DİYARBAKIR'IN FETHİ
Selahaddin Eyyübi Urfa'yı aldıktan sonra yönünü kuzeye Amed, Diyarbakır tarafına çevirdi. 15 Nisan 1183 tarihinde Amed önlerine geldi, şehri kuşattı. Amed hakimi Muhammed İldeniz zayıf güçsüz biriydi. Yönetimde sadece ismi vardı. Şehrin esas hakimi Bahaddin bin Nisan adlı biriydi. Bahaddin hem cimri hem kötü ahlaklı biri olduğu söyleniyor.
Zahire ve malların halka dağıtılmasını menetmiştir. Selahaddin kuşatma esnasında Amed'in ileride gelenlerine mektub yazmış ve onlara bazı vaadlerde bulunmuştur. Savaşta ısrar ettikleri takdirde bundan büyük zarar göreceklerine dair tehditte bulunmuştu. Halkın içinde bulunduğu durum, şehri savunacak bir durumda değilerdi. Bundan dolayı İbni Nisan Selahaddin'den kendisi ve ailesi için af istedi.
Ayrıca mal ve zahireleri götürmek için üç gün mühlet aldı. Üç gün geçtikten sonra Selahaddin 16 Nisan 1183 tarihinde şehri ve nahiyeleri teslim aldı. Nureddin Muhammed adlı birini vali olarak atadı. Ona şehri adaletle yönetmesini,haksızlıktan kaçınmasını düşmana karşı her zaman sultanın yanında yer almasını, emrinden çıkmamasını emretti. Selahaddin Haçlılara karşı savaşlarda Amed valisi Nureddin'i her zaman duyarlı olarak gönüllü bir şekilde yanında görmüştür.
SELAHADDİN'NİN ZENGİ AİLESİ İLE İLİŞKİLERİ
Selahaddin döneminde yaşayan bazı tarihçiler Zengilerle olan ilişkisini farklı şekilerde izah etmişlerdir.Gerçek olmayan yorumlar yapmışlardır. Selahaddin'nin yegane amacı ve hedefi Kudüs'ü kurtarmaktır.Tüm yaşamını buna göre planlamıştır.Bunun da gereği müslümalar ve emirleri arasında ihtilaf değil, birlik oluşturmak istemiştir.
Bundan dolayı cihad, savaş ile ilgili kararlarında devamlı Abbasi halifelerini bilgilendirmiş,onların onayını almıştır. Güvenilir tarihçilerin yazdıklarına göre, Selahaddin Zengilere karşı her zaman saygılı davranmıştır. Musuldaki Zengilere hediyeler göndermiştir. Onlar ile zorunlu olarak savaştığında, şehirlerini
kuşattığında itidalı elden bırakmamış, hiç bir zaman aşırıya gitmemiş tarzı yumuşak olmuştur.
Mısır, Suriye, Anadolu şehirlerini aldıktan sonra, asıl hedefine odaklandı.Haçlıları nasıl yenmenin planlarını yapmaya başladı. Müslümanlar arasında birlik sağlanmış, tek liderlik altında ilerki sayfalarda belirtileceği üzere Hittin'de büyük haçlı orduları yenilmiştir.
Hittin zaferi, akabinde Kudüs'ün kurtarılması öyle kolay olmammıştır. Nice badireler engeller atlatılmış, nice çileler çekilmiş, ancak böylece hedefe varılmış amaca ulaşılmıştır.
Selahaddin yalnız haçlılara karşı savaşmıyordu. iç sorunlar karşısına çıkıyordu. Karşısında Zengiler vardı. Şiiler kendisine düşmandı. Zira Mısır Fatımi Şii devletini devirmişti. İranlı Hasan Sabah'ın kurduğu suiskastçı Şii Haşhaşi örgütü bu nedenle Selahaddin Eyyübi'ye bir kaç kez suiskast düzenlemişler, başarılı olmamışlardır.
Oysa bu örgütün bu konuda çok tecrübeli tetikçileri hep başarılı olmuşlar, seçtikleri devlet adamlarını öldürmüşlerdir.
Çeşitli Şii kolları, mezhepleri Selahaddin'i öldürmek istiyorlardı. Fatımi devletinin yıkılmasını unutmuyorlardı. Bunun intikamini almak için, çeşitli planlar hazırlıyorlardı. Batıni şiilerin lideri şeyhül cebel, Selahaddin'e karşı haçlılar ve zengilerle iş birliği yapıyordu.
Batıni şiileri Selahaddn'i öldürmek için her yolu denediler, bir sonuç alamadlar. Bu defa orduya sızdılar. Ordunun giydikleri asker elbiselerini giydiler. Bir ara beş batıni fedaisi Selahaddin'nin olduğu çadıra saldırdılar. korumalar ikisini etkisiz hale getirdi. diğer üç fedai kaçarken öldürüldüler.
Bunun üzerine Selahaddin ordusuyla birlikte Hama'da bulunan Batıni karargahına saldırdılar. Çoğunu oldürdüler. karargahlarını yakıp yıktılar. Devam edecek