdun üç gün aç tuttuk, üç gün meme vermedik sana, adiloş bebe hasta düşmeyesin diye, töremiz böyle diye." Şimdi artık törede kalmadı, her şey bozuldu. Pusulasız kalındı. Devlette ciddiyet, toplumda ciddiyet kalmadı. Hak, hukuk, kitaplarda kaliyor. Küçuk Narin'in cesedi on dokuz gün, gözler gördüğü halde, köylüler ve devletin birimleri bildikleri halde  bulunmadı deniliyor. Deyim yerindeyse artık mızrak çuvala sığmayinca yetkililer cesedi elleriyle koydukları gibi buluyorlar. İçişleri bakanı pazar günü tüm Türkiye'nin merakla, acı içinde takip ettikleri Narin'in hunharca öldürüldüğünü açıkladığında büyük bir üzüntü ile öğreniyorlar. Narin olayı bir kez daha gösterdi, herşeye rağmen Türkiye halkı, insan olarak,  tasada kıvançta,  ortak değerlere sahipler. Bu acı,  böylesi bir sosyal gerçeği de gösterdi. Ama aynı şekilde Türkiye toplumunun sosyal trajedilerini bir kez daha hatîrlattı.  Bunlar kadın cinayetleri, güvenilir yerler diye ailelerin çocuklarını  gönderdikleri yurtlarda, cinsel çocuk tacizleri, hakkın, hukukun, aleni ihlal edilmesi karşısında  toplumsal, demokratik bir tepki ve duyarlık gösterilmemesi, tıpkı Narin olayında olduğu gibi bir bakıma bir sosyal trajedidir. Halk tvler'de, sosyal medyada haksızlığı, hukuksuzluğu bir dizi, bir film seyreder gibi seyrediyorlar. İşte sosyal trajedi budur. Sosyal trajedi kötü olaylara tepki gösterdikleri hakde, halkın olaylardan ders almaması denilse bu da sosyolojik bir olgudur diyebiliriz.  Hala yoz filim ve diziler ilgi görüyor. Kendi doğru örf ve adetlerinden gittikçe uzaklaşıyor. İşte bu da bir nevi sosyal bir trajedidir.  Küçük Narin bir defa değil, bence üç defa öldürüldü denilebilir. A. Asıl ölümün oluşumu büyük bir sosyal trajedidir. B. Üst satırlarda değindiğimiz gibi ölümünden 19 gün sonra bilindigi halde cesedinin  bulunuyor olmasıdır. C. Daha sekiz yaşında bir kız çocuğunun tabutuna gelinlik konuluyor. Demek oluyor ki toplumun küçük bir kız çocuğuna bakış açısı budur. İste bu durum sorgulanır, tabuta gelinlik değil, okul çantası, Veya sevdigi elbiseleri, hatta cüzü bile konulabilirdi. Sonuç olarak, Türkiye halkı bunun gibi trajik olaylardan ders çıkartmalıdır.
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2024 - Çarşamba

KÜÇÜK NARİN'NİN ÖLDÜRÜLÜŞÜ SOSYAL BIR TRAJEDİDİR

Narin Henüz daha sekiz yaşındaydı. Hayat kendisi ve akranları açısından toz pempe güllük gülistanlıktı. Yaşamın acımasız kurallarını, nereden bilecektı yavrucağız. Ölümün bile olduğunu narin bilmezdi. Ama feodal bir toplumun, feodal iki yüzlü kültürü Narinciği bu yaşamdan acımasızca kopardı.Hemde en yakınları tarafından vahşice boğularak öldürüldü.
Küçük masum Narin, canavara dönmüş en yakınını karşısında görünce neye uğradığını şaşırmıştır. Büyük bir ihtimalle karşısına amca dedigi vahşiden de öte bir yaratık dikilmiştir. Küçük Narin'nin o anki duygusunu empati yapınca az çok biraz  anliyoruz. Ne oluyordu sanki bir film içindeydi. 
Canavarın elleri boğazını sıkıp nefessiz bırakmaya başlayınca, acı, rezil bir yaşam gerçeğiyle karşılaştığını ilk ve son kez anlamış, oracıkta bu kötü dünyadan boğularak ayrılmıştır. Aslında Narin'i öldüren yoz sistemdir. Yoz insan ilişkileridir. Dejenere edilmiş kişiliklerdir. Batı ile doğu arasında, cami ile Kilise arasında kalmışlıktır. Kişilik sorunlarıdır. Yoz eğitimdir. Daha doğrusu eğitimsizliktir. 
