EYYUBİ AİLESİNİN KÖKENİ. Selahaddini Eyyub'nin kurduğu ve ilk hükümdarı olduğu Eyyubiler devleti Selahaddin'nin babasının adı Necmeddin Eyyubi oluşundan dolayı ona atfen Eyyubi devleti adı verilmiştir.
Necmeddin Eyyüb ve şerkuh'un babaları Şadi bin Mervandır. Ünlü Müslüman bilim insanı ve sosyolog İbn-i Haldun bundan, Şadi El Kurdi diye söz eder. Bu aile Şeddadi Kürt devletinin (kuruluşu 951. yıkılışı 1199) sınırları Divin şehrinin, tamamı Kürt olan ecdanakan adlı Kürt köyünde doğmuşlardır.
Şadi bin Mervan'nın babasının adı da Mervandır. Soyları bir kaç baba Mervan adıyla söyleniyor. Selahaddini Eyyubinin İslam ve Dünya tarihinde en büyük başarısı, 88 yıl Avrupa haçlı devletlerinin eğemenliğinde kalan kutsal Kudüs şehrini Haçlı ordularından alması, Müslüman topraklarına tekrar katması olmuştur. Bu uğurda çok büyük insan üstü mücade vermiştir.
Kudüs alınana kadar kendisine her türlü insani duyguları yasaklamıştır. "Kudüs alınmayana kadar ben nasıl gülerim." demiştir. Allah vergisi büyük bir zekadır. Tüm insani, erdem diyebileceğimiz tüm meziyetler adeta şahsında toplanmıştır. Çok cömert, çok cesur, merhametli, mütevazi ve adildir. Düşmanları olan haçlılar ve yazarları bile kendisinden adil sultan olarak bahsederler. Selahaddin hakkında dünyada belki hiç bir tarhi şahsiyet kadar kitaplar, eserler yazılmamıştır.
İslam dini şartlarına, itikatte son derece samimi inançlı olarak bağlıdır. İslami meseleleri okuduğu, anlatıldığı zamanlar çoğu zaman gözyaşlarını tutamaz ağlardı. Çocuk denilecek bir yaşta Kur'an'ı ezberlemiş hafız olmuştur. Dini bilgiler dışında fenni ilimlerde öğrenmişti.Tarıh, sosyoloj,. matematik ve geometriyi iyi biliyordu. Ayrıca yapı imaret işlerinde gelenekten, genetikten gelen bir ustalığı vardır. Çünkü mensubu olduğu Şeddadi Kürt devletinde imaret çalışmaları çağın ilerisinde bulunuyordu. Selahaddin, nitekim bu geleneği, kurduğu Eyyubi devletinde devam ettirdi. Eyyubi devletinin sınırları içerisinde bulunan önemli merkezlerde Khire, Şam, Hlep, Urfa, Diyarbakır, Hasan keyf ve bir çok yerde, hayır kurumu hastahaneler, bunun içersinde akıl hastahaneleri de bulunuyordu. Hanlar, hamamlar, köprüler, camiler,bakım evleri kurmuştur.
Dünya çapında bu büyük komutan insani vasıflar dışında özel olarak ırkçılık ve milliyetçilik, kesinlikle yapmamıştır. Kendisi öz be öz Kürt olduğu halde hiç bir zaman Kürtlüğü öne sürmemiştir. Şimdi bazı Kürt milliyetçileri Selahaddini Kürtlüğü öne sürmediği için acımasız br şekilde elerştirirler. Ayrıca, özelde müslüman,genelde diğer miletlere karşı bir ayrım yapmamıştır. Kürtçe ve Arapça konuşur. Türkçe ve Farsça bilirdi.
Ama ne yazık ki son zamanlarda bazı ilkel milliyetçi Arap ve Türk tarihçileri Selahaddin Kürt değil Arap'tır veya Türk'tür diye gerçeklerle alakası olmayan bir biçimde, mensubu olduğu miletini inkar ediyorlar. Bu görüş açısı hakikate aykırı, bağdaşmadığı gibi, tek kelimeyle ayıp ve günahtır. Zira Kuran ayetleri kavimleri kabul etmemeyi inkar etmeyi büyük bir günah olarak belirtmiştir. Selahaddin'nin aşireti şeddadilerin bağlı olduğu hezbani kabilesinin Revadi kolu, güya Yemenden, Irak Basra'dan gelmiş Arap kökenlidir gibi iddialar doğru değildir. Bunda maksad bu büyük kahramanı Kürt halkına mal etmeme siyasetidir.
Halbuki Selahaddin ve çevresi Kürt olanlar, ünlü din bilgini kadı Fadıl, ünlü tarihçi İbn-i Şeddad, Eyyubilerin büyük komutanı İsa El Hkkari, millet konusu açıldığı zaman sohbetlerinde, sürekli üstünlük takva ile derlerdi . Zaten bu anlayış ve düşünce Kur'an ve peygamberin dedikleriyle bire bir örtüşüyordu. Bu konuda fazla ayrıntıya girmeyeceğiz. deyim yerindeyse, bir türk ata sözünde denildiği üzere "Güneş balçıkla sıvanmaz." Devam edecek