Urfa, Covid 19 afetinde Türkiye ortalamasının çok üzerinde vakaların olduğu bir şehir haline geldi. Salgın korkutucu bir şekilde hızla yayılıyor. Adeta gözle görünmeyen çok hain bir düşman saldırısı karşısında halk korku içinde ne yapacağını bilemiyor. Her gün yüzlerce vaka görülüyor. Bu nedenle halk devletinden olağan üstü destek ve sağlık yardımı bekliyor. Zira ilde bulunan tüm hastaneler dolup taşmış, hasta yatacak yer yok. Gelen hastalar yer olmadığından dolayı çaresiz bir şekilde evlerine gönderiliyor. Ayrıca, halk bu hain sinsi düşmana karşı yeterli derece akıllıca önlem almıyor. Kurallara tam uymuyor. kendilerini korumuyorlar. Duyarlı vatandaşlar, yerel yazarlar çizerler günlerdir feryat figan ediyor. Yetkililerden esaslı ikna edici bir yanıt alamıyor. Bölgemizin de bir insanı olan Urfa valisi sayın Abdullah Erin, sanırım, sağlık hizmetlerinin aksamadan devam etmesi için elinden geleni yapıyor. Ancak seçimle gelmemiş atamayla gelen sonuçta iktidarın emrinde olan en yüksek bir mülkiye amirinin bile bakanlar düzeyinde yapacağı girişimler sınırlıdır. Yani siyasi baskıyla istenileni alma gücü yoktur. Bu konuda asıl sorumlu olan Ak partinin Urfa milletvekilleridir. İnsanların her gün yüzlercesinin yakalandığı, her gün bazılarının bu virüs sonucu öldüğü bu şehirde, hayrettir, şehrin asıl sorumluları olan bu vekillerden sağlık alanında karşılaşılan sıkıntıları giderecek, halkı rahatlatacak sonuç alıcı bir çalışmaya girmemişlerdir. Halbuki bu vekiller bunun sorumluluğunda beraberce bir basın açıklaması yaparak halka karşı bu afet konusunda duyarlı olduklarını, bir çaba içerisine girdiklerini söyleyebilirler. Ama şimdiye kadar bu hayati konuda benim bildiğim kadarıyla, iktidar vekilleri olarak birlikte hareket etmediler. Ne yapıldı. bir Urfa milletvekilli olan Ahmet Akay, Ayasofya’nın cami olarak açılmasına gitti. Orada sosyal mesafeye uymadığı için virüse yakalandı. Sonra bir açıklama yapıyor, Bana dua edin diyor. Sanki Ayasofya’nın camiye çevrilmesi ülkenin tüm sorunları hal oldu gibi bir hava yaratıldı. Urfa’nın covid 19 salgınında düştüğü çaresiz durum bana merhum Seyfettin Sucunun söylediği eski bir Urfa türküsü olan sahipsiz Urfa’m için ben ölüm türküsünü hatırlattı. Bu şehrin kaderimidir, talihsizliğimidir bu acı türkünün gerçekliği, her dönem devam ediyor. Bu şehrin eğitimden, ekonomiye, yaşam standartları olarak maalesef her konuda geri kalmasının elbette bazı önemli nedenleri olsa gerek. Öncellikle Ankara’dan devletin gönderdiği paralar çarçur ediliyor. Yerinde harcanmıyor. Ayrıca diğer daha önemli bir neden, ilimizde feodal düzenin sonucu olan ağalık, tarikat, şeyhlik kurumunun bu çağda dahi hala güçlü kalmasıdır. Bunun sonucu bir toprak reformunun yapılmamış olması, yoksulluğun, sahipsizliğin en somut örneğidir. Her yıl diğer şehirlere, tarlalarda çalışmaya giden topraksız, işsiz güçsüz Urfalı ırgatlar yollarda can vermekte. Bu konuda devlet yönetiminin hataları olduğu kadar, belki en fazla hatası olan çözüm üretmeyen bu ilin seçilen milletvekilleridir. Zaten her konuda her şeyi devletten beklemek çok doğru bir yaklaşım değildir. Bu ilin kötü kaderi, yalnız şimdiki iktidar dönemiyle ilgili değildir. Neredeyse tüm hükümetler dönemlerinde benzer sorunlar yaşanmıştır. Örneğin Anavatan partisi iktidarı döneminde köy hizmetleri bölge müdürlüğü Urfa’da olduğu halde Malatya’ya verildi. Bu nahoş durum aslında kocaman bir ile karşı büyük bir saygısızlıktı. Böyle acımasız, tuhaf bir karar alındığı zaman, çok acıdır, o dönem Urfa milletvekillerinin hepsi iktidarda olan Anavatan partisine mensuptu. Bu iktidar döneminde ise bazı devlet kurumları gitti geldi. Urfa’ya tren gelmesi öteden beri bu şehrin insanlarının istediği bir özlem olmasına rağmen bu da yapılmadı. Anlaşılan milletvekilleri gerekli çabayı göstermedi. Şimdi hiç olmazsa bu hayati virüs konusunda çok geç olmadan yeterli önlemler alınmalı.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1757+ kez okundu.
