2001 yılında kurulan adalet ve kalkınma partisi 2002 yılı parlemonto seçimlerinde büyük bir başarı kazanarak %34 oyla 365 miletvekili çıkararak iktidara geldi.
Şimdi 2023 yılı olarak kesintisiz 21 yıldır iktidardadır. Türkiye cumhuriyeti devletinde şimdiye kadar bu parti kadar uzun bir süre iktidarda kalan bir parti olmamıştır.
Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ancak 15 yıl iktidarda kalmıştır. Sonra gelen, Cumhuriyetin ikinci adamı İsmet İnönü ise 1950 seçimlerine kadar 12 yıl iktidar olmuştur.
Ak Partinin bu kadar uzun süre iktidarda kalmsının en önemli nedeni yoksul halk kitlelerine yaptığı sosyal yardımlardır. Biz burada sosyal ve politik bir tespit yapıyoruz. Halkı yoksulluktan kurtarmak için sosyal yardım değil, iş alanları açılması gerekir, yardıma muhtaç hale getirilmemesi. ayrı bir konudur.
Bir Çin atasözünde "Bana balık verme, balık tutmasını öğret", sözünün doğruluğu ayrı bir konudur.
İkinci neden, Ak Parti genel başkanı Edoğan'nın halkın dilini bilmesi nabzını iyi tutmasıdır. Ayrıca iyi bir hatip iyi bir konuşmacı olmasıdır.
Sonuçta her halkın tercihi kendi eğilimlerine, düşünce ve davranışlarına uyan kişileri, sevmesi ve seçmesidir. Bir hadis bu konuyu veciz bir biçimde anlatır" Her millet layık olduğu bir idareye haktır."denilir.
Ancak şimdi siyasi iktidar, yaklaşan seçimde görünen o ki zor bir durumdadır. Zira ülkenin genel ekonomik durumu iyi bir durumda değildir. Adalet, Doğru yol partisi genel başkanı, eski başbakan ve cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel'in "tencere, mutfak bir iktidarı getirir götürür demiştir." Bu olgu deneylerle kanıtlanmış bir doğrudur. Üst satırlarda değindiğimiz gibi Ak Partinin yıllarca iktidarda kalmasının en önemli nedeni ekonomik istikrardır. Ekonominin iyi olmasıdır diyebiliriz.
Ak Parti iktidarının ilk iki döneminde halkın geçim durumu iyi sayılırdı. Zenginle yoksul arasında önemli ölçüde bir gelir farkı yoktu. Orta direk denilen bir orta sınıf vardı. Bu parti kuruluşunda dile getirdiği programı uyguluyordu. Neydi bu ilkellerin en önemlisi, kısaca dersek, üç Y olarak anılan, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar'dı.
Ayrıca diğer en önemli vaadları, geçmiş iktidarların yaptıkları, partizanlık, adam kayırmacılık, ayrımcılık yapılmayacaktı. Diğer daha da önemli üç Y güçler ayrılığı olan yargı, yasama, yürütmenin ayrı olması, cumhuriyetin ve hukuk devletinin şartlarına bağlı kalacaklarını belirtmeleri, kabul etmeleri olmuştur.
Ak Partinin ilk dönemlerinin en büyük başarısı böylece demokrasi ve hukuk devleti ilkellerine bağlı olması sayesinde olmuştur. Zaten bundan dolayı ekonomide önemli başarılar elde edilmiştir. Bundan dolayı yabancı sermaye ülkemize akın, akın gelmişler, işsizlik ile yoksulluk azalmıştır. Türk parası yabancı paralar karşısında değerini korumuş, dolar kuru makul seviyelerde kalmıştır.
Ak partinin son yıllarda izlediği politika kuruluş ilkellerinin dışına çıkmıştır. Üç Y şartları uygulanamaz duruma gelmiştir. Bunun sonucu olarak zengin daha zengin, yoksul daha yoksul olmuştur. Siyasi baskı ve müdahaleler sonucunda yargı bağımsızlığı zedelenmiştir. Ülkemiz neredeyse dünya'da enflasyonun yani hayat pahallığının en yüksek olduğu bir yer haline gelmiştir.
Bu olumsuz durumu eleştiren muhalefete karşı, iktidar demokratik ilkellere uymayan biçimde ifadeler kullanıyorlar.
Örneğin ilimiz Urfa'da Ak Partinin birinci sıra adayı Bekir Bozdağ " Seçim akşamı ya şampanya patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabbi'ne hamdedenler olacak" şeklinde muhalefeti önyargı ile sanki namaz kılmazlar şekline gelecek bir ifade kullanması doğru olmamıştır. İktidarın diğer iki önemli ismi Süleyman Soylu iile Binali Yıldırım buna benzer, demokratik temeüllere uymayan demeçler verdiler.
Aslında yanlış olan seçimlere giderken içişleri, adalet ve ulaştırma bakanlarının istifa etmeleri gerekirdi.
14 mayıs seçimleri yaklaşırken partilerin anketlere yansiyan oy oranlarına göre cumhur ittifakı kaybediyor.
Demokrasilerde partiler seçimle gelirler, seçimle giderler. Bunun başka bir izahı yoktur. Bu ülke hiç bir partinin mülkü değildir. Her partinin ve liderinin bunu mutlaka kabul etmesi gerekir. Bundan dolayı eskiler haklı olar ak" Mahkeme kadıya mülk olmaz" demişlerdir.