NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

MORAL DEĞERLERİ

Yaşadığımız kapitalist modernite çağında yerel, olumlu kültürlerin yok olma riskleri vardır. Çünkü sermaye ve teknik gücü ellerinde tutan her güç tarihte ve günümüzde, çevrelerine üstünlük sağlamış egemen olmuşlardır. Hele bu güç dünya kurulalı beri teknik, ekonomik, siyasal en büyük devasa bir güce erişmişse, bu güce küçük devletler ve halklar ister istemez biat ederler. Bu büyük güç şimdi Amerika Birleşik Devletleri ABD diğer emperyalist devletler, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere. Bu ülkelerin burjuva sınıfları tüm teknik gelişmeleri elektrik, sanayi, fabrikaları, örgütlemişler, sahipleri olmuştur. Dolayısıyla ekonomik teknik gücü elinde tutan kapitalist sınıf devleti kendi halklarına ve diger halklara yeni yoz bir kültür dayatması içinde olmuşlardır. Ayrıca bilinen gerçek ekonomik güce sahip olanlar sosyal, siyasal ve askeri gücede sahip olurlar. Devlet bu anlamda son çözümde egemen sınıf burjuvazinin denetiminde, ezilenlerin her türlü baş kaldırısında baskı aracı olur. Bu olgu gelişmiş gelişmemiş her devlet için geçerli bir bilimsel saptamadır. Bu bağlamda bizim gibi ülkeler için dersek yerli ve milli olma söylemi gerçeği yansıtmaz. Çünkü gercek anlamda yerli ve milli olma sınıfsız, eşit bir toplum olma iddiası taşır. Oysa somut durum; yerli ve milli olma iddiasında olan siyasi partilerde bile farklı sınıfların varlığı bir gerçektir. Yani ezen ve ezilen sınıfların var olduğudur. Teknolojik gelişmeler elbette bir rahatlık, kolaylık, konfor getirmiştir. Mesela elektriğin bulunması büyük bir devrimdir. Ancak dur durak bilmeyen teknolojik gelişmeler iki ucu bir keskin bıçak gibi olmuştur. Sanayi kapitalist çağı aşan, emperyalist dijital çağ, bilgisayar, akılı cep telefonları iletişimin adeta ışık hızıyla ilerlediği bir dünya düzeni, özelikle tekniğe sahip olmayan halkların kültürlerini esir almıştır. Üst satırlarda belirtildiği üzere ekonomik teknik gücün sahiplerinin kendilerine uygun yeni dünya düzeni kültürlerini dayatıyor. Bu yeni kültür yeni medya iletişim organları intisgram, tik tok gibi karmaşık sosyal medya araçları insanları kendi öz kültürlerinden, moral degerlerinden hızla uzaklaştırıyor. Her şeyin fazlası zararlıdır söylemi doğrulanmış oluyor. Bunun adı kültür emperyalizmidir. Bizim öz kültürümüzün yaşamsal önemde, neredeyse varlık nedenimiz olan Moral değerlerimiz ise öz kültürümüzün bir yansıması olan aile değerleridir. Yardımlaşmadır. Bu durumda büyük oranda teknik güce sahip olmayan halkların kendi öz kültürlerine sahip çıkarak bir anlamda düzenin nesnesi değil, kendi öz kültürlerinin öznesi olabilirler. Bunun için gençlerin ve büyüklerin sosyal medya aygıtlarını çok kullanmamaları gerekiyor. İnsan kendisi olmalı, kendini varlamasının, kendini gerçekleştirmesi bence kendi öz kültürüne, moral degerlerine sahip çıkmasıyla olur. Bunun yolu batılı değerler sistemi değil, geleneksel demokratik dini ve ahlaki değerlerdir. Moral deyip geçmeyelim. Bir birey sıkıntılı anlarında sabırlı olmalıdır. Kutsal kitabımız Kur'anın bir çok ayetinde "Allah sabır edenlerle beraberdir" denilmektedir. Bu batılı kültürün bizlere dayattığı bu sıtres çağında sabrın, direnmenin, çok önemi vardır. Ayrıca Sakin olmaya çalışmalıdır. Şimdi, batı toplumu kapitalist modernizmin kişiler üzerindeki zararlı etkilerini gidermek ve bireysel öz güven yani moral değerlerini kazanmak için durmadan kişisel gelişim kitapları yazarak, sistemin bunalımından korumak istiyorlar. Bunları okumak bizim için çözüm değildir. Bizim kültürümüzde kişilik gelişimi moral değerleri üzerine bir yığın kitap vardır bunları okumak gerekir. Zaten intisgram ve tik tok gibi uyuşturan zarar veren siteler yerine yararlı kitap okumak bunlardan çok daha iyi olur. Samimi bir şekilde İbadet yapmak insanı moral olarak rahatlatır. Her şeyden evvel insan, sorunlar, sıkıntılar karşısında sabırla birlikte umutlu olmalı. Hiç bir sıkıntı moral bozukluğu devamlı değildir. Sonuçta insan bunu alışkanlık yapmasa geçicidir. Hacı Bektaşi Veli hazretlerinin tekesinde " ya hu buda " geçer yazılıdır. Büyük velinin bu doğru sözleri arada bir tekrarladığı soylenir. Moral değerleri konusunda birgün bir tv de eski Fenerbahçe kulübü başkanı Ali Şen'in konuşması hatrımda kalmıştır, Şen şöyle demişti "eşini kayb edebilirsin, işini kayb edebilirsin, hatta servetini dahi kayb edebilirsin, ama moralini ve kişiliğini kayb etmedin mi sana bir şey olmaz" demişti. Moral değerlerimize sahip çıkarsak sorunları asgari de olsa çözeriz.
Ekleme Tarihi: 08 Ağustos 2022 - Pazartesi

