Şahvelat köyü Urfa Viranşehir ilçesine yaklaşık 20 kilometre uzakta, Mardin Derik ilçesine bağlı yol üzerinde iki ilin tam sınırında bir köydür. Çoğu akraba olan bu köy neredeyse her yıl bu yola kurban veriyor. Son olarak en trajik olay ise, Salı günü 12 yaşında çok sevimli bir kız çocuğu olan Pervin, annesi, amcası ile yol kenarında dururken bir araç kurşun gibi gelir Pervin’e çarpar, Pervin annesinin amcasının gözü önünde yere serilir orada can verir. Orada büyük bir dram yaşanır. Hatta buna büyük bir trajedi demek gerekir. Çünkü kaderin talihin kötü bir cilvesi geçen yıl aynı yerde Pervin’nin ablası Elif yolun karşı tarafına geçmek isterken, yine çok hızla giden bir aracın çarpması sonucu 13 yaşında can vermiştir. Elif ve Pervin adlı iki kız kardeş çocukluklarını gençliklerini yaşamadan trafik terörüne trafik canavarına kurban oldular. Bu zalim Dünya’dan göçüp gittiler. Oysa bu iki fidanın böyle uğursuz bir olay belki hatırlarına gelmezdi. Çünkü yaşama yeni başlamışlardı. Hayalleri, sevgileri umutları vardı. Ama ne bilirlerdi bu iki kız kardeş, yaşamın acımasız çarkları olacağını… Bu Dünya’nın hızlı düzeninin bu kadar acımasız bu kadar zalim olacağını bilemezlerdi. Hele olay esnasında kızı yanında can veren anneyi düşünelim. Daha bir saniye evvel biricik kızı yanındaydı. Şimdi cansız yerde yatıyor. Oysa sabah güne mutlu başlamışlardı. Akşam gece biricik kızı yanında mutlu uyuyordu. Geçen yıl kayb ettiği biricik, haşarı, sevimli, erkek gibi kızı Elifin acısını daha yeni biraz unutmuştu. Elif, ele avuca sığmayan bir kızdı. Bisikletle yolun karşısına geçerken bir araç gelir çarpar. Bu anlaşılır buna bir anlam verilirdi. Yani bir anlamda kaza gel denilir bir durum olmuştu. Ya buna ne denir, bu acılı anne gözünün önünde ikinci büyük acıyı yaşamış oldu. Anne yüreği gel ondan sor. Buna yürek dayanmaz. Ama sabır denilen bir güç ve kuvvet var. İnsana dayanma gücü verir. Yaşam aslında acılı sevinçli bir öyküdür, bir hikayedir. Kötü insanın ve iyi insanın birlikte olduğu bir hikayedir. Geçen yıl Elif’e çarpan aracın Iraklı şoförü durmaz kaçar. Bunu gören diğer aracın sürücüsü bir bakıma kahramanlık gösterir, Elifin ölümüne neden olan aracı kovalar. Tam sınırda Habur gümrük kapısında yakalar. Yetkililere teslim eder. Bu ailenin yaşadığı ikinci kazanın şoförü kaçmaz. Olay yerinde büyük bir üzüntüyle ağladığı görülür. İki küçük kız kardeşin bir yıl arayla can verdiği Yaşamlarının perde arkasında bölgemizin feodal anlayışın, yok edilmeyen ataerkil kültürünün acı izlerini taşır. Bu acılı ailenin Elif ve Pervin’den sonra iki kızları daha olmuştu. Dört kızı olan İlhan ailesinin bir oğlan çocukları yoktu. Köyde hepsi kız oldu denilir olmuştu. Sonra iki oğulları olunca cahillerin sesi kesilmişti. İşte bu acı kaza olunca iki masum kız ölünce, bazı duyarlı kişiler, kız dediniz işte iki kız bacı gittiler, utanın der gibi oldular. Bu aileyi kazadan birgün sonra taziyeye gittiğimizde, daha metanetli gördük. Allah sabır vermiş. İlhan ilk kızını kayb ettiğinde Elif kızının mezarına yarı gece gider için için ağlarmış. Bu aileyi kazadan birgün sonra taziyeye gittiğimizde daha sabırlı metanetli gördük. Demek Allah sabır vermiştir. Oysa bu Pervin kız, zeki ve akılı bir kızdır. Evlerinin direğidir. Evin neredeyse tüm işlerini o küçük yaşında büyük bir sorumlulukla yerine getirdiğini anlatılar. Bu çok acılı öyküyü yalnız kadere bağlamak çok doğru değil. Tedbir bizden takdir Allah’tan demek lazım. Köyde konuştuğumuz kişiler üç beş yıl içerisinde bu yolda altıncı ölüm dediler. Köye girdiğimizde trafik ışıklarının olmadığını gördük. Bu ve bundan önceki ölümlü kazalarda karayollarının büyük bir ihmali olduğu açık bir şekilde görülüyor. İnsan bu nasıl umursamazlık diyor. Çünkü peş peşe altı insan ölüyor. Bir üst geçit yapılmıyor. Trafik ışıkları takılmıyor. Bu yazıda izlenen amaç, olaki duyarlı bir yetkili bu acılı öyküyü okur. Başka canlar yanmaz. Önlem alınmasına vesile olur.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1496+ kez okundu.
