NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

SAİD NURSI'NİN LAİKLİK YORUMU

Laiklik kavramı ülkemizde uzun yıllardır çok tartışılan bir konudur. Bazı Müslüman alimler laik düzenin İslam dinine göre dinsizlik olduğunu söylüyorlar. Verdikleri demeçlerde halka sürekli bunu anlatıyorlar. Acaba bu iddia ne kadar gerçeğı yansıtıyor. Doğru mu, yanlış mı, bir tespit yapalım   Önce laiklik kavramı nedir araştıralım. Sözlüklerde laiklik tanımı din ile devlet işlerinin ayrı olduğunu, laik sistemin dinsizlik olmadığını söyler.  Pratik yaşamda laik sistemin uygulandığı Avrupa  devletlerinde din ayrımının yapılmadığı görülür. Ayrıca her türlü dini inancın özgürlükleri vardır. Oralarda her türlü dini ibadet yerleri, ayrım yapmadan, Kilise, Cami, Havra, Budist tapınakları veya benzer ibadet yerleri serbesttir. Kimse, kimsenin dini inancına karışmaz. Gerçek  laiklik uygulanır. Devlet din ayrımı yapmaz  Dinler arasında taraf tutmaz. Ülkemiz  Türkiye bu anlamda  maalesef gerçek laik bir ülke değildir. Bir dönem bir özgürlük hakkı olan başörtüsü bile kamusal alanda yasaklanmıştı. Oralarda böyle bir şey olmaz. Kıllık kıyafete karışılmaz. Anayasamızda  Türkiye Cumhuriyeti laik demokratik bir hukuk devletidir denilir. Ama uygulamada gerçek böyle değildir. Örneğin diyanet işleri başkanlıği dini bir kurumdur, ama devlete bağlıdır, dini görevliler, imamlar, müezinler devletten maaş alırlar. Üstelik bu başkanlık bir çok önemli bakanlıklardan çok daha fazla bir bütçeye sahiptir. Gerçek laik ülkelerde böyle bir şey olamaz.  Demokratik laik sistemi, ideolojisi ve programı dinsizlik olan rejimlerden ayrı tutmak gerek. Ateist olarak nitelenen devletler dine karşıdır, her türlü dini ibadet yerlerini ya yasaklar veya kısıtlama getirir. Vatandaşlarının dinsiz yetişmelerini ister. Böylesi yönetim şekline ancak dinsizlik denilebilir. Laiklik dinsizliktir demek doğru değildir. Doğru olan laik sistem bir din devleti değildir. Böyle bir amacı yoktur. Demokratik laiklik dinlere saygılıdır. Bu kadar açıklamadan sonra, laiklik dinsizlik'midir, degil'midir sorusunu ve yorumunu en iyisi okuyuculara bırakalım. Bir de büyük İslam alimi Said Nursi'nin laiklik konusundaki görüşlerini açıklayalım. Önce belirtmek gerekir, Said Nursi meşrutiyeti, bir anlamda demokrasi olan bir rejimi, yönetim. biçimini taktik   değil samimi olarak savunur. Demokrasinin İslam dini ilkellerine aykırı olmadığıni belirtir. Kendisinin dindar bir cumhuriyetçi olduğunu, meşrutiyeti savunduğunu, kitaplarında, yazılarında ve yaşam şekkinde müşahede ediyoruz. Asyanın bahtının miftahi meşveret ve şuradır söylemini benimser. Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam demiştir. Bu konuda daha bir çok özlü veciz deyimleri vardır. Asrı saadet döneminin yönetim biçiminin meşrutiyet yani bir çeşit demokrasi olduğunu savunur. Demokrasi kavramının esası halkın kendi kendilerini hiç bir baskıya maruz kalmadan özgürce yönetmeleridir. Demokratik yönetimlerde  elbette farklı görüşler düşünceler olacaktır. Peygamberimiz bir hadisinde "ümmetimin aralarındaki ihtilafları rahmettir" şeklindeki sözleri bunu vurgular. Bir başka hadisinde "Halkına hizmet eden oranın efendisidir" demiştir. Said Nursi Islam dinin yönetim biçiminin meşrutiyet, demokrasi olduğunu ısrarla savunmuştur. Demokratik sistem laik bir sistemdir. Said Nursi'nin laiklik konusunda bazı demeçleri: " Eger laik cumhuriyeti soruyorsanız; laiklik manası ben biliyorum ki  bitaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahatçilere ilişmedığı gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükümet telaki ederim."  "Nasıl ki hükümet-i cumhuriye dini dünyadan tefrik etmiş bi tarafane prensibini kabul etmiş, dinsizlere dinsizlikleri için ilişmediği gibi, dindarlara da dindarlıkları için  ilişmemesi o prensibin icabatındadır." "Dinde zorlama yoktur, doğruluk sapıklıktan, iman küfürden iyice ayrılmıştır. Bakara süresi ayet 256. Said Nursi: Siirt Tillo'da bir türbe'de inzivaya çekilir. Kardeşi kendisine yemek getirir.Yemeğin suyunu ekmekle yer. Tanelerini karıncalara verir. Niye böyle yapıyorsun denildiğinde, karıncalar toplu olarak yaşar, herkes vazifesini bilir.  cumhuryetçidirler.Yiyeceklerini bölüşürler, amaçları ortaktır anlamına gelecek sözler söyler. Böylece kendisinin de cumhuriyetçi, meşrutiyetçi olduğunu ima etmiş olur. Cumhuriyet ve laiklik ancak Meşrutiyetle diger bir anlatımla demokrasi ile anlam kazanır.
Ekleme Tarihi: 23 Aralık 2024 - Pazartesi