Ezcümle, bir bakıma, Narin'i bilgisizlik, cehalet, zamanın dışında kalmak öldürdü. Ahmet Arif'i anımsıyorum! Nazim Hikmetle kiyaslanan usta şairin ilk ve son şiir kitabı olan "Hasretinden prangalar eskittim." Bu kitaba trajedi, destan şiirleri kitabı demek mümkün. Neler, neler dememişti ki, özelde doğuanadolu,  genelde batıanadolu'nun çağdaş dünyadan nasıl soyutlandığını dertli, dertli anlatmış yazmıştir. Usta ozan bir dizgesinde, şairlerin bilginlerin dünyasında kalmışım bir başıma bir başıma uzak." Demiştir. Çaresiz ve çözümsüz kalmak acı olan budur. Acı olan yolunu yöntemini insan olmayi unutmaktır. Acı olan anderson masalarında olduğu gibi yolunu yönünü, nereye gidecegini bilmemektir. Başka çok şeyler anlatmıştır Arif, tabi arif olan anlar.
 "Doğdun üç gün aç tuttuk, üç gün meme vermedik sana, adiloş bebe hasta düşmeyesin diye, töremiz böyle diye." Şimdi artık törede kalmadı, her şey bozuldu. Pusulasız kalındı. Devlette ciddiyet, toplumda ciddiyet kalmadı. Hak, hukuk, kitaplarda kaliyor. Küçuk Narin'in cesedi on dokuz gün, gözler gördüğü halde, köylüler ve devletin birimleri bildikleri halde  bulunmadı deniliyor. Deyim yerindeyse artık mızrak çuvala sığmayinca yetkililer cesedi elleriyle koydukları gibi buluyorlar. İçişleri bakanı pazar günü tüm Türkiye'nin merakla, acı içinde takip ettikleri Narin'in hunharca öldürüldüğünü açıkladığında büyük bir üzüntü ile öğreniyorlar. Narin olayı bir kez daha gösterdi, herşeye rağmen Türkiye halkı, insan olarak,  tasada kıvançta,  ortak değerlere sahipler. Bu acı,  böylesi bir sosyal gerçeği de gösterdi. Ama aynı şekilde Türkiye toplumunun sosyal trajedilerini bir kez daha hatîrlattı.  Bunlar kadın cinayetleri, güvenilir yerler diye ailelerin çocuklarını  gönderdikleri yurtlarda, cinsel çocuk tacizleri, hakkın, hukukun, aleni ihlal edilmesi karşısında  toplumsal, demokratik bir tepki ve duyarlık gösterilmemesi, tıpkı Narin olayında olduğu gibi bir bakıma bir sosyal trajedidir. Halk tvler'de, sosyal medyada haksızlığı, hukuksuzluğu bir dizi, bir film seyreder gibi seyrediyorlar. İşte sosyal trajedi budur. Sosyal trajedi kötü olaylara tepki gösterdikleri hakde, halkın olaylardan ders almaması denilse bu da sosyolojik bir olgudur diyebiliriz.
 Hala yoz filim ve diziler ilgi görüyor. Kendi doğru örf ve adetlerinden gittikçe uzaklaşıyor. İşte bu da bir nevi sosyal bir trajedidir. 
Küçük Narin bir defa değil, bence üç defa öldürüldü denilebilir. A. Asıl ölümün oluşumu büyük bir sosyal trajedidir. B. Üst satırlarda değindiğimiz gibi ölümünden 19 gün sonra bilindigi halde cesedinin  bulunuyor olmasıdır. C. Daha sekiz yaşında bir kız çocuğunun tabutuna gelinlik konuluyor. Demek oluyor ki toplumun küçük bir kız çocuğuna bakış açısı budur. İste bu durum sorgulanır, tabuta gelinlik değil, okul çantası, Veya sevdigi elbiseleri, hatta cüzü bile konulabilirdi.
Sonuç olarak, Türkiye halkı bunun gibi trajik olaylardan ders çıkartmalıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.