NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

KÜRT SİYASİ HAREKETİ HAKKINDA

Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Savaş hali çatışmalar giderek ülkenin büyük şehirlerine acımasız bir terör şeklinde sirayet ederek sivil masum insanları hedef alır hale getirildi.Ancak İster kabul edilsin ister edilmesin terör olarak nitelendirilen olayların en önemli nedeni doğruyu demek gerekirse Kürt sorunu kaynaklıdır. Osmanlı döneminden sonra cumhuriyetle başlayan inkar edilmemesi gereken bu sorun Cumhuriyetin ilk yıllarında Asimilasyon politikası ile Kürt halkının dilini varlığını inkar etmeyle Başladı. Bununla yetinmeyen Kemalist sistem, Şark islahat planı ile Kürtçe konuşmayı dahi yasaklamakla kalmadı hatta para ve hapis cezası verdi. Mecburi iskan kanunu çıkardı. Nihayet bu ırkçı uygulamalara karşı İslami Kürt Şeyh Sait isyanıyla, Dersim Ağrı Zilan ayaklanması çok kanlı bir şekilde bastırıldıktan sonra, bu defa Kürt diye bir toplumun olmadığını öz be öz Türk soyundan geldikleri Kürt isminin dağlarda yağan karlar buzlaşıp basılınca kar kırt diye bir ses çıkar Kürt ismi oradan gelir diye akıl bilim dışı propaganda yapıldı kitaplar yazıldı. Devlet yetkililerinin 29'ıncı Kürt isyanı dedikleri Marksist sosyalist PKK'nın 1978 de kurulmasıyla Kürt ulusal talepleri bir kısım halktan destek alarak örgütlü geniş katılımlı bir güç oldu. Sorun yeni bir boyuta geldi. Sorun 12 Eylül'de 2932 sayılı kanunla Türkçe dışında yerel diller konuşanlara altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir maddesiyle zirve yaptı. Diyarbakır cezaevinde Kürt tutsaklara bilinçli olarak insanlık dışı işkence yaparak 1984 de gençlere dağın yolunu açtı.0 günden bu güne binlerce insanın ölümlerine neden olan bu sorun, hala savaşla. Şiddetle çözülür zannediliyor. Bir nevi akıl tutulması yaşanıyor. Daha evvel defalarca denen sonuç vermeyen bu yöntem devam ettikçe yeni acılara neden olur. Vicdanları yaralar. Aslında ülkenin bu devasa meselesi kardeşçe barışçı bir şekilde çözülebilirdi. Ancak kötü niyetli karanlık güçlerin müdahale ve yönlendirmeleri sonucu çözüm süreci ne yazık ki sona erdi. Sorun çözümsüz hale getirildi. Sorunun böyle kronik hale gelmesinde yalnız dış güçleri suçlamak bir nevi deve kuşu politikası veya üç maymunu oynamak olur.Asıl neden iç etkenlerdir.Kabul etmek gerek Ak parti iktidarı döneminde Kürt inkarından vazgeçildi Yeterli olmasa'da TRT Kurdi gibi bazı Önemli kültürel haklar verildi. Çözüm süreci başlatıldı. Akan kan üç yıl durdu. Ama ne acıdır çatışmaların tekrar başlamasında devlet güçlerinin çözüm üretmeyen savsaklayan uygulamaları kadar Kürt siyasi hareketinin yanlışları ikircikli tutumlarıda etkili oldu.PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 2013 nevrozunda söylediği 'silahlı dönem bitmiştir silahlar sussun fikirler konuşsun' tarihi demeci Her şeye rağmen ısrarla benimsenmesi gerekirdi. Nitekim Kürt siyasi hareketi sağlanan çatışmasızlık ortamından dolayı,1 haziran Milet vekilli seçimlerinde barajı geçerek %13oy alarak 80 millet vekilli çıkardı. HDP Türkiye partisi imajı ile ülkenin genelinden oy aldı. Şimdi Kürt siyasi hareketinin bir yol ayrımında olması gerekiyor. Ya söyledikleri gibi Türkiye partisi olarak bunun gereklerini yerine getirerek legal demokratik siyaset yürütecek veya ayrılmayı gündemine alacak. Başka çaresi yok ikisi bir arada olmuyor. Üniter devlete karşı değilim deyip silahlı mücadele yürütmek ayrılmıyorum demek özyönetim ilan etmek hendekler kazımak gerçeklerle bağdaşmiyor. Ayrıca öz yönetim ilanın diğer ilçelere sıçraması felaketi daha'da artırır. Bu nedenle devlet yetkililerinin Kürt siyasi çevrelerinin daha fazla acıların yaşanmaması için vicdanları gereği bu teşebüsleri kansız bir şekide önlemeleri gerekiyor. Ne diyelim sözün bittiği yerdeyiz, Allah herkese doğru temelde akıl fikir, vicdan ve acıma duygusu düşüncesi versin.
Ekleme Tarihi: 23 Mart 2016 - Çarşamba