SAİD NURSI'NİN LAİKLİK YORUMU

Laiklik kavramı ülkemizde uzun yıllardır çok tartışılan bir konudur. Bazı Müslüman alimler laik düzenin İslam dinine göre dinsizlik olduğunu söylüyorlar. Verdikleri demeçlerde halka sürekli bunu anlatıyorlar. Acaba bu iddia ne kadar gerçeğı yansıtıyor. Doğru mu, yanlış mı, bir tespit yapalım
  Önce laiklik kavramı nedir araştıralım. Sözlüklerde laiklik tanımı din ile devlet işlerinin ayrı olduğunu, laik sistemin dinsizlik olmadığını söyler. 
Pratik yaşamda laik sistemin uygulandığı Avrupa  devletlerinde din ayrımının yapılmadığı görülür. Ayrıca her türlü dini inancın özgürlükleri vardır. Oralarda her türlü dini ibadet yerleri, ayrım yapmadan, Kilise, Cami, Havra, Budist tapınakları veya benzer ibadet yerleri serbesttir. Kimse, kimsenin dini inancına karışmaz. Gerçek  laiklik uygulanır. Devlet din ayrımı yapmaz
 Dinler arasında taraf tutmaz. Ülkemiz  Türkiye bu anlamda  maalesef gerçek laik bir ülke değildir. Bir dönem bir özgürlük hakkı olan başörtüsü bile kamusal alanda yasaklanmıştı. Oralarda böyle bir şey olmaz. Kıllık kıyafete karışılmaz. Anayasamızda  Türkiye Cumhuriyeti laik demokratik bir hukuk devletidir denilir. Ama uygulamada gerçek böyle değildir. Örneğin diyanet işleri başkanlıği dini bir kurumdur, ama devlete bağlıdır, dini görevliler, imamlar, müezinler devletten maaş alırlar. Üstelik bu başkanlık bir çok önemli bakanlıklardan çok daha fazla bir bütçeye sahiptir. Gerçek laik ülkelerde böyle bir şey olamaz. 
Demokratik laik sistemi, ideolojisi ve programı dinsizlik olan rejimlerden ayrı tutmak gerek. Ateist olarak nitelenen devletler dine karşıdır, her türlü dini ibadet yerlerini ya yasaklar veya kısıtlama getirir. Vatandaşlarının dinsiz yetişmelerini ister. Böylesi yönetim şekline ancak dinsizlik denilebilir. Laiklik dinsizliktir demek doğru değildir. Doğru olan laik sistem bir din devleti değildir. Böyle bir amacı yoktur. Demokratik laiklik dinlere saygılıdır. Bu kadar açıklamadan sonra, laiklik dinsizlik'midir, degil'midir sorusunu ve yorumunu en iyisi okuyuculara bırakalım. Bir de büyük İslam alimi Said Nursi'nin laiklik konusundaki görüşlerini açıklayalım.
Önce belirtmek gerekir, Said Nursi meşrutiyeti, bir anlamda demokrasi olan bir rejimi, yönetim. biçimini taktik 
 değil samimi olarak savunur. Demokrasinin İslam dini ilkellerine aykırı olmadığıni belirtir. Kendisinin dindar bir cumhuriyetçi olduğunu, meşrutiyeti savunduğunu, kitaplarında, yazılarında ve yaşam şekkinde müşahede ediyoruz. Asyanın bahtının miftahi meşveret ve şuradır söylemini benimser. Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam demiştir. Bu konuda daha bir çok özlü veciz deyimleri vardır. Asrı saadet döneminin yönetim biçiminin meşrutiyet yani bir çeşit demokrasi olduğunu savunur. Demokrasi kavramının esası halkın kendi kendilerini hiç bir baskıya maruz kalmadan özgürce yönetmeleridir. Demokratik yönetimlerde  elbette farklı görüşler düşünceler olacaktır. Peygamberimiz bir hadisinde "ümmetimin aralarındaki ihtilafları rahmettir" şeklindeki sözleri bunu vurgular. Bir başka hadisinde "Halkına hizmet eden oranın efendisidir" demiştir. Said Nursi Islam dinin yönetim biçiminin meşrutiyet, demokrasi olduğunu ısrarla savunmuştur. Demokratik sistem laik bir sistemdir. Said Nursi'nin laiklik konusunda bazı demeçleri: " Eger laik cumhuriyeti soruyorsanız; laiklik manası ben biliyorum ki  bitaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla dinsizlere ve sefahatçilere ilişmedığı gibi, dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükümet telaki ederim." 
"Nasıl ki hükümet-i cumhuriye dini dünyadan tefrik etmiş bi tarafane prensibini kabul etmiş, dinsizlere dinsizlikleri için ilişmediği gibi, dindarlara da dindarlıkları için  ilişmemesi o prensibin icabatındadır."
"Dinde zorlama yoktur, doğruluk sapıklıktan, iman küfürden iyice ayrılmıştır. Bakara süresi ayet 256.
Said Nursi: Siirt Tillo'da bir türbe'de inzivaya çekilir. Kardeşi kendisine yemek getirir.Yemeğin suyunu ekmekle yer. Tanelerini karıncalara verir. Niye böyle yapıyorsun denildiğinde, karıncalar toplu olarak yaşar, herkes vazifesini bilir.  cumhuryetçidirler.Yiyeceklerini bölüşürler, amaçları ortaktır anlamına gelecek sözler söyler. Böylece kendisinin de cumhuriyetçi, meşrutiyetçi olduğunu ima etmiş olur. Cumhuriyet ve laiklik ancak Meşrutiyetle diger bir anlatımla demokrasi ile anlam kazanır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.