Artık gittikçe Kudüs'ün fethine adım, adım yaklaşılıyordu. Bütün cepheler de kızışan savaşın kaderi, Selahaddin'n Allah vergisi zekası strajesi ile çok geçmeden savaşın kaderini değiştirdi. Selahaddin ordusu var güçleriyle su kuyuları ile meşhur Hittin su bölgesini ele geçirdi. Bu o kadar önemli taktik bir hamle idi ki savaşın kırılma noktasıydı.
Çünkü Düşman güçleri Müslüman güçlerden kat be kat çok, hem silahlı donanımlı lojistik destekleri çoktu. Kudüs sayı ve güç itibarıyla alınmayacaktı. Çöl de susuz bitkin kalan haçlı güçlerinin çoğu savaşamaz duruma geldiler. Çoğu teslim oldular. Teslim olan asker ve komutanlara dokunulmadı eziyet edilmedi hatta onlara soğuk su bile verildi.
Ama daha evvel çok zalim davranan Reynald'a Selahaddin acımayacağına dair söz vermişti. Haklı olarak bu sözünü tutu çünkü daha evvelki bölümlerde değindiğim gibi esirleri öldüren çok acımasız bir kişi olan Reynald'ın bir kılıç darbesiyle kellesini uçurdu. Müslüman ordusu Kudüs’e girmek üzereydi. Başkomutan Selahaddin Eyyubi’nin aklın da halka ne yapacağına dair çeşitli düşünceler geçiyordu. Çünkü Kutsal Kudüs şehiri Haçlılar tarafından 1099 da işgal edildiğin de binlerce çoluk çocuk kadın yaşlı öldürülmüştü. Aynısını yapmak kalbin den geçiyordu ama buna bir türlü karar veremiyordu. Daha doğrusu bir insani özelik olan vicdanı ve merhameti buna engel oluyordu.
Çok geçmeden böyle bir karar vermeme bahanesi ararken. Kudüs’ün içindeki sivil kadın ve erkekler den bir haber geldi. Denildi ki eğer bizi öldürürseniz biz de bütün kıymetli eşyalarımızı yiyeceklerimizi yakar çocuklarımızı öldürür, sizinle savaşıp ölürüz denildi. Zaten Sultan ikircikliydi gelen habere sevindi bile demek mümkün.
Onun kalbi çocukların öldürülmesine isyan ederdi. Halka haber verildi. Giden gider serbesttir. Gitmeyen huzur için de burada kalır ibadetlerini yapar yaşamlarını sürdürürler şeklinde bir söz verdi. Kudüs halkı Selahaddin'ın sözünün eri bir sultan olduklarını bildikleri için korkusuzca teslim oldu.
Selahaddin onlara yönelik bir konuşma yapar hepimiz sonuç ta farklı inançlar da olsak bile sizler de bizler de insanız. Parası olan cizye vergi verir. Parası olmayan gene serbest bırakılır. Hatta istiyenlere yerleşmek için Kudüs dışın da arazi bile verebilirim dedi. Belki Dünya tarihin de ilk kez İnsanlık adına göz yaşartıcı bir durum yaşanır. Selahaddin ilk iş olarak gider mescidi aksayı temizler. Günlerden Cumadır. İlk cuma namazı büyük bir cemaatle mescidi aksa da kılınır.
Ayrıca sanki İahi ve tarihi bir tesadüf olarak 2 Ekim 1187 Kudüs zaferi kadir gecesi gününe rast gelmiştir. Ve böylece 88 yıl süren Haçlıların Kudüs işgali sona erdiğinde Papa kahrından ölmüştü. Aradan çok geçmeden yeni seçilen Papa yine rahat durmadı. Hıristiyan devletlere ve halklarına yeni bir üçüncü Haçlı seferi için çağrıda bulundu. Çağrıyı başta İngiltere kralı aslan Yürekli rişar, Fransa kralı Flip Ogüst ve Almanya imparatorü Frederik Barbaros anında kabul ettiler. 1191 yılında yola çıkarlar. Alman ordusu Kara yolu ile Anadolu topraklarından Konya'dan ciddi bir direnişle karşılaşmadan serbest geçerler.
Çünkü Anadolu Selçuklu devleti hükümdarı ikinci Kılıç Aslan döneminde zayıf ve güçsüz durumdaydı. Alman ordusu Mersin Silifke’den geçerken imparator Barbaros Atından suya düşer boğulur ölür. İngiliz ve Fransız orduları deniz yolu ile Şimdi İsrail’in deniz liman şehiri olan Akka'ya inerler sayıca ve askeri güç olarak üstün bir durum da olan Haçlı orduları Akka şehrini ele geçirirler.