MORAL DEĞERLERİ

Yaşadığımız kapitalist modernite çağında yerel, olumlu kültürlerin yok olma riskleri vardır. Çünkü sermaye ve teknik gücü ellerinde tutan her güç tarihte ve günümüzde, çevrelerine üstünlük sağlamış egemen olmuşlardır. Hele bu güç dünya kurulalı beri teknik, ekonomik, siyasal en büyük devasa bir güce erişmişse, bu güce küçük devletler ve halklar ister istemez biat ederler. Bu büyük güç şimdi Amerika Birleşik Devletleri ABD diğer emperyalist devletler, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere. Bu ülkelerin burjuva sınıfları tüm teknik gelişmeleri elektrik, sanayi, fabrikaları, örgütlemişler, sahipleri olmuştur. Dolayısıyla ekonomik teknik gücü elinde tutan kapitalist sınıf devleti kendi halklarına ve diger halklara yeni yoz bir kültür dayatması içinde olmuşlardır. Ayrıca bilinen gerçek ekonomik güce sahip olanlar sosyal, siyasal ve askeri gücede sahip olurlar. Devlet bu anlamda son çözümde egemen sınıf burjuvazinin denetiminde, ezilenlerin her türlü baş kaldırısında baskı aracı olur. Bu olgu gelişmiş gelişmemiş her devlet için geçerli bir bilimsel saptamadır. Bu bağlamda bizim gibi ülkeler için dersek yerli ve milli olma söylemi gerçeği yansıtmaz. Çünkü gercek anlamda yerli ve milli olma sınıfsız, eşit bir toplum olma iddiası taşır. Oysa somut durum; yerli ve milli olma iddiasında olan siyasi partilerde bile farklı sınıfların varlığı bir gerçektir. Yani ezen ve ezilen sınıfların var olduğudur.

Teknolojik gelişmeler elbette bir rahatlık, kolaylık, konfor getirmiştir. Mesela elektriğin bulunması büyük bir devrimdir. Ancak dur durak bilmeyen teknolojik gelişmeler iki ucu bir keskin bıçak gibi olmuştur. Sanayi kapitalist çağı aşan, emperyalist dijital çağ, bilgisayar, akılı cep telefonları iletişimin adeta ışık hızıyla ilerlediği bir dünya düzeni, özelikle tekniğe sahip olmayan halkların kültürlerini esir almıştır. Üst satırlarda

belirtildiği üzere ekonomik teknik gücün sahiplerinin kendilerine uygun yeni dünya düzeni kültürlerini dayatıyor. Bu yeni kültür yeni medya iletişim organları intisgram, tik tok gibi karmaşık sosyal medya araçları insanları kendi öz kültürlerinden, moral degerlerinden hızla uzaklaştırıyor. Her şeyin fazlası zararlıdır söylemi doğrulanmış oluyor. Bunun adı kültür emperyalizmidir. Bizim öz kültürümüzün yaşamsal önemde, neredeyse varlık nedenimiz olan Moral değerlerimiz ise öz kültürümüzün bir yansıması olan aile değerleridir. Yardımlaşmadır. Bu durumda büyük oranda teknik güce sahip olmayan halkların kendi öz kültürlerine sahip çıkarak bir anlamda düzenin nesnesi değil, kendi öz kültürlerinin öznesi olabilirler. Bunun için gençlerin ve büyüklerin sosyal medya aygıtlarını çok kullanmamaları gerekiyor. İnsan kendisi olmalı, kendini varlamasının, kendini gerçekleştirmesi bence kendi öz kültürüne, moral degerlerine sahip çıkmasıyla olur. Bunun yolu batılı değerler sistemi değil, geleneksel demokratik dini ve ahlaki değerlerdir. Moral deyip geçmeyelim. Bir birey sıkıntılı anlarında sabırlı olmalıdır. Kutsal kitabımız Kur'anın bir çok ayetinde "Allah sabır edenlerle beraberdir" denilmektedir. Bu batılı kültürün bizlere dayattığı bu sıtres çağında sabrın, direnmenin, çok önemi vardır. Ayrıca Sakin olmaya çalışmalıdır. Şimdi, batı toplumu kapitalist modernizmin kişiler üzerindeki zararlı etkilerini gidermek ve bireysel öz güven yani moral değerlerini kazanmak için durmadan kişisel gelişim kitapları yazarak, sistemin bunalımından korumak istiyorlar. Bunları okumak bizim için çözüm değildir. Bizim kültürümüzde kişilik gelişimi moral değerleri üzerine bir yığın kitap vardır bunları okumak gerekir. Zaten intisgram ve tik tok gibi uyuşturan zarar veren siteler yerine yararlı kitap okumak bunlardan çok daha iyi olur. Samimi bir şekilde İbadet yapmak insanı moral olarak rahatlatır. Her şeyden evvel insan, sorunlar, sıkıntılar

karşısında sabırla birlikte umutlu olmalı. Hiç bir sıkıntı moral bozukluğu devamlı değildir. Sonuçta insan bunu alışkanlık yapmasa geçicidir. Hacı Bektaşi Veli hazretlerinin tekesinde " ya hu buda " geçer yazılıdır. Büyük velinin bu doğru sözleri arada bir tekrarladığı soylenir. Moral değerleri konusunda birgün bir tv de eski Fenerbahçe kulübü başkanı Ali Şen'in konuşması hatrımda kalmıştır, Şen şöyle demişti "eşini kayb edebilirsin, işini kayb edebilirsin, hatta servetini dahi kayb edebilirsin, ama moralini ve kişiliğini kayb etmedin mi sana bir şey olmaz" demişti. Moral değerlerimize sahip çıkarsak sorunları asgari de olsa çözeriz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.