SAHİPSİZ URFAM
Urfa, Covid 19 afetinde Türkiye ortalamasının çok üzerinde vakaların olduğu bir şehir haline geldi. Salgın korkutucu bir şekilde hızla yayılıyor. Adeta gözle görünmeyen çok hain bir düşman saldırısı karşısında halk korku içinde ne yapacağını bilemiyor. Her gün yüzlerce vaka görülüyor. Bu nedenle halk devletinden olağan üstü destek ve sağlık yardımı bekliyor. Zira ilde bulunan tüm hastaneler dolup taşmış, hasta yatacak yer yok. Gelen hastalar yer olmadığından dolayı çaresiz bir şekilde evlerine gönderiliyor. Ayrıca, halk bu hain sinsi düşmana karşı yeterli derece akıllıca önlem almıyor. Kurallara tam uymuyor. kendilerini korumuyorlar. Duyarlı vatandaşlar, yerel yazarlar çizerler günlerdir feryat figan ediyor. Yetkililerden esaslı ikna edici bir yanıt alamıyor. Bölgemizin de bir insanı olan Urfa valisi sayın Abdullah Erin, sanırım, sağlık hizmetlerinin aksamadan devam etmesi için elinden geleni yapıyor. Ancak seçimle gelmemiş atamayla gelen sonuçta iktidarın emrinde olan en yüksek bir mülkiye amirinin bile bakanlar düzeyinde yapacağı girişimler sınırlıdır. Yani siyasi baskıyla istenileni alma gücü yoktur. Bu konuda asıl sorumlu olan Ak partinin Urfa milletvekilleridir. İnsanların her gün yüzlercesinin yakalandığı, her gün bazılarının bu virüs sonucu öldüğü bu şehirde, hayrettir, şehrin asıl sorumluları olan bu vekillerden sağlık alanında karşılaşılan sıkıntıları giderecek, halkı rahatlatacak sonuç alıcı bir çalışmaya girmemişlerdir. Halbuki bu vekiller bunun sorumluluğunda beraberce bir basın açıklaması yaparak halka karşı bu afet konusunda duyarlı olduklarını, bir çaba içerisine girdiklerini söyleyebilirler. Ama şimdiye kadar bu hayati konuda benim bildiğim kadarıyla, iktidar vekilleri olarak birlikte hareket etmediler. Ne yapıldı. bir Urfa milletvekilli olan Ahmet Akay, Ayasofya’nın cami olarak açılmasına gitti. Orada sosyal mesafeye uymadığı için virüse yakalandı. Sonra bir açıklama yapıyor, Bana dua edin diyor. Sanki Ayasofya’nın camiye çevrilmesi ülkenin tüm sorunları hal oldu gibi bir hava yaratıldı. Urfa’nın covid 19 salgınında düştüğü çaresiz durum bana merhum Seyfettin Sucunun söylediği eski bir Urfa türküsü olan sahipsiz Urfa’m için ben ölüm türküsünü hatırlattı. Bu şehrin kaderimidir, talihsizliğimidir bu acı türkünün gerçekliği, her dönem devam ediyor. Bu şehrin eğitimden, ekonomiye, yaşam standartları olarak maalesef her konuda geri kalmasının elbette bazı önemli nedenleri olsa gerek. Öncellikle Ankara’dan devletin gönderdiği paralar çarçur ediliyor. Yerinde harcanmıyor. Ayrıca diğer daha önemli bir neden, ilimizde feodal düzenin sonucu olan ağalık, tarikat, şeyhlik kurumunun bu çağda dahi hala güçlü kalmasıdır. Bunun sonucu bir toprak reformunun yapılmamış olması, yoksulluğun, sahipsizliğin en somut örneğidir. Her yıl diğer şehirlere, tarlalarda çalışmaya giden topraksız, işsiz güçsüz Urfalı ırgatlar yollarda can vermekte. Bu konuda devlet yönetiminin hataları olduğu kadar, belki en fazla hatası olan çözüm üretmeyen bu ilin seçilen milletvekilleridir. Zaten her konuda her şeyi devletten beklemek çok doğru bir yaklaşım değildir. Bu ilin kötü kaderi, yalnız şimdiki iktidar dönemiyle ilgili değildir. Neredeyse tüm hükümetler dönemlerinde benzer sorunlar yaşanmıştır. Örneğin Anavatan partisi iktidarı döneminde köy hizmetleri bölge müdürlüğü Urfa’da olduğu halde Malatya’ya verildi. Bu nahoş durum aslında kocaman bir ile karşı büyük bir saygısızlıktı. Böyle acımasız, tuhaf bir karar alındığı zaman, çok acıdır, o dönem Urfa milletvekillerinin hepsi iktidarda olan Anavatan partisine mensuptu. Bu iktidar döneminde ise bazı devlet kurumları gitti geldi. Urfa’ya tren gelmesi öteden beri bu şehrin insanlarının istediği bir özlem olmasına rağmen bu da yapılmadı. Anlaşılan milletvekilleri gerekli çabayı göstermedi. Şimdi hiç olmazsa bu hayati virüs konusunda çok geç olmadan yeterli önlemler alınmalı.
Ekleme
Tarihi: 05 Ağustos 2020 - Çarşamba
SAHİPSİZ URFAM
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.