KEREK İLE ŞEVBEK ALINIYOR
Kerek Ürdün'de bulunan bir şehirdir. Şevbek denilen bu bölgede de yine Şevbek adını taşıyan bir kale vardır. Bu her iki yer, Kudüs'te esir bulunan Stefani adlı bir kadına Haçlılar ikta olarak vermişti. İkta. eski çağlarda hükümdarlar tarafından kendilerine yararlı olacak kişilere verilen yer anlamına geliyor.
Stefani vergisini verip kurtulduktan sonra, Selahaddin'den Tebnin hakimi oğlu Hemfrı'yi de serbest bırakmasını istedi. Selahaddin Kerek ve Şevbek kalerinin vermesi şartıyla oğlunu bırakacağını söyledi. Kadın oğlu için bunu kabul etti Her iki kaleyi verdi. Ancak kale komutanı ve muhafızları kaleyi teslim etmediler. Çatışma başladı, bir yıl kadar kuşatma sürdü. Kaledekiler, aç kaldılar, hayvanlarını kesip yediler. Artık dayanacak güçleri kalmadı, teslim oldular. Böylece her iki önemli kale Eyyübilerin eline geçti.
TRABLUS VE ANTAKYA KUŞATILDI
Selahaddin Eyyübi gazaya doymuyordu, sanki cihad, savaş için yaratılmıştı. Savaş ve cihad yapmakta ki gayesi doğruluk adalet üzerine İslam dinini yaymaktır. Asla bireysel bir çıkar ve kariyer peşinde koşmadığı anlaşılıyor. Ortadoğu güney bölgeleri Filistin Lübnan tamamen alındıktan sonra, bu defa Libya Trablus şehrine yönelik baskınlar düzenlendi.
Trablus kontu üçüncü Raymond Hıttin savaşında kaçtıktan kısa bir süre sonra kederinden ölmüştür. Çocukları yoktu. Vasiyeti üzerine topraklarının vasiliğini Antaktya kontu Üçüncü Bohemond'un oğluna verdi.
Selahaddin bu iki bölgeye saldırmak için doğu illerinden ve Irak Şengal bölgesinden asker topladıktan sonra, Suriye sahil sıra dağları arasında kuzeybatı Suriye'de, Antakya'nın güneyinde yer alan Arapça Cebel el -Ekrad. Kürtçe Çiyaye Kurdan. Türkçe Kürtlerin dağı anlamına gelen, bölgede bulunan Ekrad kalesine Haziran ayında saldırdı. Ama oranın istihkamı, savunması çok kuvvetliydi. Kale civarında çok güçlü bir direnişle karşılaştı. Bu nedenle Selahaddin orada fazla kalmadı.
Trablus ve Antakya sahilerine doğru yola çıktılar. Temmuz ayında Antartuş denilen kaleye hücum ettiler. Bu kalede büyük bir direniş gösterdi. Bunun üzerine Eyyübi ordusu kaleyı ateşe verdi, yaktılar.
Bu sefer Trablus kontluğu'nun kuzeyınde bulunan Banyas'a yöneldiler, orayı da aldılar. Daha sonra Antakya kontluğu sınırlarına girdiler, orada bulunan Cebele kalesini ele geçirdiler. Sonra Lazkiye şehrini teslim aldılar, bu şehir Antakya kontluğunun en önemli bir sahil liman şehriydi. Haçlılar Eyyübi ordusuna karşı gelemeyeceklerini anladıkları için, savaşmadan oradan çekildiler.
Kısacası, bu bölgede bulunan kaleler ve yerleşim yerlerinin tamamı alındı. Antakya çevresindeki tüm haçlı güçlerinin konuşlandığı kaleler, karakollar ele geçirilince Antakya kontluğu tam savunmasız kaldı. Selahaddin buralarla da yetinmedi. Kürt dağlarından sonra, bu sefer Amanos dağlarına yöneldi. Burada bulunan kaleler de alındı. Bu bölgelerde sadece Trablus ve Antakya şehir merkezleri kalmıştı.
Böylece Antakya kontluğu şehri koruyan güçlerden mahrum, bir anlamda savunmasız kalınca, bunun üzerine kont üçüncü Bohemond, Selahaddin'e barış teklif etti. Eyyübi ordusunun kendi bölgesinde aldığı tüm yerleri kabul etti.
Selahaddin Antakya şehir merkezini de alabilirdi, ama ordusu bitmeyen savaşlardan dolayı, çok yorgun düşmüştü. Ordunun fazla yıpranmasını istemediği içini sekiz aylık süreli bu barış teklifini kabul etti.
Selahaddin ilke olarak savaşlarda yapılan barış tekliflerini genel olarak kabul ederdi. Zira kendisi, Kur'an'ı iyi anlamış, çözümlemiş, bu dinsel kitabın adalet yönünü takip ediyordu. Nitekim bir hadiiste Sulhel Hayr, barışta hayır var. Denilmektedir.
Eyyübi ordusu böylece yönünü güneye Filistin civarlarına tekrar çevirdi. Oralarda alınmayan küçük yerleşim yerleri küçük askeri kuvvetleri denetimlerine aldılar. Devam edecek