KÜRT SİYASİ HAREKETİ HAKKINDA

Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Savaş hali çatışmalar giderek ülkenin büyük şehirlerine acımasız bir terör şeklinde sirayet ederek sivil masum insanları hedef alır hale getirildi.Ancak İster kabul edilsin ister edilmesin terör olarak nitelendirilen olayların en önemli nedeni doğruyu demek gerekirse Kürt sorunu kaynaklıdır. Osmanlı döneminden sonra cumhuriyetle başlayan inkar edilmemesi gereken bu sorun Cumhuriyetin ilk yıllarında Asimilasyon politikası ile Kürt halkının dilini varlığını inkar etmeyle Başladı. Bununla yetinmeyen Kemalist sistem, Şark islahat planı ile Kürtçe konuşmayı dahi yasaklamakla kalmadı hatta para ve hapis cezası verdi. Mecburi iskan kanunu çıkardı. Nihayet bu ırkçı uygulamalara karşı İslami Kürt Şeyh Sait isyanıyla, Dersim Ağrı Zilan ayaklanması çok kanlı bir şekilde bastırıldıktan sonra, bu defa Kürt diye bir toplumun olmadığını öz be öz Türk soyundan geldikleri Kürt isminin dağlarda yağan karlar buzlaşıp basılınca kar kırt diye bir ses çıkar Kürt ismi oradan gelir diye akıl bilim dışı propaganda yapıldı kitaplar yazıldı. Devlet yetkililerinin 29'ıncı Kürt isyanı dedikleri Marksist sosyalist PKK'nın 1978 de kurulmasıyla Kürt ulusal talepleri bir kısım halktan destek alarak örgütlü geniş katılımlı bir güç oldu. Sorun yeni bir boyuta geldi. Sorun 12 Eylül'de 2932 sayılı kanunla Türkçe dışında yerel diller konuşanlara altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir maddesiyle zirve yaptı. Diyarbakır cezaevinde Kürt tutsaklara bilinçli olarak insanlık dışı işkence yaparak 1984 de gençlere dağın yolunu açtı.0 günden bu güne binlerce insanın ölümlerine neden olan bu sorun, hala savaşla. Şiddetle çözülür zannediliyor. Bir nevi akıl tutulması yaşanıyor. Daha evvel defalarca denen sonuç vermeyen bu yöntem devam ettikçe yeni acılara neden olur. Vicdanları yaralar. Aslında ülkenin bu devasa meselesi kardeşçe barışçı bir şekilde çözülebilirdi. Ancak kötü niyetli karanlık güçlerin müdahale ve yönlendirmeleri sonucu çözüm süreci ne yazık ki sona erdi. Sorun çözümsüz hale getirildi. Sorunun böyle kronik hale gelmesinde yalnız dış güçleri suçlamak bir nevi deve kuşu politikası veya üç maymunu oynamak olur.Asıl neden iç etkenlerdir.Kabul etmek gerek Ak parti iktidarı döneminde Kürt inkarından vazgeçildi Yeterli olmasa'da TRT Kurdi gibi bazı Önemli kültürel haklar verildi. Çözüm süreci başlatıldı. Akan kan üç yıl durdu.
Ama ne acıdır çatışmaların tekrar başlamasında devlet güçlerinin çözüm üretmeyen savsaklayan uygulamaları kadar Kürt siyasi hareketinin yanlışları ikircikli tutumlarıda etkili oldu.PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 2013 nevrozunda söylediği 'silahlı dönem bitmiştir silahlar sussun fikirler konuşsun' tarihi demeci Her şeye rağmen ısrarla benimsenmesi gerekirdi.
Nitekim Kürt siyasi hareketi sağlanan çatışmasızlık ortamından dolayı,1 haziran Milet vekilli seçimlerinde barajı geçerek %13oy alarak 80 millet vekilli çıkardı. HDP Türkiye partisi imajı ile ülkenin genelinden oy aldı. Şimdi Kürt siyasi hareketinin bir yol ayrımında olması gerekiyor.
Ya söyledikleri gibi Türkiye partisi olarak bunun gereklerini yerine getirerek legal demokratik siyaset yürütecek veya ayrılmayı gündemine alacak. Başka çaresi yok ikisi bir arada olmuyor. Üniter devlete karşı değilim deyip silahlı mücadele yürütmek ayrılmıyorum demek özyönetim ilan etmek hendekler kazımak gerçeklerle bağdaşmiyor.
Ayrıca öz yönetim ilanın diğer ilçelere sıçraması felaketi daha'da artırır.
Bu nedenle devlet yetkililerinin Kürt siyasi çevrelerinin daha fazla acıların yaşanmaması için vicdanları gereği bu teşebüsleri kansız bir şekide önlemeleri gerekiyor. Ne diyelim sözün bittiği yerdeyiz, Allah herkese doğru temelde akıl fikir, vicdan ve acıma duygusu düşüncesi versin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.