ŞAHVELAT KÖYÜ KAN AĞLIYOR
Şahvelat köyü Urfa Viranşehir ilçesine yaklaşık 20 kilometre uzakta, Mardin Derik ilçesine bağlı yol üzerinde iki ilin tam sınırında bir köydür. Çoğu akraba olan bu köy neredeyse her yıl bu yola kurban veriyor. Son olarak en trajik olay ise, Salı günü 12 yaşında çok sevimli bir kız çocuğu olan Pervin, annesi, amcası ile yol kenarında dururken bir araç kurşun gibi gelir Pervin’e çarpar, Pervin annesinin amcasının gözü önünde yere serilir orada can verir. Orada büyük bir dram yaşanır. Hatta buna büyük bir trajedi demek gerekir. Çünkü kaderin talihin kötü bir cilvesi geçen yıl aynı yerde Pervin’nin ablası Elif yolun karşı tarafına geçmek isterken, yine çok hızla giden bir aracın çarpması sonucu 13 yaşında can vermiştir. Elif ve Pervin adlı iki kız kardeş çocukluklarını gençliklerini yaşamadan trafik terörüne trafik canavarına kurban oldular. Bu zalim Dünya’dan göçüp gittiler. Oysa bu iki fidanın böyle uğursuz bir olay belki hatırlarına gelmezdi. Çünkü yaşama yeni başlamışlardı. Hayalleri, sevgileri umutları vardı. Ama ne bilirlerdi bu iki kız kardeş, yaşamın acımasız çarkları olacağını… Bu Dünya’nın hızlı düzeninin bu kadar acımasız bu kadar zalim olacağını bilemezlerdi. Hele olay esnasında kızı yanında can veren anneyi düşünelim. Daha bir saniye evvel biricik kızı yanındaydı. Şimdi cansız yerde yatıyor. Oysa sabah güne mutlu başlamışlardı. Akşam gece biricik kızı yanında mutlu uyuyordu. Geçen yıl kayb ettiği biricik, haşarı, sevimli, erkek gibi kızı Elifin acısını daha yeni biraz unutmuştu. Elif, ele avuca sığmayan bir kızdı. Bisikletle yolun karşısına geçerken bir araç gelir çarpar. Bu anlaşılır buna bir anlam verilirdi. Yani bir anlamda kaza gel denilir bir durum olmuştu. Ya buna ne denir, bu acılı anne gözünün önünde ikinci büyük acıyı yaşamış oldu. Anne yüreği gel ondan sor. Buna yürek dayanmaz. Ama sabır denilen bir güç ve kuvvet var. İnsana dayanma gücü verir. Yaşam aslında acılı sevinçli bir öyküdür, bir hikayedir. Kötü insanın ve iyi insanın birlikte olduğu bir hikayedir. Geçen yıl Elif’e çarpan aracın Iraklı şoförü durmaz kaçar. Bunu gören diğer aracın sürücüsü bir bakıma kahramanlık gösterir, Elifin ölümüne neden olan aracı kovalar. Tam sınırda Habur gümrük kapısında yakalar. Yetkililere teslim eder. Bu ailenin yaşadığı ikinci kazanın şoförü kaçmaz. Olay yerinde büyük bir üzüntüyle ağladığı görülür. İki küçük kız kardeşin bir yıl arayla can verdiği Yaşamlarının perde arkasında bölgemizin feodal anlayışın, yok edilmeyen ataerkil kültürünün acı izlerini taşır. Bu acılı ailenin Elif ve Pervin’den sonra iki kızları daha olmuştu. Dört kızı olan İlhan ailesinin bir oğlan çocukları yoktu. Köyde hepsi kız oldu denilir olmuştu. Sonra iki oğulları olunca cahillerin sesi kesilmişti. İşte bu acı kaza olunca iki masum kız ölünce, bazı duyarlı kişiler, kız dediniz işte iki kız bacı gittiler, utanın der gibi oldular. Bu aileyi kazadan birgün sonra taziyeye gittiğimizde, daha metanetli gördük. Allah sabır vermiş. İlhan ilk kızını kayb ettiğinde Elif kızının mezarına yarı gece gider için için ağlarmış. Bu aileyi kazadan birgün sonra taziyeye gittiğimizde daha sabırlı metanetli gördük. Demek Allah sabır vermiştir. Oysa bu Pervin kız, zeki ve akılı bir kızdır. Evlerinin direğidir. Evin neredeyse tüm işlerini o küçük yaşında büyük bir sorumlulukla yerine getirdiğini anlatılar. Bu çok acılı öyküyü yalnız kadere bağlamak çok doğru değil. Tedbir bizden takdir Allah’tan demek lazım. Köyde konuştuğumuz kişiler üç beş yıl içerisinde bu yolda altıncı ölüm dediler. Köye girdiğimizde trafik ışıklarının olmadığını gördük. Bu ve bundan önceki ölümlü kazalarda karayollarının büyük bir ihmali olduğu açık bir şekilde görülüyor. İnsan bu nasıl umursamazlık diyor. Çünkü peş peşe altı insan ölüyor. Bir üst geçit yapılmıyor. Trafik ışıkları takılmıyor. Bu yazıda izlenen amaç, olaki duyarlı bir yetkili bu acılı öyküyü okur. Başka canlar yanmaz. Önlem alınmasına vesile olur.
Ekleme
Tarihi: 15 Ekim 2020 - Perşembe
ŞAHVELAT KÖYÜ KAN AĞLIYOR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.