Avrupa birliğine girme uyum yasasında yerel yönetimlere önemli oranda geniş yetkiler verildi. Özelikle büyük şehir belediye başkanlığı bir nevi eyalet bölge valisi gibi bir statüye sahip hale geldi. Ayrıca atanmış olan Valilere kıyasla daha da önemi olan, ayrıcalığı olan, belediye başkanları ve meclis üyelerinin seçimle bu göreve gelmeleridir. Bu nedenle sorumluluklarının da aynı oranda artması gerekir. Çünkü bu göreve geldiklerinde kendilerini bu göreve getiren halka bazı vaatleri çalışma programlarını sunmuşlardır. Bunları görev süreleri boyunca yerine getirmeleri ahlaki bir zorunluktur. Ayrıca şartlara göre süreç dahilinde ek programlar oluşturmaları gerekebilir. Zira yaşam devam ettiği müddetçe ihtiyaçlar devam edecek sorunlar bitmeyecek. Çağımız diğer asırlara rağmen hızla değişen dönüşen bir çağ. Yeni oluşumlar belki kaçınılmaz hale gelebiliyor. Hele Şanlıurfa gibi nüfus artışında Türkiye rekoru kıran bir ilde üstelik buna bir de 500 bin Suriyeli göçmeni eklersek sorunlar çığ gibi büyür. çözüm bekler. Bundan dolayı dürüst bir kişilik olarak bilinen Şanlıurfa büyük şehir belediye başkanı Zeynel Abidin Beyaz gülün işi elbette öyle kolay değil. Durmak yok yola devam söylemi, herhalde çalışma ve halka hizmet etmeyi aksatmadan devam etme anlaşılmalı. Şimdi bir vatandaş olarak, bir yerel gazete köşe yazarı olarak görülen çalışma eksiklerini veya bazı önerileri belirtmeye çalışacağım. Bir belediyenin asli görevi kısaca yol, su, imar ve temizliktir. Nereden başlayalım. Evvela öncelikle Şanlıurfa şehir merkezinde yol ve ulaşım sorunu var. İlk etapta Abideden Balıklıgöle kadar yeni yolların açılması gerekiyor. Örneğin şehrin tam merkezinde bir kümbet gibi duran eski şanmed hastahanesi yıkılınca bunun olumlu farkı görüldü. Biraz ferahladık. Hemen yeri gelmişken belirtelim. Orada Karakoyun deresinin üzerindeki taş bina harap halde duruyor. Çirkin bir manzara oluşturuyor. Bir şehrin fiziki görünümü açısından hiç hoş bir görüntü değil. Belediyenin oraya mutlaka el atması gerekir. Ya yıkacak yada temiz bir şekilde aslına uygun olarak onarması gerekir. Bulunduğumuz yerden devam edelim, bizim aşağı çarşı dediğimiz yere kadar yeni bir yol açılması gerekiyor. Tabii yol için yıkılacak iş yerlerinin bedelini ödemek şartıyla. Bu parayı bir şekilde bulmaları gerekiyor. Trambüse verilen bilmem kaç milyon parayla bunun epey bir oranı karşılanmış olurdu. Yeter ki tasaruf edilsin. İsraf edilmesin. Çarçur edilmesin. Kaynak bir şekilde bulunur. Ulaşım konusu ile ilgili belediye otobüs duraklarında özelikle akşam saatlerinde bir izdiham yaşanıyor. Sıraya girilmiyor. İnsanlar biri birlerini ite kalka biniyor. Oysa ülkemizin gelişmiş bir çok ilinde bu nahoş görüntüler yoktur. Ulaşım araçlarına uygar bir şekilde sıraya girilerek binilir. Bu durum şehrimiz insanlarına yakışmaz. Belediye bir anlamda bu önemli konuda düzenleyici olmalı. Ayrıca duraklarda oturma yerlerinin tahrip edilmeden tahtadan olmasına özen gösterilmeli. Su konusu elbette daha önemli bir konu. Su ne yazık ki çok israf ediliyor. Resmi kurumlarda, camilerde, parklarda, evlerde suyun israf edilmemesi için önlem almalı. Sosyal yardımlaşma, su ve temizlik konularında Eğitim çalışmaları yapılmalıdır. Belediye açısından önemli bir konu temizliktir. İşyerleri. Lokantalar, bakalar, manavlar, Pazar yerleri fiyat ve temizlik hususu özenle sürekli denetlenmeli. Cadde ve sokakların, çarşıların, binaların ve ara yerlerinin temizliğine belediye görevlileri azami derece dikkat etmeleri gerekiyor. Parklarda su vana çukurlarının bir çoğunun üstü açıktır. Bunlar kapatılmalı. Sosyal belediyecilik anlayışı içerisinde hareket ederek halk ekmek, halk süt, Tanzim satış mağazalarının açılması yararlı olur. Belki en önemli bir konu belediye istihdamında yeni personel alımında yoksul vatandaşlara öncelik verilmelidir. İslami inanç ve insani söylemlerin sözde değil özde olması ancak sosyal adaletle gerçekleşir.