Diğer tanınmış medreseler
2- Meşhediye Hüseyin medresesi
Bu medrese Fatimileriin Hazreti Hüseyin adıyla, müslümanlar arasında tefrika yaratmak amacıyla kullandığı, istismar yaptığı Şii mezhep anlayışının yanlışlığını ortaya koyma amacıyla kurulmuş bir eğitim kurumudur. Zaten sultan Selahaddin Eyyübi ve sonradan gelen Eyyübi hükümdarlarının tek gayesi Şii merkezlerde Şiiliğin kültürel inançlarını yok etmek, yerine Sünni mezhep inancı şartlarını oluşturmaktır. Kahire bu alanda çok önem teşkil ediyordu. Medreseler en çok bu şehirde kurulmuştu.
3- Fadılliye medresesi
bu medrese Kadı Fadıl tarafından 1184 tarihinde yaptırılmıştır. Kadı fadıl, kendi adnı taşıyan bu medreseye çok sayıda kitap vakfetmiştir. Bu sayının yüz bin kitap olduğunu söyleyenler vardır. o dönemde yaşamış ünlü tarihçi Makrizi, Fadılliye medresesinin Kahire'nin en büyük medresesi olduğunu yazmıştır.
4 -Kemaliye Hadis medresesi
Eyyübi devleti hükümdarlarından Melik Kamil bin Adil tarafından 1225 tarihinde Kahire'de yaptırılmıştır. Bu medrese adından anlaşılacağı üzere hadis üzerine eğitim veriliyodu. Bu hükümdar hadis dinlemeyı çok seviyordu.
Salihiyye medresesi
Bu Medrese yine Kahire'de Salih Necmeddin bin Eyyüb tarafından 1241 tarihinde Fatimilerin Şark saraylarının yerinde yaptırılmıştır. Görüldüğü üzere Eyyübiler, tarihte, yalnız savaş, Cihad olarak tanınmıyor ve anılmıyorlar. Yaşadıkları asırlarda kendilerinden önce hüküm sürmüş yönetimlerden çok daha fazla, her alanda çeşitli eserler bırakmışlardır.
Eyyübiler inşa ettikleri medreselerde hadis ve fıkıh eğitimi veriliyor, ayrıca bu bilgilere ek olarak sarf, nahire, edebiyat ve lıgat gibi dersler veriliyordu. Bu medreselerde felsefeye yer yoktu. Felsefe buralarda hoş karşılanmazdı.Selahaddin felssefe derslerini, konularını hiç sevmezdi deniliyor.
Halbuki Fatimiler felsefeye önem verir, Şii inanç sistemini felsefeyle sağlama almışlardı. Felsefenin redi neredeyse Şiiliğin reddi olarak kabul ediliyordu. Sünni alimler ve din addamları, Şiilierin aksine, İslam dinin felsefeye ihtiyacı olmadığını belirtirlerdi. İbni Salah adlı sünni bir alim verdiği vaazlarda İslam dinin kolay anlaşılır bir din olduğunu, ne felsefeye, ne de mantık ilmine ihtiyacı olmadığını anlatırdı.
İmamı Gazali Tehafütu'l felasife adlı kitabında felsefeyı ve felsefecileri yerden yere vurmuş, din karşıtı olduğunu belirtmiştir. Felsefe böylece, İslam aleminde eski cazibesini kaybetmiiştir. Bunda İmamı Gazali kadar, Eyyübilerin çok katkıları olmuştur. Eyyübiler 1171 yılında Fatimi Şii devletini yıktılar. Ayrıca Fatimilerin eğemen olduğu Yemen 1173 yılında alındı. Yemen minberlerinden Abbasi halifes adına hutbe okuttular. Ayrıca en önemlisi Mekke ve Medine gibi mukaddes şehirlerin denetimi sağlandı. Abbasi halifesi adına hutbeler okunmaya başlandı.
Eyyübiler böylece İslam aleminde, müslümanlar arasında birlik sağladılar. Böylece Abbasi halifesinin dini, siyasi gücü sağlanmış olldu. Selahaddin Abbasi halifelerine büyük saygı duyuyordu. Onun bu hürmeti köklü imanından kaynaklanıyordu.
Selahaddin Haleb'i aldığında kadı Fadl, Halife, EN-Nasıra Selahaddin adına mektup yazmıştı. Mektup'da şöyle deniliyordu. "Maksadlar üçtür, Allah yolunda cihad, Allah'ın kullarına zulmetmekten el çekmek, bir de Allah'ın halifesine itaat. Bu hizmetkarın fethettiği beldelerdeki hedefi bunlardır. Allah biliyorki o dünya malı için savaşmıyor. O ancak bu işlerin gerçekleşmesini istiyor." Devam edecek