İngiltere Kralı le Fransa Kralı'nın araları iyi değildi. Buna rağmen Rişar'ın gelişi, kuşatmaya katılması, Haçlı güçkerine moral olmuş, onları sevindirmişti. Şehire sürekli saldırılarda bulunmaya başladılar. Müslümanların durumu her geçen gün kötüye gidiyordu.
Selahaddin gelişmeleri takip ediyor, bir strateji geliştirmek istiyordu. Haziran ayında Cizre'den destek birlikleri gelmiştir. Gelen birlikler haçlılara baskınlar düzenlenmeye başladı. Hçlılarda buna karşılık veriyorlardı.
Karşılıklı yapılan saldırılar bir sonuç vermiyordu. İngiliz kral Rişar Selahaddin'e bir haber gönderip, barış yapmak, bir araya gelmek istedi. Selahaddin ise Rişar'a yolladığı cevapta, barış yapmak için, iki hükümdarın bir araya gelmesinin gerekli olmadığını, kardeşi Adil'in kendi adına barış yapılıp yapılmayacağına dair bir karar verebileceğini bildirdi. Tam bu diyaloglar devam ederken, tesadüf olarak iki kral aniden hastalandılar.
Rişar'ın hastalığı daha ağırdı. Buna rağmen inatlarından vaz geçmiyorlardı. Şehir haçlıların mancınık saldırıları altında bulunuyor, surlar yıkılmış bir duruma gelmişti. Şehri savunanlar Selahaddin'e bir mektup yazarak, güçlerinin tükendiğini, ek bir yardım gelmese, şehri haçlılara teslim etmekten başka çareleri olmadığını, bu şekilde canlarını kurtarmaktan başka seçenekleri olmadığını haber verdi.
Akka şehri sahilde stratejik bir konumda bulunuyordu, Akka düşerse, Kudüs'te tehlikeye düşecekti, Gelen bu haber Selahaddin ve ordunun moralini oldukça bozmuştu. Zira Akka dışındaki müslümanlar Akka'nın düşeceğini tahmin etmiyorlardı. Çünkü Akka savunmasında çok önemli ve değerli komutanlar vardı. Bunlardan biri Fakih ve alim İsa el Hekari, diğeri Türk kökenli cesur komutan Bahaddin Karakuş'tu.
Ama bu değerli emir, komutanlar, bu büyük güç karşısında fazla bir şey yapamazlardı. Güçlerinin sonuna geldiklerini anlayınca, komutanlardan Seyfeddin Ali Meştup bizzat haçlı karargahına gitti. Fransa kralı ile teslim görüşmesinin şartlarını müzakere etmek istedi. Görüşme yapıldı. Kral kayıtsız
şartsız teslim olmalarını istedi. Kral Selahaddin'in yaptığı gibi asil hareket yapmadı.
Bunun üzerine Ali Meştup, tüm askerlerimiz ölünceye kadar sizinle savaşmaya devam edecektir dedi. Haçlılar ikili oynuyorlardı. Bir yandan Akka şehri içerisinde'ki müslüman yöneticilerle görüşme yapıyor, olumsuz cevap veriyor, diğer yanda Selahaddin ile görüşüyorlardı. Asıl bu görüşme önem teşkil ediyordu.
Selahaddin Akka'da mahsur kalan müslümanlar serbest bırakılması halinde, ellerinde bulunan Hiristiyan esirleri bırakacaklarını söyledi. Haçlılar bir türlü yola gelmiyorlardı. Bunu gören Selahaddin Akka'daki müslümanlara moral ve direnme gücü veren bir mektup yazdı. Birde bir plan sundu. Buna göre müslümanlar hep birlikte, top yekun şehrin kapılarına doğru hücum edecek,şehirden çıkmaya çalışacaklar. Kendisi de Akka önlerinde Haçlıları kuşatacak onları mağlup edecek.
Ancak bu proje hayata geçmeden haçlılar şehri işgal etmeye başladılar. Müslümanlar önlerinde şerefle ölmekten başka çare kalmadığını anladılar. Selahaddin'e gönderdikleri mektupta, kahramanca, ölümüne savaşacaklarını bildirdiler. Fakat Selahaddin ile Seyfeddin Ali Meştup müslümanların kanları akmasın diyorlardı.
Bundan dollsyı Ali Meştup Fransa Kralı Filip Ogust ile ikinci kez bir görüşme yaparak, anlaşma yapmak zorunda kaldı. Buna göre müslümanların can ve mal güvenliği sağlanıyor, buna mükabil, müslümanlar şehri haçlılara teslim edecekler. İki yüz bin dinar altın verecekler, ellerinde bulunan beş yüz Hiristiyan esirleri serbest bırakacaklar. Ayrıca müslümanlar, ellerinde bulunan büyük haçı onlara verecek, Sur hakimi Konrad'a bir miktar mal verecekler.
müslümanlar bu teklifi kabul ettiler. Seyfeddin Ali Meştup'la bir anlaşma yaptılar. Seyfeddin çatışmadan barış içerisinde şehri onlara teslim ettiler. Ama haçlılar yine her zaman yaptıkları gibi, barış anlaşmasını bozdular, müslümanlara ihanet ettiler. Müslümanları hapsedip, mallarına el koydular. Fidye ve esirler gelene kadar,hapiste kalacaklar dediler.
Selahaddin fidyeyı topladı. Bunu haçlılara verip, vermeme, konusunu arkadaşlarıyla tartıştı. Onlar da haçlılarla tekrar görüşmesini ve arkadaşlarının
serbest bırakılmalarını, buna Kilisenin kefil olmasını istediler. Ancak Kilise yetkilileri bu işe karışmayacaklarını, kimseye kefil olamayacaklarını bildirdiler. Haçlılar nihayet yaklaşık iki yıl kuşatmadan sonra ancak Akka'ya girebilmişlerdi. Devam edecek